İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 12.05.2025 tarih ve 61 sayılı yazısına konu SZC logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 04.05.2025 tarihinde saat 18:00’de yayınlanan "Hafta Sonu Ana Haber" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, SZC logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 04.05.2025 tarihinde saat 18:00’de canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Damla Doğan Tuncel’in yaptığı "Hafta Sonu Ana Haber" adlı programda; “Ama yeni bir bilgi var onu da aktarmış olalım. AKM'ye giriş sırasında, makam aracının kapalı otoparkına alınmadığı söylüyor CHP kaynakları. Bu bilgiyi veriyorlar. Bu nedenle aracına ulaşmak için CHP Genel Başkanı yürüyerek dışarı çıkıyor. Dışarıda arabaya binecek. Bu sırada da işte bu saldırı düzenleniyor CHP Genel Başkanına. Yani aslında kapalı otopark girmek istiyor, makam aracı, oraya izin verilmiyor. Bu yüzden o yürüyerek dışarı çıkıyor. Bu kararı alan kim? İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Özbek. Bunun kararı. Onun izni yok deniyor. CHP'ye böyle bir bilgi veriyor. Ve yeni sıcak bilgi de şu; CHP'de Murat Özbek hakkında valiliğe bir şikâyette bulunmuş durumda. Bu notu da düşmüş olalım…KJ: “Aracı Otoparka Alınmadı, Saldırı Araca Giderken Oldu”, “Özel’in Makam Aracı AKM’nin Kapalı Otoparkına Alınmadı” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bireylerin haber alma haklarını kullanmasında önemli rolü olan medyanın kamu adına görevini yerine getirirken haberin doğru ve zamanında sunulması temel bir unsurdur. Bu durum haberciliğin, etik ilkeler ve mesleki bir bakış açısıyla yapılması ile mümkün kılınabilmektedir. Doğruluk, bağımsızlık, tarafsızlık, dürüstlük gibi değerler ekseninde şekillenen ahlaki kodlar, medya etiği standartlarının başlıcaları olarak kabul edilmektedir.
Medyanın temel işlevlerinden biri de sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturmaktır. Tarafsız habercilik, yöneten ve yönetilen arasındaki ilişki hakkında doğru bilgilendirme, özgür tartışma ortamının yaratılması kamuoyunun aydınlatılmasına ve özgür tartışma ortamının yaratılmasına katkıda bulunacaktır. Medyanın sorumluluğu, toplumun iletişimi yönlendirici gücünden gelmektedir.
Medya topluma bir anlam sistemi sunarak doğal ve olağan ile doğal olmayan ve olağan dışının neler olduğunu gösterirken, normalin ne olduğunu belirleyici güçlerden biri olmaktadır. Medya etiği, medyanın tüm kesimlere olmasa da birçoğuna daha iyi hizmet sunmasını sağlamak üzere tercihen medya kullanıcılarıyla işbirliği içerisinde meslek üyeleri tarafından belirlenmiş bir dizi ilke ve kurallar içermektedir. Medya etiği, kelimenin dar anlamı ile yasal mevzuat, hatta ve hatta ahlakla ilgili değildir. Bu, dürüst ya da saygılı olma meselesinden ziyade önemli bir sosyal işlevi üzerine alma meselesidir.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın; yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükûmet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükûmet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir. Dolayısıyla kamuoyunun böylesi durumlarda her türlü malumatı doğru kabul edebileceği; düşünülmeden, araştırılmadan, doğruluğu ispatlanmadan yapılacak haber sunumunun olması gereken sağduyu ortamına zarar vermesi kaçınılmazdır.
Görevlerinden biri de halkı bilgilendirmek olan yayın kuruluşlarının programlarında eleştirilere yer vermesi son derece doğaldır. Medya mensuplarının görüşlerini herhangi bir baskı altında kalmadan açık bir şekilde ifade etmesi, birtakım kişi veya kuruluşları eleştirmesi ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi basın özgürlüğü anlamında son derece önemlidir. Ancak şüphesiz bu hak, sınırsız ve kontrolsüz bir eleştiriyi beraberinde getirmemeli, yasa ve ahlak kuralları içerisinde çizilen bazı sınırlar yardımıyla kamuoyunun doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirilmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılmalıdır. Bu nedenledir ki 5187 Sayılı Basın Kanunu'nun 3'üncü maddesinde basın özgürlüğü ve bu özgürlüğün sınırları açıkça düzenlenmiştir (Basın Kanunu). Buna göre basın özgür olsa da demokratik toplumun gereklerine uygun olarak kamu düzeni ve kamu güvenliğini bozacak bir niteliğe sahip olması ilgili hükümde basın özgürlüğünün sınırlandırılma gerekçeleri arasında sayılmıştır. Ayrıca kişi, kurum ve kuruluşların haklarının hem özel hem de kamu hukuku açısından gözetilmesi gerekmektedir. Yayıncılığın kamusal bir sorumluluk olduğu gerçeğinden yola çıkarak gazetecilik olanakları içerisinde üretilen haberlerin tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas alması beklenmektedir.
Gazetecilerin ilgili konu ile alakalı, programlarında ve bültenlerde çeşitli yorumlarda bulunması olası ve gerekli bir durumdur. Ancak haberciliğin temel gereğinin kamuoyunda kafa karışıklığı ve hedef gösterme değil, aksine olgu ve olaylara netlik kazandırabilmek olduğu unutulmamalıdır. Haberi veren de elde ettiği bilgileri doğrulatmak için çaba göstermelidir. Bu nedenle haber verme hakkının dışında kalan durum, haber verenin hiçbir araştırma yapmaksızın, salt duyuma veya tahmine dayalı olarak haber yapmasıdır. Basın mensubunun haberin gerçekliğini araştırmasındaki özenin ölçüsü her olay bakımından farklılık gösterebilecektir. Nitekim üst yargı organı olan Danıştay 13'üncü Daire Başkanlığının 15.04.2021 Tarihli 2020/3661 E. ve 2021/1395 K. Sayılı kararında onadığı üzere haber dilinde kullanılan ifadelerin taraflı bir üslup ve anlayışla gerçekleştirilmemesi, izleyicinin kanaatinin doğru ve sağlıklı bir şekilde oluşmasını engelleyici ifadelere yer verilmemesi haber sunumu açısından önemli olarak kabul edilmiştir.
Günümüzde haber ve bilgi alma isteği bireyler için bir ihtiyaç haline gelmiştir. Toplumlar tarih boyunca olmadığı kadar yoğun bir bilgi ve haber akışına maruz kalmaktadır. Bireyler gerçekleşen olaylardan haberdar olma ve kanaat oluşturmak için kitle iletişim araçlarının haber söylemlerinden faydalanmaktadırlar. Çevresinde gelişen olayları öğrenmek isteyen bireyler haber ve bilgi tüketimi olarak tanımlanabilecek yeni bir tüketim formunu ortaya çıkarmıştır. Bu tüketim sürecinde haber ajansları da haberi ilk olarak vererek rakiplerinden geri kalmama çabası içerisindedirler. Ancak görevi halkı doğru bir şekilde bilgilendirmek olan medyanın; dezenformasyon, manipülasyon, yönlendirme gibi konularda hassas davranması gerekmektedir.
Haberlerdeki gerçeklik ve doğruluk ilkesi, haberin gerçek bilgi ve verilere dayanılarak sunulmasına ifade etmektedir. Haberdeki doğruluğun ve gerçekliğin sağlanması için güvenilir kaynakların belirtilmesi ve bilginin farklı kaynaklar tarafından teyit edilmesi gerekmektedir. Ayrıca bu doğrulama ile medya organları dezenformasyonun önüne geçmiş olmaktadır.
İlke olarak medya haberlerinde nesnel bir tavır takınılmalıdır. Bu nedenle haberci, haber toplama ve yazım esnasında fikirlerini ve yorumlarını habere karıştırmamalıdır. Günümüzde haber ve bilgi alma isteği bireyler için bir ihtiyaç haline gelmiştir. Toplumlar tarih boyunca olmadığı kadar yoğun bir bilgi ve haber akışına maruz kalmaktadır. Çevresinde gelişen olayları öğrenmek isteyen bireyler haber ve bilgi tüketimi olarak tanımlanabilecek yeni bir tüketim formunu ortaya çıkarmıştır. Bu tüketim sürecinde haber ajansları da haberi ilk olarak vererek rakiplerinden geri kalmama çabası içerisindedirler. Ancak görevi halkı doğru bir şekilde bilgilendirmek olan medyanın; dezenformasyon, manipülasyon, yönlendirme gibi konularda hassas davranması gerekmektedir.
Medya haberleri ele aldığı konuları doğru ve eksiksiz bir biçimde yansıtmalıdır. Bu husus medyanın güvenilirliği açısından önemlidir. Habercinin temel görevi olayı veya durumu açık ve anlaşılır olarak ortaya koymak, soru işaretlerine mahal vermemektir. Haberlerin gereken ayrıntıları ile doğru olarak topluma sunulmasında kamu yararı bulunmaktadır. Bunun için haberlerde kullanılacak bulguların orijinalliğinden emin olunmalıdır. Tam doğrulanamayan haberler için editöre danışılmalıdır. Habere konu olan tarafların görüşlerine yer verilmeli, taraflara iddialara cevap verme hakkı sunulmalıdır. Nihayetinde haberde etik sınırlar içinde kalmanın en önemli şartı hayati konuların, doğruluğundan kuşku duyulmayacak şekilde tam olarak anlatımıdır. Öte yandan haberciler, olayları olduğundan fazla büyütmemeli, metinde abartılı ifadelerden kaçınmalıdır. Bir başka ifade ile herhangi bir olayda haber değeri olsun veya olmasın hikâye yaratmak için abartıya gitmek ahlaka ve doğruluk ilkesine aykırıdır. Bir topluma ve gruba üye olan muhabirin dini, uyruğu, siyasi eğilimi vardır; bu nedenle haber yazarken değer yargılarını kolayca bir yana bırakamamaktadır. Haberci için olayları taraf olmadan ele almak güçtür. Tarafsız ve değer yargılarından ari bir veri sunmak pek mümkün değildir. Böyle bir durumda yani tam olarak tarafsız ve nesnel olamama durumunda gazeteci olaylara kendi görüşünü katarken karşıt görüşlere de yer vermelidir.
Gerçek ve doğru habercilik başlığı altında, medya mensubu, yazdığı/yaydığı haberin doğruluğunu ve objektifliğini temin etmek için çaba göstermeli, saptırma ya da yanlış anlama yoluyla çarpıtmaları önlemeli, haberin içeriği ile yorumlar arasındaki fark belirgin bir şekilde sunulmalı, yorumlar sadece genel düşünceler veya günlük olaylar üzerine yapılmalı, görüntü ve sesler manipülasyona açık olmamalı, medya mensubu habere ilişkin belgeleri değiştirmemeli, toplum nezdinde önem arz edebilecek haberler ve sosyal önemi olan olayları gizlememeli, önemli detayları atlamamalı, medya mensubu, içerik hazırlarken haber konularını sansasyonel hale getirmekten kaçınmalı, gelebilecek bu yöndeki baskılara direnmeli, bir olaydan hareketle genelleme yapmaktan kaçınılmalı, medya mensubu, daima basın özgürlüğü ilkesini savunmalı, saptırmayı ve sansürü yok etmek için çabalamalı ve haber çalma, gerçeklerin çarpıtılması, iftira, onur kırıcı veya temeli olmayan iddialar ve haberi manipüle etmek üzere edinilen her türlü çıkar, gazetecilik mesleğine karşı yapılmış ağır saldırı ve kamunun güvenine ihanet olarak kabul edilmeli hususları yer almaktadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında; sunucunun CHP kaynaklarından gelen son dakika gelişmesi olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik saldırıyı makam aracının kapalı otoparka alınmaması ile ilişkilendirerek yürüyerek dışarı çıkan Özel'in saldırı ile karşılaştığını belirttiği, bu bağlamda olayın güvenlik zafiyeti boyutuna odaklanmak yerine, idari bir kararın saldırıyı tetiklediği yönünde bir algı oluşturduğu, diğer yandan haberde İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Özbek'in savunmasına veya olayın farklı bir yönüne dair herhangi bir bilgiye programın ilerleyen dakikalarında da yer verilmediği, bu durumun tek taraflı bir bakış açısı sunarak tarafsızlık ilkesine aykırılık teşkil edebileceği, haber ekranda iken “Aracı Otoparka Alınmadı, Saldırı Araca Giderken Oldu” şeklinde bir alt bandın ekrana getirilmesinin ise kesin bir yargı içerdiğinden spekülasyonlara açık olup; haber sunumlarında bu tür kesin ve yönlendirici ifadelerden kaçınılması gerektiğinden hareketle soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberlerin, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlandığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan, "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin
arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Nisan 2025 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 16.625.044,26 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 498.751,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı maddenin 11’inci fıkrası uyarınca 1 ay içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY, Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 15.05.2025 tarih, 2025/19 sayılı toplantısında alınan 17 No.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.