İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 26.09.2022 tarih ve 1433 sayılı yazısına konu radiosputnik çağrı işaretiyle yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 18.08.2022 tarihinde 07:00-09:00 saatlerinde yayınladığı "Ali Çağatay İle Seyir Hali” isimli program yayınına ilişkin uzman raporu ile ses kayıtlarının incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, radiosputnik çağrı işaretiyle yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 18.08.2022 tarihinde 07:00-09:00 saatlerinde yayınladığı "Ali Çağatay İle Seyir Hali” adlı programda, sunucu tarafından; “…Peki Ermeni cemaatine mesaj veriyorsunuz, bir yanda Ermeni Milletvekili Garo Paylan’a yönelik bir suikast girişimi var. Bunun üzerine gitmiyorsunuz… Garo Paylan diyor ki, Avukat Mehmet Sinan İnci'nin Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarda Meclise silah sokularak Garo Paylan'ın öldürüleceği iddiasında bulunmuştu. Garo Paylan, İnce'nin iddialarına ilişkin olarak savcının harekete geçmediğini belirtiyor ve şöyle diyor: ‘Avukat Mehmet Sinan İnci Instagram üzerinden yaptığı paylaşımlarda devlet içindeki bazı karanlık odakların 2016 yılında bana yönelik bir suikast planladıklarını ve bu planın başka odaklarca bozulduğunu ifşa etti. Bu ifşanın üzerinden 2 hafta geçmesine rağmen resen soruşturma başlatması gereken Cumhuriyet Başsavcılıkları harekete geçmediler. Bu nedenle hakkımdaki suikast planının aydınlatılması için Levent Göktaş, Mehmet Sinan İnci ve resen tespit edilecek diğer kişilerle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum.’ diyor. Kendi kendini korumaya çalışıyor. Milletvekili... Dokunulmazlığı olan... Halkın oylarıyla seçilmiş milletvekili, kendi kendini korumaya çalışıyor.”, “… Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama işin içinde bir isim geçiyor: Levent Göktaş! Şimdi sağa bakıyorsunuz Levent Göktaş, sola bakıyorsunuz Levent Göktaş. Devletin kiralık katili rolünde. Öyle görünüyor. Özür dileyerek söylüyorum ama maalesef bu kadar çok olayın içinde Levent Göktaş'ın adı geçiyorsa artık adlandırmak lazım. Benim yaptığım bir suç olabilir. Bu suçun cezasını çekmeye hazırım. Ama Levent Göktaş devletin kiralık katili rolünde orada burada geziyor. Yurt dışında mı? Hayır. Bence içeride. Türkiye'de. Görev verileceği günü bekliyor olabilir. Birileri tarafından korunuyor maalesef…” şeklinde ifadelere yer verildiği tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere, Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür. Muhakkak ki medya mensuplarının halka karşı sorumlulukları bulunan siyasi kişi veya kuruluşları eleştirme ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme hakkı bulunmaktadır.
Ancak, şüphesiz bu hak, sınırsız ve kontrolsüz bir eleştiriyi beraberinde getirmemeli, yasa ve ahlak kuralları içerisinde çizilen bazı sınırlar yardımıyla kamuoyunun doğru ve objektif bir şekilde bilgilendirilmesine katkı sağlamak amacıyla kullanılmalıdır. Ayrıca kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir. Yayıncılığın kamusal bir sorumluluk olduğu gerçeğinden yola çıkarak gazetecilik olanakları içerisinde üretilen haberlerin tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas alması beklenmektedir.
Anayasa’nın Başlangıç metninde ifade edildiği üzere Anayasa, her Türk vatandaşının Anayasa’daki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik gereğince yararlanarak hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine sahip olduğu fikir ve inancıyla anlaşılır, yorumlanır ve uygulanır. Yine Anayasa’nın 2. maddesinde belirtildiği üzere Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devletidir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti tarafından Türk Ceza Kanunu ve diğer kanunlarla bireylerin vücut bütünlüğü korunmuş, bu korumanın ihlali durumunda ceza ve yaptırımlar öngörülmüştür.
Doğruluk kavramı; gerçeği olduğu gibi yansıtmak, saptırmamak olarak tanımlanmaktadır. (2) Habercilik mesleği bakımından ise doğru haber verilen bilgilerin doğru olduğu, yanlış veya yalan bilgilerin haberde yer almadığı anlamını taşımaktadır. (3) Haberde geçen bilgiler doğru belgelere dayandırılmalıdır. Aksi halde bir gazetecinin uyması gereken ve ona “güvenilir” vasfını kazandıracak olan haberin en önemli ilkesi “doğruluk” tan ödün verilmiş olur.
Demokratik hukuk devleti toplumsal hayatı düzenler, kanunlarla bireylerin maddi ve manevi varlığını korur ve geliştirir. Demokratik hukuk devletinin suç işlediği iddia edilen şahıslarla organik bağının bulunması veya devletin şahısları suç işlemek üzere görevlendirmesi düşünülemez. Devletin hukuk dışında işlemler yaptığı imasıyla adeta bir terör devletiymiş gibi hareket ettiği iddiası gerçeğe aykırıdır. Bu tür söylemler kamu otoritelerine duyulan güveni olumsuz yönde etkileyebileceği gibi bireyler arasında da güvensizliğe sebep olabilir.
Medya mensuplarının görüşlerini herhangi bir baskı altında kalmadan açık bir şekilde ifade etmesi, birtakım kişi veya kuruluşları eleştirmesi ve onların gerçekleştirdikleri eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi basın özgürlüğü anlamında son derece önemlidir. Ancak, şüphesiz bu hak kişi ve kuruluşları itham eder nitelik taşımamalıdır. Yorum ve eleştiriler kanun çerçevesinde, gerçeğe uygun olarak kamuoyunun doğru ve objektif şekilde bilgilendirilmesine hizmet etmelidir. Şahıs veya kurumlar itibarsızlaştırılmamalı veya hedef haline getirilmemelidir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda; “…Şimdi sağa bakıyorsunuz, Levent Göktaş sola bakıyorsunuz Levent Göktaş. Devletin kiralık katili rolünde, öyle görünüyor…Ama Levent Göktaş devletin kiralık katili rolünde orada burada geziyor. Yurt dışında mı? Hayır. Bence içeride. Türkiye'de. Görev verileceği günü bekliyor olabilir. Birileri tarafından korunuyor maalesef...” şeklinde ifadelerle, hakkında yakalama kararı çıkartılan şahsın devlet adına görevlendirildiği, suç işlediği ve korunduğunun ifade edildiği, oysa ki hakkında yakalama kararı bulunan ve resmi yayın organlarınca duyurulan bir şahıs hakkında hiçbir bilgi ve belgeye dayanmayan açıklamalar ile devletin haksız ve hukuksuz bir şekilde zan altında bırakılmaya çalışılmasının tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkeleri ile bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz;..." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Temmuz 2022 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 44.238,45 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, radyo kuruluşları için idari para cezasının 1.000 (bin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2022 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 3.831,00 (üçbinsekizyüzotuzbir) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 06.10.2022 tarih, 2022/39 sayılı toplantısında alınan 15 No’lu karara karşı oy yazısı.
İlhan TAŞCI Şerhidir.


