Toplantı No:
Toplantı Tarihi:
Karar No:
Şerh Konusu: Üst Kurulun 06.10.2022 tarih, 2022/39 sayılı toplantısında alınan 15 No’lu karara karşı oy yazısı.
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 26.09.2022 tarih ve 1433 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "radiosputnik" çağrı işaretli medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 18.08.2022 tarihinde saat 07:00’da yayınlanan “Ali Çağatay İle Seyir Hali” isimli programda yer alan;
“…Peki Ermeni cemaatine mesaj veriyorsunuz, bir yanda Ermeni Milletvekili Garo Paylan’a yönelik bir suikast girişimi var. Bunun üzerine gitmiyorsunuz… Garo Paylan diyor ki, Avukat Mehmet Sinan İnci'nin Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarda Meclise silah sokularak Garo Paylan'ın öldürüleceği iddiasında bulunmuştu. Garo Paylan, İnce'nin iddialarına ilişkin olarak savcının harekete geçmediğini belirtiyor ve şöyle diyor: ‘Avukat Mehmet Sinan İnci Instagram üzerinden yaptığı paylaşımlarda devlet içindeki bazı karanlık odakların 2016 yılında bana yönelik bir suikast planladıklarını ve bu planın başka odaklarca bozulduğunu ifşa etti. Bu ifşanın üzerinden 2 hafta geçmesine rağmen resen soruşturma başlatması gereken Cumhuriyet Başsavcılıkları harekete geçmediler. Bu nedenle hakkımdaki suikast planının aydınlatılması için Levent Göktaş, Mehmet Sinan İnci ve resen tespit edilecek diğer kişilerle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundum.’ diyor. Kendi kendini korumaya çalışıyor. Milletvekili... Dokunulmazlığı olan... Halkın oylarıyla seçilmiş milletvekili, kendi kendini korumaya çalışıyor.”, “… Dikkat ettiniz mi bilmiyorum ama işin içinde bir isim geçiyor: Levent Göktaş! Şimdi sağa bakıyorsunuz Levent Göktaş, sola bakıyorsunuz Levent Göktaş. Devletin kiralık katili rolünde. Öyle görünüyor. Özür dileyerek söylüyorum ama maalesef bu kadar çok olayın içinde Levent Göktaş'ın adı geçiyorsa artık adlandırmak lazım. Benim yaptığım bir suç olabilir. Bu suçun cezasını çekmeye hazırım. Ama Levent Göktaş devletin kiralık katili rolünde orada burada geziyor. Yurt dışında mı? Hayır. Bence içeride. Türkiye'de. Görev verileceği günü bekliyor olabilir. Birileri tarafından korunuyor maalesef…” şeklindeki ifadeler nedeniyle 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci paragrafı (ı) bendinde yer alan "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz;..."hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle idari yaptırım uygulanmasına “oy çokluğuyla” karar verildi.
İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.
İfade özgürlüğü demokratik toplumların vazgeçilmez ana unsurlarından en önemlisidir. İfade özgürlüğü, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuk, Anayasamız, çeşitli yasalar, Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları ile güvence altına alınmıştır.
AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).
Yine AİHM’ne göre hükümete karşı eleştirinin sınırları, bir vatandaşa hatta bir politikacıya göre daha geniştir. Demokratik bir sistemde, Hükümetin eylemleri ve ihmalleri sadece yasama ve yargı makamlarının değil aynı zamanda basın ve kamuoyunun da yakın incelemesine tabi tutulmalıdır.(AİHM Castells/İspanya, Başvuru No: 11798/85, Para. 46)
Bir başka AİHM kararına göre; ifade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi yalnızca toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez (AİHM Handyside/Birleşik Krallık, Başvuru No: 5493/72, Para. 49).
Demokratik toplumların olmazsa olmazı düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğünün, gerek uluslararası hukukta gerekse iç hukukta güvence altına alınması göz önüne alındığında “radiosputnik” çağrı işaretli yayın kuruluşunda yer alan ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı hakaret, aşağılama, tehdit ve küfrün yer almadığı programa yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı görüşünde olduğum için katılmadım.


