RTÜK Araştırdı: Kadınlar Ne İzler?
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından gerçekleştirilen ''“Kadınların Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırması - 2”'' adlı kamuoyu araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya koydu.
Araştırma bulgularına göre, kadınların televizyonlarda en çok görmek istedikleri programlar yerli diziler, sağlık programları ve haberler. En beğenmedikleri programlar ise izdivaç, kadın, magazin ve spor programları.
RTÜK tarafından 21 ilde, 18 ve daha yukarı yaştaki toplam 2523 kadının katılımıyla gerçekleştirilen araştırmada, kadınların televizyon izleme süreleri, en çok izledikleri kanallar, en beğendikleri program türleri, televizyon programlarıyla ilgili kanaatleri, reklamları ne kadar izledikleri, programlarla ilgili istek ve beklentileri belirlendi.
Araştırmanın sonuçları RTÜK'te yapılan toplantıyla duyuruldu. Toplantıya RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun'un yanı sıra Üst Kurul Üyeleri Hülya Alp, Dr. A. Vahap Darendeli, Esat Çıplak, Taha Yücel, Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu, Prof. Dr. Korkmaz Alemdar ile televizyonların Ankara temsilcileri, basın mensupları, sivil toplum kuruluşu üyeleri, akademisyenler ve Üst Kurul çalışanları da katıldı.
Toplantının açılışında konuşan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun,
öncelikle Üst Kurulun yeni üyesi Prof. Dr. Korkmaz Alemdar’a başarı dileklerini iletti. Prof. Dr. Dursun, RTÜK’ün 3984 Sayılı Yasayla belirlenmiş görevlerinden birinin “radyo ve televizyon yayınları ile ilgili olarak kamuoyunda doğan tepki, beğeni ve hassasiyetleri sürekli olarak izlemek ve gerekli yönlendirmelerde bulunmak amacıyla gerekli kamuoyu araştırmalarını yapmak ve yaptırmak” olduğunu hatırlattı. Bu görev kapsamında Üst Kurulun periyodik olarak belli konularda kamuoyu araştırmaları yaptığını söyleyen Üst Kurul Başkanı, şimdiye kadar 10'un üzerinde araştırma gerçekleştirdiklerini bildirdi. Araştırmaları yapan Kamuoyu Yayın Araştırmaları ve Ölçme Dairesi Başkanlığı yöneticilerinin ve çalışanlarının giderek bu konuda daha fazla yetkin hale geldiklerini belirten Prof. Dr. Davut Dursun, birim yöneticilerine ve çalışanlarına teşekkür etti.
Kadınların Televizyon İzleme Eğilimleri Araştırmasının ikincisini yaptıklarını anlatan Dursun, ''Bu çalışma zaman içinde meydana gelen değişiklikleri izleme bakımından önem arz ediyor. Diğer taraftan kadın seyircinin televizyon izlemedeki tercihlerini, beklentilerini ve düşüncelerini almak bakımında da önem taşıyor'' dedi. Yayıncıların özellikle gündüz saatlerindeki yayınları kadınlara yönelik olarak yaptıklarını ifade eden Dursun, ancak kadınların gerçekten bu yayınları beğenip beğenmediklerini araştırmak gerektiğini söyledi.
''Neden kadınlar ayrı bir izleyici kitlesi olarak kabul ediliyor ve bundan dolayı ayrı bir eğilim belirlenmesi amaçlanıyor'' gibi bir sorunun akla gelebileceğini ifade eden Prof. Dr. Davut Dursun, şöyle konuştu:
''Cinsiyet ve yaş gibi faktörler değişmez değişkenlerdir. İzlemede tercihleri yönlendiren önemli faktörlerden biridir. Gün boyunca yapılan yayınlar genel olarak gözlemleyebildiğimiz kadarıyla daha çok kadın izleyiciye hitap ediyor. Acaba kadınların eğilimi gerçekten nedir ki bu tür yayınlar yapılıyor ve bu yayınları kadın izleyicilerimiz nasıl değerlendiriyor sorusunun cevaplandırılması sanıyorum Türkiye'deki yayın sektörünün ve televizyon programlarının değerlendirilmesi, tartışılması noktasında önemli bir açılım gerçekleştirecek.''
Daha sonra araştırma bulgularını açıklamak üzere kürsüye gelen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Üyesi Hülya Alp, toplumsal eşitliğin sağlanmasında ve kadınların ilerlemesinde eldeki en güçlü enstrümanın belki de medya olduğunu belirterek, “Bunu söylerken bir potansiyelden, medyanın davranış kalıplarını, değerleri, düşünce tarzlarını topluma kazandırma ve içselleştirme potansiyelinden söz ediyorum” dedi.
Medyanın, özellikle de televizyonların kültürümüzü yansıttığını ifade eden Üst Kurul Üyesi Hülya Alp, içinde yaşadığımız kültüre göre iletişim kurduğumuzun, ancak bir yandan da yeni iletiler yoluyla kültürümüzü yeniden oluşturup değiştirdiğimizin altını çizdi. Mevcut potansiyelin bilgilendirici, geliştirici ve ufuk açıcı yönde kullanılması durumunda medyanın bir şans olarak değerlendirilebileceğini ifade eden Hülya Alp, “Oysa bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek, zorunluluktan ya da duyarsızlıktan maniple edici, yanlış yönlendirici, ufuk daraltıcı, hatta kışkırtıcı yayınlarla kültürel sığlığa, yozluğa da yol açabiliyoruz” diye konuştu.
Kadınların yayınlarda ya “toplumsal eşitliği engellenmiş” ya da “bedene indirgenmiş” rol modeller arasına sıkıştırılarak sunulduğunu söyleyen Alp, bunun en iyimser nitelemeyle toplumsal eşitliğe hizmet etmediğini ifade etti.
Varolan potansiyeli olumluya dönüştürmek için, toplumun en çok televizyon izleyen büyük bir bölümü olan kadınların, ilgilerini, ihtiyaçlarını, beklentilerini, değerlerini ve algılarını öğrenmenin çok önemli olduğunu ifade eden Hülya Alp, “Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak biz bu bilgileri edinmek ve kanal kimliklerini oluşturanlardan, yayın akışını belirleyenlere, içerik ve format yaratıcılarından onları realize edenlere kadar yapım ve yayının her alanındaki karar vericiler ve uygulayıcılarla bu sonuçları paylaşmak istiyoruz diye konuştu.
Daha sonra araştırmanın bulgularını sunan Üst Kurul Üyesi Hülya Alp, sanılanın aksine kadınların gündüz değil daha çok 18:00-21:00 ile 21:00-24:00 saatleri arasında televizyon izlediklerini, belirterek, “Araştırma sonuçları prime time’ın kadını erkeği olmadığını bizlere göstermektedir” diye konuştu.
Kadınların yayınlanmasını istedikleri programlar içinde 12. sırada yer alan kadın kuşak programlarının, kadınların televizyonda görmek istemedikleri programlar içinde ise 3. sırada olduğunu belirten Hülya Alp, bu sonuçların “mutfakta” iyi değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Kadınlar, bize sadece bizim için yapılmış programlarla gelin demiyorlar” diye konuştu.
Televizyon izleme ile ilgili kanaatler konusunda “kadınlar yapacak başka bir şey olmadığında televizyon izliyorlar” diyenlerin oranının %72 olmasının dikkat çekici olduğunu belirten Hülya Alp, “kadınlar hayatta yapamadıklarını seyretmekten zevk aldıkları için televizyon izliyorlar” diyenlerin oranının %60 olduğunu söyledi.
Üst Kurul Üyesi Hülya Alp “kadınlar televizyon izlemeyi seviyor” diyenlerin oranının 2007’de %88 iken, 2010’da %92’ye çıktığını ifade etti.
''Yerli dizilerde ve reklamlarda kadın en çok hangi rolde yer almaktadır?'' sorusuna verilen cevabın araştırmada da görüleceği gibi “anne” veya “cinsel obje” şeklinde olduğunu belirten Alp, “Bizim arzumuz kadının daha çok iş dünyasında görülmesidir” diye konuştu.
Daha sonra araştırma bulgularıyla ilgili soruları cevaplayan Hülya Alp, dizi filmlerin içerikleriyle ilgili bir soru üzerine, yerli dizileri “iyi yapılmış kötü filmler” olarak nitelendirdi. Türk dizilerinin sadece Türkiye’de değil tüm dünyada izlendiğini belirten Üst Kurul Üyesi Hülya Alp, dizilerin artistik ve teknik yönlerden çok başarılı olduklarını ancak içerik yönünden sıkıntıları olduğunu söyledi. Dizilerin Türk aile yapısına aykırı unsurlar taşıdığının belirtilmesi ve bunların toplum üzerindeki etkilerinin ölçülmesine yönelik araştırmaların da RTÜK tarafından yapılması yönündeki bir soru üzerine, Hülya Alp, izleyicilerin dizileri takip ettiklerini ancak izlemek istemedikleri içerikleri de söylediklerini belirterek, bunun bu araştırmada da görülebileceğini hatırlattı. Türk aile yapısı kavramının göreceliliğine dikkat çeken Üst Kurul Üyesi Hülya Alp, dizilerin toplumu ve aile yapısını etkilediği ön kabulüyle yapılan bir araştırmanın da tartışılabileceğini hatırlattı.
Prof. Dr. Davut Dursun da söz alarak, yayınların Türk aile yapısı üzerindeki etkilerini araştırmak için, yayından önceki davranışların ve yayından sonraki davranışların izlenerek tespit edilmesi ve aradaki değişimin belirlenmesi gerektiğini, bunun da araştırmanın bir zaman serisi içerisinde yapılmasını zorunlu kıldığını vurguladı. Etki araştırmalarının zorlukları nedeniyle Üst Kurulun bu tür araştırmalara ihtiyatlı baktığını belirten Prof. Dr. Davut Dursun, bununla birlikte akademik dünyadan yapılacak bu tür etki araştırmalarına destek verebileceklerini söyledi.
Dizi filmlerin kadın ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerinin önlenmesi için RTÜK’ün yayın kuruluşlarına müdahale etmesine ilişkin bir soru üzerine de Üst Kurul Üyesi Hülya Alp, RTÜK’ün görev ve yetkilerinin yasayla belirlendiğini, yayın içerikleriyle ilgili düzenlemelerin yayın kuruluşlarının inisiyatifinde olduğunu hatırlattı. (26.10.2010)
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunu aşağıdaki sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz.




