Medya Okuryazarlığı Çalıştayı Başladı.
Genç ve yetişkinlere medya okuryazarlığının kazandırılması amacıyla Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının işbirliğiyle düzenlediği “Medya Okuryazarlığı Çalıştayı”, 30 Haziran 2012 tarihinde Ankara Bilkent Otel ve Konferans Merkezi’nde başladı.
Toplantıya Üst Kurul Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Adana Milletvekili ve TBMM Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Üst Kurul Başkan Vekili Taha Yücel, Üst Kurul Üyeleri Prof. Dr. Hasan Tahsin Fendoğlu ve Dr. A. Vahap Darendeli ile Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Zübeyir YILMAZ katıldılar.
Üst Kurul Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun açılışta yaptığı konuşmada artık bir ''medya çağı''nda yaşanıldığını, medyanın olumlu taraflarının yanında olumsuz yanlarının da bulunduğunu söyledi.
Medyanın olumsuzluklarıyla mücadele etmek, bu konuda toplumu bilinçlendirmek için hayata geçirilen en önemli projelerden birinin ''Medya Okuryazarlığı'' olduğunu dile getiren Dursun, bunun bir parçasını da medya okuryazarlığı dersinin oluşturduğunu ifade etti.
2003 yılındaki İletişim Şurasıyla RTÜK’ün gündemine gelen Medya Okuryazarlığı Dersinin ilk olarak 2006-2007 eğitim-öğretim yılında 5 ildeki pilot ilköğretim okulunda verildiğini hatırlatan Dursun, 2007-2008 eğitim-öğretim yılından itibaren seçmeli ders olan medya okuryazarlığını 5 yılda 3 milyonun üzerinde öğrencinin aldığını belirtti. Medya okuryazarlığı dersi kamuoyu araştırmasının sonuçlarının, planladıkları hedeften uzak olduklarını ortaya koyduğunu söyleyen Dursun, bu konuyu yeniden düşünmek, değerlendirmek, tartışmak amacıyla çalıştayı düzenlediklerini kaydetti.
Dersin içeriğinin, kullanılacak materyalin güncellenmesi ve dersin konumunun tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine işaret eden Dursun, ailelerin de bu işe katılması amacıyla projeyi genişlettiklerini kaydetti.
Adana Milletvekili ve TBMM Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Necdet Ünüvar ise yaptığı konuşmada, 3,5 ay önce kurulan TBMM Bilişim ve İnternet Araştırma Komisyonunun çalışmaları hakkında bilgi verdi. Ünüvar, komisyonun, çalışmalarını bitirdiğini ve raporlama aşamasında olduğunu söyledi. Komisyonda RTÜK Başkanı Davut Dursun ile Başkan Yardımcısı Volkan Öztürk’ün de sunumlarını dinlediklerini belirten Ünüvar, dersin çocuklara kazandırılması hedeflenen formasyondan uzak olduğunu, dersi veren öğretmenlerin en az Davut Dursun kadar heyecanlı olmaları gerektiğini ifade etti.
Yeni teknolojileri yoğun şekilde kullanan grup ile hiç kullanmayan grup arasında dijital çatışma denilen olgunun yaşandığını söyleyen Ünüvar, aynı evde ama farklı dünyalarda yaşayan bu insanların bir arada yaşayabilmeleri için dijital, bilişim ya da internet okuryazarlığının da mümkünse medya okuryazarlığı ile aynı müfredata alınması gerektiğini sözlerine ekledi.
Bu derste dersin işlenmesi yerine üniversiteye hazırlık testi çözülmemesi gerektiğini belirten Ünüvar, bugünkü hayatın yarından farklı olacağı bilinerek müfredatın buna uygun şekilde hazırlanmasının önemli olduğunu ifade etti.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise konuşmasında, bilginin güç ve iktidar olduğunu, tarihin bunu insanlara gösterdiğini söyledi.
Bugün daha da zorlaşan, karmaşıklaşan dünyada güçlü olmanın yolunun, bilgi ve teknolojiyi kullanmaktan geçtiğini vurgulayan Şahin, Türkiye'nin bu yeni dünya düzeninde yerini alabilmesi için Çalıştaydan çıkacak sonucun çok önemli olduğunu belirtti.
Bilgi ve teknoloji çağında bir tuşla dünyanın yakalandığını, dünyaya açılan bir pencerenin yönetildiğini ifade eden Şahin, ''Ama uzakları yakın ederken, kendi evinizdeki yakını uzak ediyorsunuz. Öyle bir karmaşık düzenle mücadele ediyorsunuz ki odalar arası mesajlaşarak iletişime geçtiğiniz bir aile ortamını yaşamak zorunda kalıyorsunuz'' dedi.
İletişimin azaldığı yerde yeni sorun alanlarıyla karşılaşıldığını dile getiren Şahin, Türk aile yapısına yönelik geçen yıl yaptıkları araştırmada, çağdan dolayı yaşanan sorunların, boşanma nedenlerinden birisi olarak karşılarına çıktığını söyledi.
Türk toplumunun okumadığına, yaptırdıkları ihtiyaç analizi listesinde kitabın 235. sırada yer aldığına işaret eden Şahin, düzenli okuma oranının modern dünyada, Japonya, Avrupa ve ABD'de yüzde 20, Türkiye'de ise on binde bir olduğunu belirtti. Şahin, ''Bu öyle açık bir makas ki iddiamız varsa, bu çağı yöneteceksek, lider ülke olacaksak bu makası mutlaka kapatmamız gerekmiyor mu?'' diye konuştu.
Türkiye'de televizyon izleme oranlarının günde 7 saate kadar çıktığını, günde ortalama 3-5 saat arasında televizyon seyredildiğini ifade eden Şahin, ülkenin, internet kullanma saatinde ise İngiltere ve Hollanda ile yarıştığını bildirdi.
Şahin, ''Kitap okumayan, spor yapmayan, sürekli ekranda televizyon seyreden, görselle algısını oluşturan bir toplumla karşı karşıyayız. Bizim toplumumuz bu. Peki ne yapmamız gerekiyor? Bunu pozitife dönüştürmemiz çok önemli. Böyle bir sorun var, teknolojiyi kullanmayalım, bilgi çağına direnelim diye bir şey olabilir mi? İlkel toplumların bakış açısıdır bu. Asıl gereken bilinçli tüketici olmak'' dedi.
Bu konunun toplumsal seferberlik gerektirdiğini belirten Şahin, ''Bizim görevimiz sürekli mazeret üretmek, bardağın boş tarafına bakmak, birbirimizin pozitif enerjisini almak değil. Bütün sınırların kalktığı dünyada büyük bir fırsat var. Bu imkânı, hem kendimizi yetiştirmek hem toplumumuzun gelişimi için kullanmak hem de devletimizin e-devlet sisteminde daha güçlü, daha kurumsal, kişiden bağımsız şekilde yapılanmasını sağlamalıyız.'' diye konuştu.
İnsanın, sosyal hayatta gerçek yerini bulması gerektiğini vurgulayan Şahin, ''Medya, internet, bilgi çağı insanı mutlu etmek zorundadır. Eğer bu kadar imkâna rağmen insanlar mutsuzlaşıyorsa burada büyük sorun var demektir. Hep beraber mutlu olmayı öğrenmek durumdayız'' dedi.
Çalıştayın açış oturumunda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, 2.515 öğrenci ve 77 öğretmenin katılımıyla gerçekleştirilen Medya Okuryazarlığı Dersi 2011 yılı araştırma bulgularını açıkladı.
Araştırma bulgularına göre, çocukların yüzde 39,6'sı medya okuryazarlığı dersinin, medyaya yönelik eleştirel bir bakış açısı kazandırdığını düşünüyor.
Dersi alan öğrencilerle almayan öğrencilerin de karşılaştırıldığı araştırmada, iki grubun tutum ve davranışları arasındaki farklılıklar incelendi.
26 il merkezi ve bu illere bağlı 41 ilçede eğitim veren 100 ilköğretim okulunun 7 ve 8. sınıflarında okuyan 2 bin 515 öğrenci üzerinde yapılan araştırmada, 8 farklı branştan 77 öğretmen de denek olarak yer aldı.
Araştırmanın sonucuna göre, öğrencilerin yüzde 53'ü medya okuryazarlığı dersi alırken, yüzde 47'si bu dersi almıyor. Medya okuryazarlığı dersini alanların yüzde 68'i dersi çok yararlı ya da yararlı buluyor.
Öğrencilerin yüzde 99,7'si televizyon sahibi olduklarını belirtirken, yüzde 49,8'inin evinde bir televizyon, yüzde 35,9'unda iki, yüzde 14,4'ünde üçten fazla televizyon bulunuyor.
Ankete katılanların yüzde 53,5'i televizyon izleme nedenini bilgi edinmek, yüzde 51'i can sıkıntısı, yüzde 50,5'i sevdiği programları takip etmek, yüzde 49,4'ü hoşça vakit geçirmek, yüzde 41,6'sı sadece sevdiği için, yüzde 37,2'si eğlenmek, yüzde 32,8'i gündemi takip etmek, yüzde 25,7'si spor programlarını izlemek ve yüzde 12,6'sı hayal dünyasını geliştirmek olarak sıralıyor.
Televizyonu, çocukların yüzde 81'i ailesiyle, yüzde 16,4'ü tek başına, yüzde 2,1'i arkadaşlarıyla izlediğini belirtirken, öğrenciler hafta içinde ortalama 2 saat 50 dakika, hafta sonunda 3 saat 8 dakika televizyon izliyor.
Araştırmayla öğrencilerin günde ortalama 1 saat 19 dakika bilgisayar kullandığı, 1 saat 17 dakika internette dolaştığı, 39 dakika gazete, dergi okuduğu, 15 dakika telefonla görüştüğü, 12 dakika da radyo dinlediği tespit edildi.
Öğrencilerin arkadaşlarıyla çok fazla vakit geçirmediğini ortaya koyan verilere göre, arkadaşına en fazla zaman ayıranların Marmara ve Ege bölgelerinde yaşayanlar olduğu belirlendi.
Öğrencilerin yüzde 39,6'sı medya okuryazarlığı dersinin, medyaya yönelik eleştirel bakış açısı kazandırdığını, yüzde 36,2'si yaşadıkları çevreye ve ülkeye duyarlı, sorumlu bireyler olmalarını, yüzde 36,1'i de devlete ait medya kuruluşlarına daha olumlu bakılmasını sağladığını söyledi. Dersin, ailece televizyon izlerken kanal ve program seçiminde olumlu öneriler sunmalarına yardımcı olduğunu belirtenlerin oranı ise yüzde 34,4.
Dersin medya araçlarına ayırdıkları zamanı etkileyip etkilemediğine ilişkin soruya, öğrencilerin yüzde 55'i farklılık olmadı, yüzde 45'i farklılık oldu yanıtını verdi.
Öğrencilerin yüzde 12,4'ü dersin daha eğlenceli hale getirilmesini, yüzde 8,5'i değişik araç gereçler ve etkinliklerle dersin desteklenmesini isterken, yüzde 8,7'si dersi gereksiz bulduğunu ifade etti.
İki gün sürecek Medya Okuryazarlığı Çalıştayı,çalışma gruplarının hazırlayacağı raporların kamuoyu ile paylaşılacağı kapanış oturumunun ardından sona erecek. (30.06.2012, Ankara)