İslamofobi, bireysel önyargılarla sınırlı kalmayan, küresel çapta yaygınlaşan ve sistematik hale gelen bir ayrımcılık biçimidir. Bugün birçok ülkede Müslümanlara yönelik nefret söylemi ve ayrımcı politikalar yalnızca toplumsal önyargılarla değil, medya, hukuk ve siyaset aracılığıyla da kurumsallaşmaktadır.

Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, İslam karşıtlığına karşı uluslararası düzeyde kararlı mücadelesini sürdürmektedir. BM Genel Kurulu’nun 15 Mart’ı “İslamofobiyle Mücadele Uluslararası Günü” ilan etmesi, Türkiye’nin bu konudaki girişimlerinin önemli bir sonucudur. Ancak mücadele yalnızca diplomatik adımlarla değil, medya ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmalarıyla da desteklenmelidir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu olarak medya aracılığıyla yayılan dezenformasyon, algı yönetimi ve nefret söylemiyle mücadele ediyoruz. İslamofobinin yaygınlaştırılmasında medyanın nasıl bir rol oynadığını biliyor ve bu alandaki sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ediyoruz. Toplumsal ayrışmayı körükleyen, Müslümanlara yönelik önyargıları pekiştiren yayın politikalarına karşı gerekli adımları atıyor, ulusal ve uluslararası düzeyde medya okuryazarlığını güçlendirmeye yönelik çalışmalar yürütüyoruz.

Bu kapsamda RTÜK; bu yıl 5.’sini düzenleyeceğimiz Medya ve İslamofobi Sempozyumları ile akademisyenler, uzmanlar ve medya temsilcileriyle birlikte bu küresel soruna karşı çözüm yolları geliştiriyor. Medya, hakikati çarpıtmanın değil, adaletin ve barışın sesi olmalıdır.

İslam karşıtlığını besleyen nefret suçlarına ve ayrımcılığa karşı mücadelemiz devam edecektir. Tüm medya kuruluşlarını, sorumlu ve etik yayıncılık ilkelerine bağlı kalmaya, nefret söylemlerinin değil, adil bir iletişimin öncüsü olmaya davet ediyoruz.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı

Ebubekir Şahin