İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 05.10.2015 tarihli ve 1483 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Kanal D logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 30.09.2015 tarihinde saat 20.58'de Poyraz Karayel adlı dizinin yeni sezon ilk bölümü "7 yaş ve üzeri, şiddet/korku, olumsuz örnek oluşturabilecek davranışlar" akıllı işaret kapağıyla birlikte yayınlanmıştır.
Yapımcılığını Limon Film'in üstlendiği Tv dizisinin başrollerinde İlker Kaleli, Burçin Terzioğlu, Musa Uzunlar yer almaktadır. Yayıncı kuruluşun websayfasında dizinin 25. bölümü şöyle aktarılmaktadır:
"Aradan 3 ay geçmiştir ve Poyraz hala Ayşegül'ün nerede olduğunu bulma peşindedir. Ayşegül ise bir Yunan adasında kendine yeni bir hayat kurmuştur, hatta bu hayata dahil olmaya gönüllü genç bir adam da vardır: Mete... Bahri Baba ve ekip hala hapistedir, tehditler yüzünden onları savunacak avukat bulmakta zorluk çekmektedirler. Ama sonunda avukat Mete'nin beklenmedik yardımıyla hapisten çıkmayı başarırlar. Fakat artık hiçbirşey eskisi gibi değildir. Sefer, Sema, Bahri ve Sadrettin hayatlarını değiştirecek kararların eşiğindedir. Polislik görevine dönmüş olan Poyraz, kendini bir suikast girişiminin eşiğinde bulur ve suikastçiyi öldürür. Fakat bu olay yüzünden Poyraz'dan intikam almak isteyenler, büyük bir trajediye neden olacaktır".
Yeni sezon öncesi son bölümün özetinin ardından saat 20.58'de başlayan yeni bölümde izbe bir yerde üzerine palyaço kıyafetleri ve aksesuarları giyen bir adam eline silahı alarak odadan çıkar ve ağızları bağlı şekilde sandalyelerindeki iki kişinin alın taraflarına ayrı ayrı ateş ederek öldürür. Vurulma öncesinde savunmasız ve çaresiz iki kişinin yüz ifadesi kameraya yansıtılmış ardından ateş edildiğinde yoğun bir şekilde havaya sıçrayan kanlar ekranda herhangi bir buzlama yapılmadan gösterilmiştir (Klip 2).
Çocukların izleyebileceği bir zaman diliminde(20.58) sunulan bu görüntüler her ne kadar yakından gösterilmemişse de silah ile vurulmanın şiddetini aktarabilecek kadar gerçekçi bir sahneyle izleyicilere aktarılmıştır. Nitekim yayıncılık teknolojilerindeki son gelişmelerle yüksek çözünürlükteki görüntü kalitesi gün geçtikçe gerçeklik ve doğallık olgusunu daha iyi sunabilmekte, yayıncı kuruluşlarda çekim tekniklerinde bu unsurları kullanmaktadırlar.
Şiddet içerikli yayınlar verilirken insanlara zarar verecek türde görüntüleri buzlama televizyon kuruluşlarının toplumsal sorumluluklarının gereğidir. Buradaki örnekte yer alan kafasına ateşli silahla kurşun sıkılan bir insanın kafasından kan sıçraması görüntülerinin yayınlanması her ne kadar izlenen yapım kurgu olsa da başta çocuklar olmak üzere izleyen herkes üzerinde olumsuz etkiler meydana getirecektir. Aşırı şiddet içeren ve insana zarar verecek türdeki görüntülerin buzlama, flulaştırma veya benzeri bir teknikle perdelenmesi medyanın yayıncılık görevini yerine getirirken izleyicinin zarar görmesi engellenmiş olacaktır (Güz, 2007).
Yapılan araştırmalar henüz soyut ve somut algısının oluşmadığı çocuk yaştaki bireylerin dünyayı gördüğü gibi algılama eğilimi gösterdiklerinden, onların dünyaya bakışlarını oluşturmada görsel işitsel medyanın rolünün oldukça fazla olduğunu ortaya koymaktadır (Cesur ve Paker, 2007) . Çocukların 10 yaşından itibaren dizi izleme oranında artış görüldüğünü belirten Ertürk ve Gül, dizilerin kendine özgü anlatı yapıları ile gerçekliği farklı şekillere dönüştürdüklerini ve yanılsamalara dayalı bir hayal alemi oluşturduklarını dolayısıyla 10 yaşından itibaren dizilerle iç içe yaşayan çocukların "gerçeklik sorunu" ile yoğun bir şekilde kaldığını; üstelik çocukların, dizi ve filmlerde gördükleri karakterlerin rol yaptığını fark etseler bile, özdeşlik mekanizması ile model aldığı karakter gibi davranma boyutunda sapkın ve tehlikeli davranışlar sergileyebileceklerini belirtmektedirler (Ertürk ve Gül, 2006).
Dizinin ilerleyen dakikalarında suikastçinin peşine düşen polis Poyraz karakteri onu bir aracın garajında araca binerken görmüş ancak elinden kaçtığını farkettiğinde dilinden şu argo ifadeler dökülmüştür: "Haaa siktir yaaa" (Klip 3). Saat 21.37'de ekrana getirilen görüntü herhangi bir bipleme yapılmadan doğrudan ve açıkça izleyicinin duyabileceği bir formatta aktarılmıştır.
Haziran 2008 tarihli "Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılması, Türçenin korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan" TBMM Meclis Araştırma Komisyonu Raporunda "Müstehcen ve Kaba Sözlerin Kullanılması" başlığı altında şu sonuçlara yer verilmiştir:
"...Televizyon dizilerindeki karakterlerin kullandığı müstehcen, argo ve kaba kelimeler ertesi gün toplumun içinde hızla yayılmakta ve arkadaş grupları arasında tartışmalara neden olmaktadır. Bazı çocuklar ve gençler söz konusu karakterleri kendilerine örnek alarak konuşmalarını ve hareketlerini taklit etmektedir. Böylece müstehcen, argo ve kaba sözlerin kullanımının yaygınlaşmasıyla televizyon ve sokak karşılıklı olarak birbirlerini desteklemektedir".
Çocuk ve gençlerin ekran başında bulunduğu bir zaman diliminde ekrana getirilen görüntülerle çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlaki gelişimine zarar verebilecek türden bir yayın sergilendiği düşünülmektedir. Ayrıca "...dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez" hükmünün de ihlal edildiği görülmektedir.
Sonuç olarak; Kanal D TV Yayın Kuruluşu'nun bahsolunan yayını nedeniyle 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin 1. fıkrası (m) bendinde yer alan "...dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez." ilkesi ile yine aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz." hükmünü ihlal ettiği değerlendirilmektedir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Yayın kuruluşunun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi ile ikinci fıkrasını ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca yapılan değerlendirmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığınca yayında 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (m) bendinin yanı sıra, ikinci fıkrasında yer alan; “Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılmadan yayınlanamaz” hükmünün de ihlal edildiği kanaati belirtilmiş olsa da, söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda;
İhlal konusu yayında, “Haaa siktir yaaa" şeklindeki argo ifadenin herhangi bir bipleme yapılmadan doğrudan ve açıkça izleyicinin duyabileceği şekilde aktarıldığı, bu nedenle yayında 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesini birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan "... dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez."hükmünün ihlalinin ön plana çıktığı kanaatine varılmıştır.
Söz konusu Yayıncı kuruluşa 27.02.2013 tarihli yayını nedeniyle evvelce 28.03.2013 tarih ve 2013/20 sayılı toplantıda alınan 24 nolu Üst Kurul Kararıyla 6112 Sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.
Bu itibarla; 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesini birinci fıkrasının (m) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere, KANAL D logosuyla yayın yapan DTV HABER VE GÖRSEL YAYINCILIK A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde yer alan "... dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez. " hükmünün tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2015 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 16.403.190,47 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde bir oranı 164.032,00 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliği ile, karar verildi.