İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 30.09.2014 tarihli ve 2109 sayılı yazısına konuyayına ilişkin Uzman Raporunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“SAMANYOLU HABER medya hizmet sağlayıcıda canlı olarak yayınlanan 05.09.2014 tarihinde saat 10:42 de yayınlanan Haber Özel programına BUGÜN gazetesi yazarı Kamil Numan katılmış ve program sunucusu Mahir Etyemez'in "Türkiye'de çok garip şeyler oluyor. Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir hadise Türkiye'de yaşanıyor. Yolsuzluk ve rüşveti araştıran polisler darbe yapmakla sonuçlanıyor. Evet 17 ve 25 Aralık operasyonlarından sonra uygulanan, baskı ve darbe dönemlerinde bile benzeri görülmemiş tasfiyeler ve havuz medyası olarak adlandırılan medya kanallarında atılan iftiralar, uydurulan haberlerle konu bir müddet vatandaşın gündeminden çıkmıştı. Ta ki 17 ve 25 Aralık operasyonlarında görev alan polislere yönelik operasyonla birlikte dosyanın kapağı yeniden açıldı ve o operasyonu yapan Yakup Saygılı'nın anlattıkları bugün gazetelerde yeniden yer aldı." sözleriyle başlamıştır.
17 ve 25 Aralık fezlekelerinin Meclis'e gönderildiği, bu operasyonlarda görev yapan polislerin gözaltına alındıkları bir dönemde yayınlanan programda gazeteci Kamil Numan, Rıza Sarraf'ın ilişkilerini ve yapıldığı ileri sürülen yolsuzlukları anlatmış, bakanların ve bakan çocuklarının nüfuzlarını kullanarak bu para trafiğinden nemalandıklarını belirtmiştir:
Kamil Numan: (Ambargo döneminde bazı başka devletlerle birlikte Türkiye'nin de el altından İran'la ticaret yaptığını ancak bunun bir kara delik oluşturarak hesabı tutulamayan bir para akışının gerçekleştiğini anlattıktan sonra.) "Kim tutuyor bunun hesabını, kimse tutmuyor. Bunun hesabını kim tutuyor biliyor musunuz? Rıza Sarraf tutuyor. Komisyonculuk yapıyor. Diyorlar ki sen bu paraları taşı. Taşırken de hesabı kitabı devlet tarafından tutulmadığı için bu trafikte bütün bakanlar, bakan çocukları, nüfuz sahipleri hepsi bu paralardan nemalanmışlar, komisyon almışlar. Bankalar da dahil, dört tane de banka var bu işin içinde. Tabi operasyon daha sonra genişleyecekti gördüğüm kadarıyla, engelledikleri için sadece Halkbank üzerinde kaldı."(10.47.23)
Kamil Numan, araştırmaları sırasında MİT'in de Rıza Sarraf'ı üç yıldır izlediğini ancak hazırlanan raporun üst düzey kişilerce sansürlenerek Başbakan'a ilettiklerini ifade etmiş, sunucu da Bülent Arınç'ın bunu bilmek isteyip istemediğinin ayrı bir soru işareti olduğu yorumunu yapmıştır.
Kamil Numan: MİT benim kendi araştırdığımda, yani şahısları da tanıyorum, MİT Rıza Sarraf'la ekibini üç yıl izlemiş. MİT, en üst yüksek seviyedeki MİT görevlilerine Rıza Sarraf'ı dinleyelim diye, mahkeme kararı çıkartalım diye yazı yazmış. MİT Rıza Sarraf ve ekibi hakkında çok derin çaplı bir analiz raporu hazırlamış ve bunu MİT Müsteşarı MİT bölge müsteşarına vermişler. Fakat ne hikmetse dinleme kararı aldırtmamışlar, bu rapor gözardı edilmiş, sümen altı edilmiş ve MİT görevlileri bakanlarla Rıza Sarraf ilişkisini rapor olarak sunmuş.O raporları sansürlemişler MİT'in üstündeki, yukarıdaki kişiler, rapordan bakan ibarelerini çıkartmışlar...o raporu hazırlamışlar. Asıl raporlardan onları çıkarmışlar, Başbakana özel, bunlar bunlar geliyor diye bir rapor hazırlıyorlar. Eğer Bülent Arınç merak ediyorsa bu operasyonun geçmişini Başbakana ve MİT Müsteşarına sorabilir.(10.49.32)
Sunucu:Acaba gerçekten de bilmek istiyor mu, öğrenmek istiyor mu o da ayrı bir soru işareti.
Gazeteci Kamil Numan,Yasin El Kadı'nın avukatından Başbakanlık'a, Maliye Bakanlığı'na, Cumhurbaşkanlığı'na yazılmış ve çok büyük para transferleri yapıldığına dair ihbar dilekçesini aldığını, bunu araştırdığını ve bir haber yazdığını ancak gazete yetkililerinin ilgili kişiler hakkında suç duyurusu bulunmadığından kimseyi zan altında bırakmamak için haberde adı geçen kişilerin de görüşlerini almasını istediklerini ve bunun üzerine 6 Ekim'de Rıza Sarraf'ı arayarak haberinin konusunu anlattığını ve kendisinden bilgi almak istediğini söylediğini belirtmiştir. Rıza Sarraf'ın 'haberinizi yazın, biz gerekli şeyleri mahkemede söyleriz' dediğini ve sonrasında ilgili bakanların gazeteyi arayarak haberi durdurma gayreti içine girdiklerini ve bu çabaları nedeniyle de Rıza Sarraf tarafından ödüllendirildiklerini şu ifadelerle aktarmıştır:(10.53.27)
Kamil Numan: "Telefonu kapattığım andan daha sonra o gün 17 Aralık'ta istifa eden bakanların, Erdoğan Bayraktar hariç, istifa eden bakanların tamamı benim gazetemi arayıp haberimi durdurmaya çalıştılar. Ve daha sonra ne oldu? 6 Ekim'de aradım, 8 Ekim'de hani o meşhur 'önüne yatarım Rıza' var ya, işte o olay yani bakanı o Rıza Sarraf hakkında yaptığım haberle Rıza Sarraf'ın önüne yatırdım........Yani ben inceleme var diyince kendisine soruyor, İçişleri Bakanı diyor ki böyle böyle şeyler varmış sizin bilginiz var mı, 'yok' diyor 'Rıza ben senin önüne yatarım' dediği olay bu olay.Ve 10 Ekim'de iki bakan benim haberimi durdurmaya çalıştıkları için, yani bir efor sarfetmişler arkadaşlar, bundan dolayı da Rıza Sarraf kendilerini ödüllendiriyor. Biri 500 bin dolar, biri de 800 bin dolar almış. Ve bu iddialar benim kendi iddialarım değil, bugün Meclis'e gönderildi biliyorsunuz o fezlekede de bunlar geçiyor. Olay bundan ibaret.
Sunucunun ayakkabı kutularından çıkan 4,5 milyon dolara açıklama getirilip getirilmediğini sorması üzerine Kamil Numan dünyanın her yerinde ve Türkiye'de de yardım amaçlı para toplama faaliyetinin bankalara açılan hesaplar aracılığıyla gerçekleştirildiğini anlatmış ve hükümetin bütün bunların üstünü örttüğünü söyleyerek sözlerine şöyle devam etmiştir: (10.56.31)
Kamil Numan:Herkes komisyon almış bu işten, ben açık söyleyim size. Akbaba gibi üşüşmüşler bu İran-Türkiye hattındaki para trafiğine..... (ayakkabı kutusundan çıkan 4,5 milyon doların hesabının verilemediğini belirttikten sonra)Zaten savcılar, polisler bir anda görevden alınıp dosya değiştirildiği zaman yani bugün ben açık söyleyim bir stüdyo dolusu adamı öldürsem ve benim arkamda da böyle bir hükümet olsa, bu şekilde örtse beni kahraman diye de lanse edebilirler yani. Çok kolay örtebilirsin, çok basit işler bunlar aslında.Yani hükümetin yapabileceği en iyi şeydi ve aynı zamanda hükümetin yapabileceği en kötü şeydi şu an yaptığı.
Sunucu, Rıza Sarraf'ın rüşvet olarak bakana verdiği ve 700 bin dolarlık olduğu söylenen bu saatin kaynağının bir türlü açıklanamadığını, faturasının gösterilemediğini dile getirerek bu saatin hikayesi nedir diye sormuş, Kamil Numan, "Rıza Sarraf'ın karşısındaki insanın hassas noktalarını çok iyi bildiğini, bunu tartarak ona göre sürekli hediyeler gönderdiğini ve kendisine bağladığını ve bu bakanlara istediği her şeyi yaptırabildiğini ifade etmiş, bunlardan birisinin bu 700 binlik saat olduğunu" belirtmiştir.(11.00.40)
Program sunucusunun da yorumlarıyla konuğunun sözlerini destekleyen bir tutum sergilediği izlenen yayında daha sonra Kamil Numan, polisler hakkında açılan soruşturma dosyasında mahrem olarak nitelenecek bir şey bulunmadığını ifade etmiş, sunucu da bunun örneklerinin olduğunu söyleyerek örnek olaylardan söz etmiştir.(11.05.02)
Kamil Numan:Ben polisler hakkında yapılan soruşturma dosyasının delillerinin tamamına baktım, bu 25 Aralık soruşturmasının. Hiç birinde mahrem bir şey yok.Ne var biliyor musunuz mahrem dedikleri şey, o ona ihale vermiş, o ona SİT alanını açtırmış, o ona şuradan adam göndermiş, adam sokmuş, nüfuz ticareti de yapmış.
Sunucu:Bunun örnekleri var. Mesela Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlunun ve kızının yönetiminde bulundukları vakfa yüklü miktarda bağış yapıldığında bazı projelerin önünün açıldığı ifade ediliyor....Mesele bir işadamı 20 dönüm arsasını bağışlamış. 20 dönüm. Bir insan..İstanbul gibi yerde 20 dönüm..
Kamil Numan:TÜRGEV'e neden bağışlar? Niye TÜRGEV'e bağışlıyor da başka bir derneğe 20 dönümlük bir arazi bağışlamıyor? Ve bağışladıktan sonra neler olmuş?
Sunucu:Kendi projesinin önü açılmış....
Sunucu kapatılan 25 Aralık soruşturmasıyla Sarıyer'deki Polisevi'nin çok kıymetli olan arazisinin yarı fiyatına içinde Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlunun da bulunduğu iddia edilen bir kuruluşa satılmasının üzerinin de kapatıldığını ifade etmiştir. Kamil Numan da bu iddianın polisler aleyhine darbe delili olarak kullanıldığını söyledikten sonra"bunu ilkokul çocuğuna götürseniz, tapeyi koysanız 'oku oğlum şunu' deseniz o da dese ki ahali ihaleyi şöyle yaptık, yeri böyle yaptık hepsi anlatılıyor dosyada. Buna ne der biliyor musunuz 'bunlar hırsız' der."sözleriyleve kesin ifadelerleyolsuzluk yapıldığını öne sürmüş ve medyadaki baskı yüzünden kimsenin delilleri ortaya koyamadığını belirtmiştir.
Programın son dakikalarında sunucu Mahir Etyemez bir başka örnek vererek bazı AKP'lilerin kendilerini savunurken yetim hakkı yemediklerini söylediklerini, ancak Pendik'te orman alanı içinde maden arayan bir şirkete Bilal Erdoğan'ın gizli ortağı olduğu iddia edilen bir şirketin araya girmesiyle maden izni alındığı ve daha sonra madenin Bilal Erdoğan'ın gizli ortağı olduğu iddia edilen şirket tarafından sahiplenildiği iddiasının 25 Aralık dosyasıyla kapatıldığını, Kamil Numan da Hırka-ı Şerif Camisinin yanındaki muhafız konağının TÜRGEV'e verildiğini, Cami'deki 60 parça Peygamberimize ait eserin de çürümeye terk edildiğini söylediği izlenmiştir. Sunucu daha sonra ".....bunların bir darbe girişiminden ziyade yolsuzluk ve rüşveti araştırmaya yönelik bir soruşturma olduğu kamuoyunda gün geçtikçe daha net anlaşılıyor." sözleriyle programı sonlandırmıştır.
Yayın kuruluşlarının kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına tarafsız olmaları ve olaylara çok yönlü olarak bakmaları beklenmektedir. Söz konusu yayında yer alan ifadeler dikkate alındığında güncel bir konuyu ele alan ve soruşturma dosyalarının içeriklerinden söz edilen bu haber programda sunucunun kendisinden beklenen tarafsız tutumu sergilemediği görülmüştür.
Sonuç olarak, SAMANYOLU HABER medya hizmet sağlayıcının yaptığı bu yayınla 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin (ı) bendindeki "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır..." hükmünü ihlal ettiği değerlendirilmiştir." Şeklindeki değerlendirmelere yer vermiş olduğu,
SAMANYOLU HABER Yayın Kuruluşu'nun 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz;…” hükmünü ihlal ettiği kanaatini Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda; soruşturma dosyalarının konu edildiği rapora konu haber programında, sunucu tarafından kullanılan ifadelerin tarafsızlıktan uzak, tek yönlü, toplumda özgürce kanaat oluşumunu engel olucu nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunu doğru bilgilendirmekle yükümlü olan yayıncı kuruluşların yayınlarında tarafsız olması, gerçeklik ve doğruluk ilkelerindenayrılmaması gerekmektedir. Mezkur yayında söz konusu yayın İlkerline uyulmadığı, bu suretle 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi ilkesinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Söz konusu kuruluşa 06.02.2014, 16.02.2014 tarihli yayınları nedeniyle evvelce 26.02.2014, 12.03.2014 tarih ve 2014/14, 2014/16 sayılı toplantıda alınan 48,54 nolu Üst Kurul Kararlarıyla 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşıldığından; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; SAMANYOLU HABER logosuyla yayın yapan SAMANYOLU HABER YAYINCILIK HİZMETLERİ A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki; “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz;….” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2014 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 108.752,55 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) (2014 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 12.353 -onikibinüçyüzelliüç -) Türk Lirasından az olamayacağından 12.353 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Üyeleri Esat ÇIPLAK ve Süleyman DEMİRKAN’ın karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.