İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 13.10.2014 tarihli ve 2145 sayılı yazısına konuyayına ilişkin Uzman Raporunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“SAMANYOLU HABER medya hizmet sağlayıcıda yayınlanan"Acem Oyunu,Selam Tevhid Terör Örgütü Dosyası" isimli 10.09.2014 tarihli programda, İran bağlantılı Selam Tevhid Kudüs Örgütüve Türkiye bağlantıları konusu ele alınmıştır."Türkiye ile İran'ın yüzyıllar ötesine dayanan istihbarat mücadelesi 22 Temmuz 2014'de polisleri hedef alan operasyonlabirlikte gündeme oturdu. Çünkü operasyonun merkezinde İran bağlantılı Selam Tevhid Kudüs Ordusu Terör Örgütü vardı. Operasyonda göz altına alınan polisler bu örgütün ülkemizdeki casusluk faaliyetlerini gizli bir soruşturma dosyası kapsamında takip ediyordu...." sunumuyla başlayan yapımda Emekli Emniyet Müdürü Tufan Ergüder'in, emekli savcı Gültekin Avcı'nın, eski TEM Müdürü Ömer Köse'nin, gazeteci Nazlı Ilıcak'ın, polislerin avukatı Ömer Turanlı'nın görüşlerine yer verilerek örgütün faaliyet alanı, eylem stratejisi ve bağlantıları incelenmiştir.
Program, evlerinde ayakkabı kutularında çok miktarda para ve para kasaları ele geçirilen bakan çocuklarının, İran'lı İşadamı Rıza Zarraf'ın, Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan'ın gözaltına alındığı 17 Aralık operasyonu ile başlamaktadır. İlgili bakanların istifa ettikleri, ancak soruşturma dosyasına yeni savcılar atandığı, adli kolluk yönetmeliğinin değiştirildiği, hukuku zorlayan yasa değişikliklerinin yapıldığı, Emniyet'te tasfiye operasyonuna başlandığı ve bu süreçte de İran'ın ülkemizdeki casusluk ağını takip eden ve devletin kritik makamlarına kadar uzandığı görülen gizli bir dosyasının fark edildiği belirtilmiştir.(22.47.35 - 22.49.50)
Örgütün adının ilk olarak 2000'de, Beykoz'daki Hizbullah operasyonunda duyulduğu belirtilmiş, eylemlerinden söz edilmiştir. Önceki tarihlerde gerçekleştirilen bombalı eylemler yargılanıp Yargıtay tarafından onanmış olmasına rağmen, bu örgütün "uydurma" olduğu ileri sürülen siyasi demeçlerin ardından, 24 Şubat 2014'te, Yeni Şafak ve Star gazeteleri ortak manşetlerle Selam Tevhid dosyasını gizli olmaktan çıkardığı, söz konusu gazetelerin 3000 kişinin dinlendiğini yazdığı, ve gündemdeki yolsuzluk konusunun atılan bu manşetlerle yerini dinlemelerle ilgili konulara bıraktığı belirtilmiştir.(22.55.30) Daha sonra dinlendiği ileri sürülen kişi sayısının 238'e kadar indiği ifade edilmiş, Selam Tevhid Terör Örgütü Dosyası’nın kapatılması ve soruşturmada görev alan polislerin cezalandırılması için zemin hazırlandığı yorumuna aşağıdaki şekilde yer verilmiştir:
"Alt Ses: Binlerce kişinin dinlendiği iddiasının yalan olduğunu tasdikleyen hakim kararınaysa yine bu manşetlerin zeminini hazırladığı operasyonda imza atılacaktı. Ortada bir 28 şubat taktiği vardı. Postmodern darbe olarak yakın tarihe karanlık sayfalar ekleyen süreçteki asker talimatlı manşetlerin yerini siyaset merkezli yayınlar almıştı. Binlerce kişi dinlendi iddiası önce manşete taşındı. Ardından grup toplantıları, miting meydanları derken bütün siyasi platformlarda gündeme getirildi. (22.58.58)...
Bu iddialar dosyanın muhatapları tarafından yalanlansa da bir şekilde kamuoyu oluşturuldu. Selam Tevhid Terör Örgütü Dosyası’nın kapatılması ve soruşturmada görev alan polislerin cezalandırılması için zemin hazırlanmıştı."
Eski TEM Müdürü Ömer Köse bu yorumu destekleyen "Öncelikle binlerce kişi dinlendi yalanlarıyla sulandırıldı ve deşifre edildi havuz medyasına. Daha sonra dosya içerisinde mevcut 193 şüpheli sıradan bir soruşturma gibi adliyeye çağrılıp ifadeleri alınıp takipsizlik verildi, bunların içerisinde yabancı servise çalışan elemanlar yoktu bu ifade alınanlar arasında, çünkü onlar Türkiye’de yoktu, en sonunda da bir intikam hissiyle bu dosyaya çalışan vatanseverlere operasyon yapıldı." sözleriyle, operasyonun polislerden intikam alma duygusuyla gerçekleştirdiğini ifade etmiştir.
Daha sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine az bir zaman kala "düğmeye basıldığı" ve 29 Haziran’da Sulh Ceza Mahkemelerinin tarihe karışarak İstanbul’da 38 Sulh Ceza Mahkemesi yerine 6 Sulh Ceza Hâkimliğinin yapılandırıldığı, buraya atanan hakimlerden bazılarının ise 17 Aralık yolsuzluklarında adı geçen kişilerin tahliyesine, evindeki ayakkabı kutularından 4,5 milyon dolar çıkan Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın mal varlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasına, kendisinin de tahliye edilmesine karar veren hakimler oldukları olduğu belirtilerek, bu atamalarla 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu’nu arasında bağlantı kurulmuştur.
Yayında, Selam Tevhid Terör Örgütü dosyasının kapatıldığı "Sulh Ceza Hâkimliği proje olarak yapılandırıldıktan sonra 21 Temmuz’da Selam Tevhid Terör Örgütü Dosyası’nda 'şok bir gelişme' yaşandı. Savcı İrfan Fidan 46sı İranlı olmak üzere Türkiye’de 238 şüphelisi bulunan ve 55 bin sayfadan oluşan dosyayla ilgili kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdi. " ifadesiyle anlatılmıştır. Bu yorumun ardından polislerin avukatı Ömer Turanlı’nın sözü edilen takipsizlik kararını veren savcının, üç yıldır sürmekte olan, 107 klasör delilin ve 20 hakimin çok sayıda kararının olduğu, ayrıca savcıların kararlarının ve taleplerinin de dosyada bulunduğu bir davayı üç ay gibi bir sürede takipsizlikle sonuçlandırmasının öncelikle hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirtir kararı eleştirel nitelikli sözlerine yer verilmiştir.
İran’ın Türkiye'deki casusluk faaliyetleri ile ilgili belgelerin sosyal medyada dolaşmaya başladığı, ancak dosyanın alel acele mühürlendiği ve kafalarda soru işaretleri oluştuğu ileri sürülmüştür. Selam Tevhid Terör Örgütü Dosyası’nı 21 Temmuz’da kapatan savcının aynı gün operasyon talimatını tüm kadrosu değiştirilen İstanbul Emniyeti’ne ulaştırdığı belirtilmiş ve yine polislerin hedef alındığı belirtilmiştir.Operasyonların Selam Tevhid terör örgütü dosyasını saklamak amacıyla hazırlandığı, hukuğa aykırı hareket edildiği iddialarına sık sık yer verilen bu programdakiifadelerden bazıları aşağıda sıralanmıştır:
"Alt Ses:Hedefte Selam Tevhid Terör Dosyasında görev alan müdür, amir, komiser gibi rütbelerden 75 polis vardı. İran destekli bu örgüt kamuoyundan kaçırılıyordu. Bu gayretin sebebini zaman gösterecek." (23.04.04)...Operasyon genişti, terör şubesinde çalışan bu polislerin yanı sıra İstihbarat şubesinde çalışan emniyet mensupları da hedefteydi. Toplamda 115 polisle ilgili göz altı kararı vardı. Zaman ilerledikçe detaylar da ortaya çıkıyordu. Operasyonel manşetlerle fitili ateşlenen soruşturmanın emniyet müfettişleri tarafından hazırlanan rapor doğrultusunda başlatıldığı öğreniliyordu. Bir kere daha İran’ın Türkiye üzerindeki karanlık planı bozulmak üzereyken gizli eller devreye girmişti......17 Aralık sonrası görevlerinden alınan o polislerin kapısı 22 Temmuz’un gece yarısında çalındı. Kanunlara göre sabah saatleri dışında göz altı işlemi yapılamazdı. Ancak bu, polislere yönelik operasyondaki ilk hukuksuzluk olmayacaktı. Gözaltına alınanlar arasında eski TEM şube müdürleri Yurt Atayün ve Ömer Köse de vardı. Göz korkutma ve intikam amacıyla hareket edildiği açıktı."
Gazeteci Nazlı Ilıcak'ın hukuk dışı uygulamalarla suçun önce yaratılıp suçluların bunun üzerine yaratıldığını dile getiren sözleri 23.06.53'te "Dinlemeler üzerinde yapılan algı operasyonları sadece Selam Tevhid dosyası ile ilgili değil. Bütün bu tutuklamaları gerçekleştirmek için de 'şöyle dinlendiniz, böyle dinlendiniz' diye insanlardan şikayet alıyorlar, o şikayetlere bir takım örgütlü suçlar, casusluk suçları vs bina ediyorlar, sonra da operasyona başlıyorlar." şeklinde ekrana yansımıştır.
Bunun ardından İstanbul Başsavcılığı'nın 22 Temmuz sabahı "sözde terör örgütü" olarak nitelendirdiği Selam Tevhid örgütü hakkında takipsizlik kararını açıkladığı ve Emniyet mensuplarının avukatı Ömer Turanlı 'nın ise "En ufak bir şüphe varsa şayet, o zaman bunu burada uygulayan emniyet mensubu müvekkillerimiz değil, en başta TİB hukuk müşavirliği, bu dosyada kararı olan yaklaşık 20 tane hakim ve Selam Tevhid dosyasını yürüten üç tane savcının bana göre bu dosya kapsamında şüpheli sıfatıyla o zaman ifadelerine baş vurulması gerekir." ifadesiyle asıl bu dosyayı yürüten kişilerin şüpheli olarak ifadelerine baş vurulması gerektiğini söylemiştir.
Programın son bölümünde, Selam Tevhit Kudüs Terör Örgütün nasıl ortaya çıktığı, hangi belge ve delillerle büyüdüğü, kimlerin neden takip edildiğinden bahsedilerek örgüt dosyasının kapağı açılmış ve örgütün geçmişten bugünlere nasıl geldiği ve işlerini nasıl yürüttüğü anlatılmıştır.
Bu bölüm içerisinde; gelinen aşamada, emniyet güçlerince 4 Hücreli bir yapının tespit edildiği ve bu grupların görevleri ve grup içerisindeki kişilerin yapmış oldukları bağlantı ve buluşmalar anlatılmıştır. 2.nci grupta eski AKP'li vekil Faruk Koca ve Mit Müsteşarı Hakan Fidan'ın isminin de açıkça zikredildiği izlenmiş ve Alt Ses'ten verilen "....teknik ve fiziki takiplerden edinilen bilgilere göre Seyit Ali Akbar Vekili'nin kod adı: Hüseyin, dosyadaki bilgilere göre eski vekil Faruk Koca için 'Furgan', Hakan Fidan için de 'Emin' kod adı kullanılıyor. İşte bu noktada operasyonun hedefindeki polislere yöneltilen 'MİT Müsteşarını kod adla neden dinlediniz' suçlaması akıllara geliyor" şeklindeki ifadelerle bu kişilerin kod adı ile anıldığından bahsedilmiştir...(saat 23.31.20 )
Alt ses'ten verilen bu ifadelerin devamında Eski Savcı Gültekin Avcı ise "Hani diyorlar ya Emin kodunu niye uydurdunuz, kendileri uydurmuşlar.Ben de onu soruyorum? Neden MİT Müsteşarına Emin diyorlar, neden Hakan Fidan demiyorlar? Neden AKP’li o milletvekiline Furgan diyorlar, neden ismiyle hitap etmiyorlar, Mir Vekili’ye neden Hamit diyorlar. Yani bir tuhaflık var burada. Eğer kod kullanarak konuşuyorsanız orada illegal faaliyet ama afedersiniz bir pislik var demektir orda" şeklindeki sözlerle neden kod adı kullanılarak görüşmelerde bulunduklarını kendisinin de anlam veremediğinden bahsetmiştir. (23.38.44)
Söz konusu yayında; İran bağlantılı büyük bir casusluk dosyasının üstünün alel acele kapatıldığı, bu dosyada görev alan polislerin gözlerinin korkutularak ve intikam amacı güdülerek hukuka aykırı bir operasyonla gözaltına alındıkları vb ifadeler kullanılarak toplumda algı oluşturulmasının hedeflendiği, yayının bu görüşleri destekleyen gazeteci, hukukçu ve polislerin de açıklamalarına yer verilerek taraflı bir şekilde sunulduğu izlenmiştir.
Sonuç olarak, SAMANYOLU HABER medya hizmet sağlayıcının yaptığı bu yayınla6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin (ı) bendindeki "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır..." hükmünüihlal ettiği değerlendirilmiştir." Şeklindeki değerlendirmelere yer vermiş olduğu,
SAMANYOLU HABER Yayın Kuruluşu'nun 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan; “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; …” hükmünü ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının ve video görüntülerinin tetkiki sonucunda; programda kullanılan ifadelerin; tarafsızlıktan uzak, tek yönlü, toplumda özgürce kanaat oluşumunu engel olucu nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Kamuoyunu doğru bilgilendirmekle yükümlü olan yayıncı kuruluşların yayınlarında tarafsız olması, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ayrılmaması gerekmektedir. Mezkur yayında söz konusu yayın İlkerline uyulmadığı, bu suretle 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi ilkesinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Söz konusu kuruluşa 06.02.2014, 16.02.2014 tarihli yayınları nedeniyle evvelce 26.02.2014, 12.03.2014 tarih ve 2014/14, 2014/16 sayılı toplantıda alınan 48,54 nolu Üst Kurul Kararlarıyla 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşıldığından; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; SAMANYOLU HABER logosuyla yayın yapan SAMANYOLU HABER YAYINCILIK HİZMETLERİ A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendindeki; “Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; ….” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2014 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 108.752,55 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) (2014 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 12.353 -onikibinüçyüzelliüç -) Türk Lirasından az olamayacağından 12.353 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Ankara Kamu Girişimci Şubesi TR98 0001 0025 3300 9999 9951 93 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Esat ÇIPLAK’ın karşı oyuyla, oy çokluğuyla karar verildi.