Üst Kurul Başkanı Davut DURSUN’un gündem dışı olarak;
"İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı'nın 15.08.2013 tarihli ve 2281 sayılı “HALK TV ” konulu yazısına konu yayınla ilgili olarak alınan Üst Kurul'un 10.09.2013 tarihli ve 2013/52-18 sayılı kararının tekriri müzakeresi ile yeniden karara bağlanmak üzere gündeme alınmasını öneriyorum"
Şeklindeki beyanına istinaden yapılan oylamada, konunun gündeme alınmasına, Üst Kurul Üyesi Ahmet YILDIRIM’ın karşı oyuyla, oy çokluğu ile karar verilerek görüşmelere geçilmiştir.
İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 15.08.2013 tarihli ve 2281 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Halk TV logolu ve Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. unvanlı yayın kuruluşunda, Ramazan ayı dolayısıyla saat 19.00'da Ayşe Sucu'nun sunuculuğunu yaptığı ve konuklarla dini sohbetlerin gerçekleştirildiği Ayşe Sucu ile İftar Saati isimli program yayınlanmaktadır.
Halk TV yayın kuruluşunda 30.07.2013 tarihinde saat 19.03'te yayınlanan Ayşe Sucu ile İftar Saati isimli programa konuk olarak Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk katılmıştır. Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün program içinde kullandığı ifadelerden bazıları aşağıdaki şekildedir:
Yaşar Nuri Öztürk: ...Kur'ân'ın istediği manada namaz kılan bir adam namazın reklamını yapar mı?Adam bana, namussuz ve imansızın bi tanesi konuşuyo. Hem de bir grup başı. Namussuz ve imansız aynı zamanda. Diyor ki, biz onun diyor namaz kıldığını hiç görmedik.Şimdi bakın böyle dediği için savunma sadedinde diyorum. Ben üç yaşında Kur'ân'ı öğrenmiş babasının dizinin dibinde, sonra aynı babadan Kurrâi Kâmil bir baba ondan 9 yaşında Ku'rân'ı hıfzetmiş hafız beratını almış bir adamım. Ve ben o günden beri hatimle namaz kılan bir adamım. Ha, ben Emevî namazı kılmam. Ben Muhammedî, Kur'ânî namaz kılıyorum ve hatimle. Bakın tam cüz mukabele okumayı hala sürdürebilen...
Ayşe Sucu: Yani, zoraki size namaz kıldığınızı size ifşa ettiriyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk: Evet, bana bana... Allah hesabını onlara sorsun. Şimdi ona bi kaç yerde söyledim Saba'nın programında da.Bre imansız, Allahsız ve namussuz üçü birden, altını çizerek.Ben namazlarımı noter huzurunda tespit ettirip, kayıt altına aldırıpta görüntülerini sana mı gönderecektim?Ey şunun bunun çocuğu.Yani bunu mu yapacaktım ki sen benim...
Ayşe Sucu: Neyse hocam, nezaketimizi, boşver... (Gülüyor)
Yaşar Nuri Öztürk: Bişey demiyorum.Yani bunlar Anadolu çocuğu değil. O manada diyorum. Onun bunun çocuğu derken onu kasdediyorum.
Ayşe Sucu: Evet. Allah ıslah eylesin. Öyle diyelim.
Yaşar Nuri Öztürk: Allah ne edeceğini Allah kendisi bilir. Ama, Ku'rân-ı Kerim'in bana verdiği, irfanla, bilgiyle ve tabi ki ehliyetle ben bunların sıfatlarını, sadece Maun Suresi'nden aldıkları sıfatları burada söylüyorum. Daha söylenecek çok sıfatlar bunlara...
Ayşe Sucu ile İftar Saati isimli programın konuğu Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün, kendisi hakkında "namaz kıldığını hiç görmedik" dediğini ifade ettiği ve bir grup başı olduğunu belirttiği kişiye yönelik olarak isim belirtmeksizin"imansız, Allahsız, namussuz, şunun bunun çocuğu, Anadolu çocuğu değil, onun bunun çocuğu"gibi hakaret niteliğinde ifadelerde bulunduğu tespit edilmiştir. RTÜK İletişim Merkezine gelen bazı şikayetlerde söz konusu programda, Yaşar Nuri Öztürk tarafından Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'ye hakaret edildiği belirtilmiş ve konuya ilişkin haber linkleri verilmiştir. Söz konusu yayının incelenmesi ve şikayetlerin değerlendirilmesi sonucunda, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün isim belirtmemesine rağmen yukarıdaki ifadeleri ile muhatap aldığı bu kişiyi kendisi hakkındaki söylediği sözleri belirterek ve bir grup başı olarak tanımlayarak işaret ettiği ve bu bağlamda şikayetlerden anlaşılacağı üzere izleyiciler tarafından ve özellikle medya tarafından bu kişinin Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün Yaşar Nuri Öztürk'e daha önce söylemiş olduğu sözler dolayısıyla yukarıdaki ifadelerin kamuoyu ve medya tarafından bu şekilde Ahmet Mahmut Ünlü'ye yönelik olarak algılandığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, söz konusu olaya ilişkin olarak tespit edilen bazı haber linkleri de aşağıda sunulmuştur:
Yaşar Nuri Öztürk'ün isim belirtmemesine rağmen eleştiri sınırları ötesinde ve hakaret niteliğindeki yukarıda belirtilen ifadelerinin kamuoyunda ve medyada Ahmet Mahmut Ünlü'ye yönelik olarak algılandığı dolayısıyla da bu kişiyi küçük düşürücü ve aşağılayıcı nitelikte olduğu kanaatine ulaşılmıştır.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Halk TV logolu yayın kuruluşunun söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." hükmünün ihlal edildiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında Üst Kurul'un 10.09.2013 tarihli ve 2013/52-18 sayılı kararının alındığı, ancak anılan kararın tekriri müzakeresi için konunun tekrar gündeme alındığı, anlaşılmaktadır.
Gerekçe:Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat ile Üst Kurul'un 10.09.2013 tarihli ve 2013/52-18 sayılı kararının tekriri müzakeresi kapsamında Üst Kurulumuzca yeniden değerlendirilmesi neticesinde;
Yayına ait deşifre kayıtlarının tetkikinde; Program konuğunun kullandığı;
“Adam bana, namussuz ve imansızın bi tanesi konuşuyo. Hem de bir grup başı. Namussuz ve imansız aynı zamanda. Diyor ki, biz onun diyor namaz kıldığını hiç görmedik.”,
“Bre imansız, Allahsız ve namussuz üçü birden, altını çizerek.”, “Ey şunun bunun çocuğu.”,
“Yani bunlar Anadolu çocuğu değil. O manada diyorum. Onun bunun çocuğu derken onu kasdediyorum.” İfadeler karşısında program sunucusunun sorumlu yayıncılık anlayışını gereğini yerine getirmediği; aksine, söz konusu aşağılayıcı ifadeler kullanılırken gülümsediği ve güldüğü, konuğun sözlerini destekler nitelikte; “Neyse hocam, nezaketimizi, boşver...”, “Evet. Allah ıslah eylesin. Öyle diyelim” şeklindeki ifadelerle adeta onay verdiği görülmüştür. “onun bunun çocuğu” ifadeleri her ne kadar isim verilmeksizin kullanılmış ise de, ilgili raporda ayrıntıları belirtildiği gibi, konuya ilişkin şikayetlerin de değerlendirilmesi sonucunda, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk'ün isim belirtmemesine rağmen yukarıdaki ifadeleri ile muhatap aldığı bu kişiyi kendisi hakkındaki söylediği sözleri belirterek ve bir grup başı olarak tanımlayarak işaret ettiği ve bu bağlamda şikayetlerden anlaşılacağı üzere izleyiciler tarafından ve özellikle medya tarafından bu kişinin Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün Yaşar Nuri Öztürk'e daha önce söylemiş olduğu sözler dolayısıyla yukarıdaki ifadelerin kamuoyu ve medya tarafından bu şekilde Ahmet Mahmut Ünlü'ye yönelik olarak algılandığı görülmektedir. Bu şekilde, anılan yayında hakarette bulunulduğu, “namussuz, imansız, Allahsız” denilmekle söz konusu kişinin aşağılandığı ve küçük düşürüldüğü değerlendirilmektedir.
Söz konusu yayın nedeniyle, 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (m) bendindeki; “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez.” hükmünün ihlali nedeniyle, müeyyide uygulanması kararı verilmişse de yayına ilişkin klip kaydının tümünün izlenmesi halinde dilin argo kullanımını aşan nitelikte, ilgili kişiyi küçük düşürücü,aşağılayıcı,hakaret niteliği taşıyan unsurların bulunduğu görüldüğünden 6112 sayılı kanunun 8/1 (m) ilkesinden değil, 8/1 (ç) ilkesinden müeyyide uygulanmasının daha doğru olacağı düşünülmüştür.
Gerek Ceza Hukuku düzenlemelerinde, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında; herkesin yahut belirli kişilerin kolaylıkla anlayacağı şekilde bir kimseyi ima etmek suretiyle hakaret eden kişinin, hakaret ettiği kişinin sırf ismini açıklamamasıyla sorumluluktan kurtulamayacağı ifade edilmektedir. Aşağılayıcı sözlerin yöneldiği, ismi verilmeyen muhatap kişinin kimliğinin izleyiciler tarafından anlaşıldığı, yazılı ve görsel basında yer alan bir çok farklı haberden anlaşıldığından; yayıncı kuruluşun söz konusu yayının; 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendini ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.
Söz konusu kuruluşa 15-17 Mayıs 2013 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 22.05.2013 tarih ve 2013/32 sayılı toplantısında alınan 3 nolu kararıyla6112 Sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.
Bu itibarla; 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere, HALK TV logosuyla yayın yapan HALK RADYO VE TELEVİZYON YAYINCILIK A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesini tekraren ihlali nedeniyle, 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Haziran 2013 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 197.483,44 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) ( 2013 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 11.886 -onbirbinsekizyüzseksenaltı - ) Türk Lirasından az olamayacağından 11.886 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Şubesi, Ankara TR 84000 100 1762 00 999999-5001 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin,kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, belirtilen süre içerisinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezasının 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Üst Kurul Üyeleri Süleyman DEMİRKAN, Ali ÖZTUNÇ ve Ahmet YILDIRIM’ın karşı oylarıyla oy çokluğu ile karar verildi.


