İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 05.09.2013 tarihli ve 2396 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
"Kanal T logosu ile yayın yapmakta olan yayıncı kuruluş, 19.08.2013 tarihinde saat 23:01'de "Tuncer Çiftçi ile Hoş Sohbetler" adlı dini bir sohbet programı yayınlamıştır.
Tuncer Çiftçi’nin programına telefonla katılan izleyiciler, Çiftçi'den maddi sıkıntıların giderilmesi, aile içi geçimsizliklerin ortadan kalkması, kendileri ve yakınlarının hidayete ermesi, namaza başlamaları, birtakım hastalıklarına şifa bulmaları, çocuk sahibi olmaları gibi konular için dua etmesini istemektedir. İzleyicilerin taleplerine Çiftçi: “Kalbinizden geçirin. Hep beraber Allah’ımızdan isteyelim.” diyerek Salavât-ı Şerife içeren bir duayı sürekli olarak tekrarlamaktadırlar.
İncelenen programda Tuncer Çiftçi'nin programa bağlanan kişiler için dua ettikten sonra onların iyileştiklerini söylemeleri için telefon hattında onları beklettiği, isteğine uygun şekilde iyileştiğini söyleyen izleyicilere; bu nasıl oldu şeklinde sorularla bunun bir mucize olduğu imasında bulunduğu görülmektedir. Çiftçi, insanların dini duygularını kullanarak, kutsal olarak bilinen ifade ve duaları aracı kılmak suretiyle, başta hastalıklar olmak üzere, her türlü sorunları için insanların kendisinden dua alabileceğini ve bu dua sayesinde şifa göreceğini iddia etmektedir. Bu iddiasını desteklemek amacıyla hazırlanmış olan programın tanıtım amacı taşıyan VTR'de bazı kişilerin Tuncer Çiftçi kendileri için dua ettikten sonra; "saniyesinde iyileştim", "...on beş yıldır gözlerim görmüyordu, şimdi görüyorum", "namaz kılmıyorum, namaz kılmaya başladım.", "bir ay için de hamile kaldım", "namaz kılmazdım, namazıma başladım. Kaza namazlarımı kılıyorum, kapandım, kızım hidayete erdi", "...doktorlar kolumu keseceğini söylediler, elhamdüllillah sizin dualarınızla rabbimin izniyle tekrar ayağa kalktım, kolum sapa sağlam hala." şeklinde ifadelerle Tuncer Çiftçi'nin dualarının kabul olduğunu ifade ederek, programının izlenmesi ve takip edilmesini sağlamaya çalıştıkları görülmüştür.
İzleyiciler Tuncer Çiftçi'nin programlarının izlenmesi için onun dualarının kabul edildiğini söyledikleri gibi Tuncer Çiftçi'de aşağıda deşifresi yer alan ifadelerle kendisinin dualarının kabul olduğunu iddia etmektedir: (Raporun bu bölümünde mezkur deşifre metinlerine yer verilmiştir..)
İslam dini açısından insanların birbirine dua etmesi güzel bir davranış olarak görülmüş ve teşvik edilmiştir. Ancak yapılan dua karşılığında maddi bir menfaat elde etmek; dini duyguları sömürme, insanların dini duygularını istismar ederek menfaat temin etme anlamı taşımaktadır. Ayrıca maddî sebeplere başvurmaksızın, yani hastalığının iyileşmesi için ilgili tedavilere başvurmadan, sadece sözlü dua yapılarak istenilen şeylere sahip olmaya çalışmak İslam Dini’nin özüne aykırı bir tutumdur. Söz konusu programda Tuncer Çiftçi tarafından yapılan dualar adeta bir çok hastalığın mucizevi tedavi yöntemi olarak gösterilmiştir. Bu programı izleyen bir çok hastanın, dua yoluyla şifa dağıttığı izlenimi oluşturan kişiyi, hastalıklarına umut ışığı olarak görmeleri ve bu nedenle tıbbi tedavilerini aksatmalarına sebep olabilecektir. Dolayısıyla bu programda yapılan yayınlarla halkın sağlığı ciddi şekilde tehlikeye atılmıştır." Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Söz konusu yayın ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (l) bentlerindeki yayın ilkelerinin ihlal edildiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe:Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Rapora konu programda; yapılan dua karşılığında maddi bir menfaat elde etmek amacıyla dini duyguların sömürüldüğü, insanların dini duygularının istismar edilmek suretiyle menfaat temin etme amacının güdüldüğü anlaşılmakla, bahse konu yayında 6112 sayılı Kanunun8 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (j) bentlerinin edildiği sabit görülmüştür.
Söz konusu kuruluşa 21.01.2013 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 19.03.2013 tarih ve 2013/18 sayılı toplantısında alınan 38 nolu kararıyla6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) ve (j) bentleri uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.Bu itibarla; aynı fıkranın tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere;
Aynı yayınla birden fazla yayın ilkesi ihlali olduğundan ve her iki ihlal de idari para cezası yaptırımını gerektirdiğinden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 15 inci maddesinin birinci fıkrası hükmü gereğince, bahse konu ihlallerden en ağır cezanın öngörüldüğü ve 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan "Toplumun millî ve manevî değerlerine... aykırı olamaz." hükmü ile (j) bendinde yer alan "Haksız çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açan unsurlar içeremez." hükmünün tekraren ihlali nedeniyle, KANAL T logosuyla yayın yapan T FİLM YAY. YAP. VE PROD. HİZ. SAN. VE TİC. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Temmuz 2013 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 25.754,84 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) ( 2013 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 11.886 -onbirbinsekizyüzseksenaltı - ) Türk Lirasından az olamayacağından 11.886 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Şubesi, Ankara TR 84000 100 1762 00 999999-5001 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, belirtilen süre içerisinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezasının 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.


