İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 01.10.2025 tarih ve 87 sayılı yazısına konu MELTEM TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 20.08.2025 tarihinde saat 13:17’de yayınlanan "Eylül Han ile Gündem Özel" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, MELTEM TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 20.08.2025 tarihinde saat 13:17’de canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Eylül Han Tezel’in yaptığı "Eylül Han ile Gündem Özel" adlı programda sunucu tarafından; “CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda iktidarın Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı üzerinden yürüttüğü ticarette usulsüzlükler tespit ettiklerini açıkladı ve duvardaki ikinci tuğlayı da çekiyorum dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yüce Divan dosyasına girecek belgeleri açıklamaya devam ediyorum ifadesini kullanan Yavuzyılmaz paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “21 Mayıs 2014 - Eylül 2018 tarihleri arasında AK Parti'nin Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı'ndan uluslararası anlaşmalara aykırı olarak taşıdığı ham petrol için Irak Bölgesel Kürt yönetiminden 2 milyar 320 milyon dolar taşıma ücreti aldığını tespit ettik." dedi. Bu tutar önce AK Parti hükümetinin Jersey Adasında kurduğu Turkish Energy Company adlı şirkete transfer ediliyor. Ardından 904 milyon doları Türkiye'ye BOTAŞ’a aktarılıyor. Geriye kalan 1 milyar 416 milyon dolar ise ne olduğu meçhul. Bu para adeta bir kara delik olan Jersey Adasında buharlaşıyor. Güncel kurla 58 milyar lira kayıp. Ayrıca uluslararası tahkim mahkemesi söz konusu ticaretle ilgili Türkiye'nin uluslararası anlaşmalara aykırı olarak fazladan 1 milyar 324 milyon dolar ham petrol taşıma ücreti aldığını da tespit ediyor. Türkiye'nin bu tutardaki cezayı da Irak Merkezi hükümetine ödemesini hükmediyor. “İktidara gelir gelmez buharlaştırılan ve cezaya hükmedilen bu tutarlar Cumhurbaşkanı ve ilgili AK Partili yöneticilerin mal varlıklarından tahsil edeceğiz." dedi Deniz Yavuzyılmaz. İşte bu çok önemli. Yani bir şeyler yapıldı bitti. Hadi bir yeni bir devri toplayalım. Yeniden biz vatandaşlar taşın altına elimizi koyalım demek istemiyoruz. Birilerinin yaptıkları cezasız kalmamalı. Bakın artık o kadar şaşırmıyoruz ki rakamlara…Çalışan vekillerden biri Deniz Yavuz Yılmaz. Teşekkür ediyoruz. Yine bir belge çıkardı ama peki ne olacak? Bununla ilgili bir sürü belgeler var cümlesinin arasında Yüce Divan’a bir belge daha dedi ya biraz umut oluyor. Hani bu kadar çalıp çırpıp yapıp her şeyi götürüp sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi her şeyin normalleştirilmesine karşıyız. Şaşırmıyoruz değil mi?...Ama Uluslararası Hukuka aykırı bu aslında. Bunu da bir not düşelim....” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati derecede öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir: Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Genel olarak dördüncü güç unsuru olduğu kabul edilen medyanın vatandaşlara bilgilerin ulaşmasında önemli bir rol üstlendiği de dikkat çekilmesi gereken bir husustur: Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükumet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükumet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir. Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğunun da o ölçüde arttığını söylemek mümkündür. Muhakkak ki medya mensuplarının toplumu ilgilendiren önemli olaylar ve eylemler hakkında kamuoyunu bilgilendirme hakkı bulunmaktadır. Ancak bu hak kullanılırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılması; kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir. Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla kanunlarda yer alan ilkelere ve basın meslek ilkelerine uygun olarak sunmalıdır. Bu ilkelere göre tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün vererek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılmalı, soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanmamalıdır.
Haber aktarımında doğruluk, gerçeklik ve tarafsızlık haberciler açısından hem hukuki hem de ahlaki zorunluluktur. Gerçek olmayan haber ve duyurular, mesleki etik değerlere ters düşen durumlardandır. Medya kuruluşlarının kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirme görevi her durumda hassasiyetle ve sorumlulukla ele alınmalıdır. Bir yayın sırasında yayına konu olan net ve doğru bilgilere erişim izleyici kitle nezdinde çok önemlidir. Kesinlikten uzak bilgilerle yapılan haberler, habere ve haberciye karşı güven kaybına neden olmaktadır. Haber unsurlarından ve ögelerinden en önemlisi doğruluk ve gerçekliktir. Bir program yayınlanmadan önce teknik hazırlık, stüdyo içerik hazırlığı vb. birçok ön denetimden geçmektedir. Yayın kuruluşları tarafından tüm kamuoyunu ilgilendiren haberlerin meslek ilkeleri uyarınca teyit edilmeksizin yayınlanmaması gerekir.
Bilindiği üzere medya aynı anda milyonlarca insana seslenebilme ve bir mesajı yayabilme, kabul ettirebilme gücüne sahiptir. İnsanların dünyada yaşanan olayları izlemede gözü ve kulağı her geçen gün önemini daha da arttıran kitle iletişim araçları olmaktadır. Kitle iletişim araçlarının işlevlerinden biri olan bilgi verme söz konusu olduğunda doğruluk ve tarafsızlık ilkeleri ön plana çıkmaktadır. Medya tarafından kasıtlı bir şekilde yanlış ya da yanlı haberlerin yayınlanması toplumsal düzeni tehdit edebilmektedir. Ana haber bültenleri, sıklıkla gün sonunda olup bitenleri öğrenmek amacıyla bireyler tarafından tercih edilen programlar olduğu bilgisinden hareketle ana haber bültenlerinde işlenen haber konuları, haber sıralaması, sunucunun haberi sunuş tarzı gibi unsurlar izlenirliği ve dolayısıyla izleyiciyi etkilemektedir.
Bununla beraber kitle iletişim araçlarıyla topluma sunulan haberlerde belirli ölçütlerin bulunması da önem arz etmektedir. Buna göre nesnellik, tarafsızlık ve dengelilik, yorumdan ayrılık, yansızlık, sadelik, doğruluk, açıklık ve kesinlik ilkeleri haberlerin üretim ve topluma sunumunda temel ilkeler olarak iş görmektedir.
Yayıncılığın aynı zamanda bir kamusal sorumluluk görevi olduğu da düşünüldüğünde yayınların Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde yürütülmesi bir zorunluluktur. Bu ilkelere göre tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün vererek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılması gerekmekte, soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olunmaksızın yayınlanmamalıdır. Yayıncıların tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas alması ve soruşturulması Basın Meslek İlkeleri çerçevesinde mümkün olan haberleri, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlamaması toplumda özgürce kanaat oluşumunun sağlanması için önem arz etmektedir.
Günümüzde bu temel üzerinde, yalnızca yazılı basının değil, genel olarak medyanın ve özellikle haberciliğin toplumsal sorumluluk anlayışına dayanması gerektiği düşünülmektedir. Haberciliğin toplumsal sorumluluk temelinde gerçekleştirilmesi ve dördüncü güç rolünü yerine getirebilmesi için gerekli olan başlıca koşullardan biri, kuşkusuz haberde objektifliktir. Basın ve habercilikte objektifliğin temel bileşenlerini “tarafsızlık, partizan olmama, olgusallık ve denge” şeklinde sıralanmaktadır. Buna göre habercilik taraf tutmadan, partizanlık yapmadan, olgusal gerçekliğe dayalı olarak ve demokratik toplumun tüm bileşenlerinin haklarını gözeterek, dengeli şekilde yapılmalıdır.
Konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde de benzer bir hüküm bulunmaktadır. Mezkûr sözleşmenin ifade özgürlüğüne ilişkin 10'uncu maddesinde: "1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. 2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda gerekli tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, nizamın sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin açığa vurulmasının önlenmesi veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı merasime, koşullara, sınırlamalara veya yaptırımlara bağlanabilir." kuralı yer almaktadır.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, gazetecilik mesleğiyle ilgili olarak, "Çözüm Tasarıları" adı altında belirlediği öneriler ele alındığında söz konusu raporla ilişkili şu maddeleri içermektedir: 1) Gazetecilik mesleği hak, yükümlülük, özgürlük ve sorumluluk gibi birçok kavramı içinde barındırır. 2) Gazeteciliğin temel ahlaki prensiplerinden biri de haber ile yorum arasındaki belirgin ayrımın çizilmesi ve bunların karıştırılmamasıdır. Haber gerçeklere ve verilere dayalı bilgilendirmedir. Yorum ise yazanın, yayımlayanın ya da medya şirketlerinin düşüncelerini, inançlarını ve kişisel yargılarını içerir. 3) Haber yayımı gerçeklere dayandırılmalı ve doğruluğu ispatlanabilir olmalıdır. Haberin sunumunda ve betimlemelerde tarafsız davranılmalıdır. Haber başlıkları ve özetleri mümkün olduğunca doğruları ve eldeki verileri yansıtmalıdır. 4) Kişi ve kuruluşlarla ilgili olaylar üzerine yapılan yorumlar gerçekleri ve verileri çarpıtmamalı ve gizlememelidir.
Diğer taraftan söz konusu yayında işlenen konuya ilişkin Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin 25 Ağustos 2025 tarihli ''Dezenformasyon Bülteni 185'' sayılı bülteninde bu bilginin doğru olmadığı “Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı'ndan 2,3 Milyar Dolar Gelir ve 1,4 Milyar Doların Kaybolduğu İddiası Sosyal medya mecralarında "Türkiye'nin Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı üzerinden 2 milyar 320 milyon dolar gelir elde ettiği, bu tutarın Turkish Energy Company (TEC) adlı şirkete aktarıldığı ve 1 milyar 416 milyon dolarının kaybolduğu" yönünde dolaşıma sokulan iddialar tamamen asılsız olup, dezenformasyon amaçlı kara propaganda niteliğindedir. BOTAŞ'ın 2014-2018 yılları arasında petrol taşıma faaliyetlerinden elde ettiği hasılat incelendiğinde 1,48 milyar dolar olduğu görülmektedir. İlgili tahkim kararında da Türkiye'nin petrol sevkiyatından 2,32 milyar dolar gelir elde ettiğine dair herhangi bir ifade bulunmamaktadır. İddiaya konu edilen Turkish Energy Company (TEC) de tamamen kamuya ait bir devlet şirketidir. TEC'in tüm faaliyetleri, gelir ve harcamaları mevzuata uygun şekilde kayıt altına alınmakta; Sayıştay tarafından denetlenmekte ve TBMM KİT Komisyonu'nda görüşülmektedir. Dolayısıyla herhangi bir gelir kaybı ya da "buharlaşma" mümkün değildir. Tekrar hatırlamak gerekirse; tahkim davasında Türkiye, uluslararası hukuktan doğan haklarını savunmuş, Irak aleyhine ileri sürdüğü ihlal iddiaları kabul edilmiş ve Irak'ın da Türkiye'ye tazminat ödemesine hükmedilmiştir. Irak lehine verilen tazminat kararına karşı ise Türkiye tarafından başlatılan iptal davası süreci ise halen devam etmektedir. Yargı süreci devam eden uluslararası bir mesele üzerinden kamuoyuna maddi gerçeklerle bağdaşmayan, yanıltıcı ve kasıtlı iddialar servis edilmesi, ülkemizin çıkarlarına zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Kamuoyunun, resmi kurumların açıklamalarına itibar etmesi; asılsız ve siyasi saiklerle dolaşıma sokulan paylaşımları dikkate almaması önemle rica olunur.” şeklindeki açıklamayla kamuoyuna duyurulmuştur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında; sunucu tarafından CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın Türkiye-Irak Ham Petrol Boru Hattı üzerinden 2014-2018 yılları arasında gerçekleştirilen ticarete ilişkin usulsüzlük iddiasının “İşte bu çok önemli. Yani bir şeyler yapıldı bitti. Hadi bir yeni bir devri toplayalım. Yeniden biz vatandaşlar taşın altına elimizi koyalım demek istemiyoruz. Birilerinin yaptıkları cezasız kalmamalı. Bakın artık o kadar şaşırmıyoruz ki rakamlara….Teşekkür ediyoruz. Yine bir belge çıkardı ama peki ne olacak? Bununla ilgili bir sürü belgeler var cümlesinin arasında Yüce Divan’a bir belge daha dedi ya biraz umut oluyor. Hani bu kadar çalıp çırpıp yapıp her şeyi götürüp sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi her şeyin normalleştirilmesine karşıyız. Şaşırmıyoruz değil mi?” şeklinde sarf edilen ifadelerle aktarılarak bu iddiaların doğru kabul edilip konuya ilişkin varsayımsal içerikleri; gerçekliği ispat edilmiş gibi kesin bir dille ve taraflı bir şekilde ele alarak izleyici ile paylaşıldığı, mevcut yayınların kamuoyuna sağlıklı ve doğru bir şekilde aktarılmasındaki en büyük sorumluluğun yayıncı kuruluşta ve yayıncı kuruluşun temsilcisi olan sunucuda olduğu bilindiğinden medyanın dikkatli ve sağduyulu olması beklenip; aktarılacak bilgilerin teyit edildikten sonra izleyici ile buluşturulması gerektiği hususu göz önüne alındığında mezkur yayında çeşitli kurum ve kişiler hakkında iddiaların doğruluğundan emin olmaksızın dile getirildiği, tarafsızlık, doğruluk ve gerçeklik ilkelerine aykırı yayın yapıldığı kanaatine varılmıştır.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde yer alan, "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır; soruşturulması basın meslek ilkeleri çerçevesinde mümkün olan haberler, soruşturulmaksızın veya doğruluğundan emin olunmaksızın yayınlanamaz; haberin verilişinde abartılı ses ve görüntüye, doğal sesin dışında efekt ve müziğe yer verilemez; görüntülerin
arşiv veya canlandırma niteliği ile ajanslardan veya başka bir medya kaynağından alınan haberlerin kaynağının belirtilmesi zorunludur." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri
kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Temmuz 2025 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 820.547,27 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2025 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 195.543,00 (yüzdoksanbeşbinbeşyüzkırküç) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı maddenin 11’inci fıkrası uyarınca 1 ay içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY, Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.


