İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.03.2025 tarih ve 48 sayılı yazısına konu SZC logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 23.03.2025 tarihinde saat 19:59’da yayınladığı “Nokta Atışı” adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Sunuculuğunu İpek Özbey’in yaptığı, Berk Esen’in konuk olarak katıldığı ve ülkemizdeki ve dünyadaki güncel siyasi gelişmelerin konuklar tarafından yorumlandığı “Nokta Atışı” adlı programda konuk tarafından; “İkinci önemli tema; yalnız değilsiniz mesajı ve orada Saraçhane'de düzenli olarak toplanan yüz binlerce kişiye, Türkiye'de bu eylemlere katılan ve her ne kadar RTÜK baskısı nedeniyle polisin şiddet görüntülerini biz bu kanallarda artık izleyemiyorsak da sokakta da görüyoruz sosyal medyada da görüyoruz. Çok ağır polis şiddeti altında, sadece Saraçhane'de değil, Türkiye'nin birçok bölgesinde benim öğrencim olacak yaşta Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, genç arkadaşlarım ağır bir şiddet altındalar ve direniyorlar.” şeklindeki ifadelere yer verilmesi nedeniyle, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan; "Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz. " ilkesinin bir yıl içinde tekraren ihlali nedeniyle; 6112 sayılı Kanun’un 32’nci maddesinin 5’inci fıkrası gereği, “oy çokluğuyla” kuruluşun yayınlarının “ON (10) GÜN SÜREYLE GEÇİCİ OLARAK DURDURULMASINA” karar verilmiştir.
KARŞI OY KULLANMA GEREKÇELERİM
Çağdaş demokrasilerde, basın ve ifade özgürlüğü, yalnızca toplumun hoşuna giden, zararsız veya tarafsız görüşleri değil; iktidarı, kurumları veya kamu gücünü rahatsız eden, şoke eden veya sert eleştirileri de kapsar.
Anayasa m.26 düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü, AİHS m.10 ifade özgürlüğünü, AYM ve AİHM içtihatları ise, bu özgürlüğün siyasal tartışmalarda en geniş biçimde korunması gerektiğini düzenler.
Özellikle muhalefet partilerinin liderlerinin veya akademisyenlerin siyasal olaylara ilişkin değerlendirmelerinin ekrana taşınması, demokratik toplumda halkın haber alma hakkının doğal bir parçasıdır.
Usule Aykırılıklar ve Hukuki Sorunlar;
Karara dayanak olan uzman raporunda; ihlal tarihi olarak 23.03.2025 tarihli “Nokta Atışı” programı gösterilmişken, rapora ayrıca 19.03, 21.03 ve 24.03.2025 tarihli yayınlar da eklenmiştir.
Bu yöntem: Usule aykırıdır. Aynı rapor içine farklı tarihlerden içerikler dâhil edilmesi, mükerrer yaptırımların yolunu açmaktadır.
Tarafsızlık ve nesnellik ilkesini zedelemektedir. Zira bir programın 48 saniyelik bölümü gerekçe gösterilirken, farklı tarihli yayınlardan eklemeler yapılarak ihlal iddiası “güçlendirilmeye” çalışılmıştır.
Danıştay’ın benzer konulardaki kararlarında da, usule uygun rapor ve gerekçeler olmadan ağır yaptırımların hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştır.
İhlal gerekçesi yapılan ifadeler; Siyaset bilimci Berk Esen’in polis müdahalelerine ilişkin gözleme dayalı eleştirileri, hukukçu Uğur Poyraz’ın barışçıl gösterilere yapılan müdahaleyi hukuk dışı bulduğu değerlendirmesi, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in siyasi nitelikli konuşmasıdır.
Bu ifadeler: Belirli bir toplumsal grubu hedef almamaktadır. Şiddete çağrı içermemektedir. Olgusal temele dayanan, eleştirel değer yargılarıdır.
Nitekim AYM’nin Tansel Çölaşan (2015) ve AİHM’in Lingens/Avusturya (1986) kararlarında vurgulandığı üzere, siyasal tartışma özgürlüğü demokrasinin temelidir ve kamu otoriteleri ile siyasetçilerin eleştirilere katlanma yükümlülüğü daha geniştir.
Bir yayın kuruluşuna 10 gün yayın durdurma cezası: Üst Kurul’un uygulayabileceği en ağır yaptırımlardan biridir, ihlalin tekrarı halinde lisans iptaline kadar varabilecek sonuçlar doğurur.
Bu derece ağır bir yaptırım için; çok güçlü ve açık hukuki gerekçeler gerekir. Oysa mevcut rapor ve karar, hem usulden hem esastan sorunludur.
AYM’nin Demirel/Türkiye kararı (2016) ve AİHM’in Cumpănă and Mazăre/Romanya kararı (2004) gibi içtihatlarda, ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamaların “ölçülü ve demokratik toplumda gerekli” olması gerektiği belirtilmiştir. 10 günlük yayın durdurma, bu ölçütlerle bağdaşmamaktadır.
Yargı Kararları ile Çelişki; Benzer nitelikteki RTÜK yaptırımları, geçmişte İdare Mahkemeleri ve Danıştay tarafından iptal edilmiştir:
2022’de Ana Muhalefet Lideri’nin açıklamalarını canlı yayınlayan kanallara verilen cezalar, Ankara 9. İdare Mahkemesi ve Danıştay tarafından iptal edilmiştir. Gerekçe: Bu yayınların ifade ve basın özgürlüğü kapsamında olmasıdır. Dolayısıyla, bugünkü karar da yargısal denetimden geçemeyecek niteliktedir.
Toplumsal Sonuçlar ve Demokratik Riskler; Muhalefet liderlerinin konuşmalarını canlı yayınlayan kanallara yaptırım uygulanması, medya üzerinde otosansür baskısı yaratır. Yorum programlarında akademisyenlerin veya hukukçuların eleştirilerinin cezalandırılması, düşünce çeşitliliğini ve serbest tartışmayı engeller. Bu tür kararlar, RTÜK’ün 6112 sayılı Kanun’daki “haber alma özgürlüğünü ve çoğulculuğu gözetme” yükümlülüğüyle çelişmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Usul ve esas yönünden sakat, Anayasa, AİHS ve içtihatlarla bağdaşmayan, ölçüsüz ve orantısız olan bu kararın alınmasına katılmıyorum.
Bu tür kararlar, halkın haber alma hakkını, basının özgürlük alanını ve demokrasinin çoğulcu yapısını zedelemektedir. RTÜK’ün görevi, toplumsal barışı ve medya çoğulculuğunu güvence altına almak olmalıdır; eleştirel görüşleri cezalandırmak değil.19.09.2025


