İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 26.03.2025 tarih ve 49 sayılı yazısına konu TELE 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 23.03.2025 tarihinde saat 13:00’te yayınlanan "Haber 13" adlı haber bülteni yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; TELE 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 23.03.2025 tarihinde saat 13:00’te yayınlanan, sunuculuğunu Sinem Gündem’in yaptığı, siyaset bilimci Doç. Dr. Can Kakışım'ın konuk olarak katıldığı, tamamının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrası meydana gelen olaylarla ilgili haber ve yorumlara ayrıldığı "Haber 13" adlı programda geçen diyaloglarda; "Vatandaş demokrasiye sahip mi çıkıyor? Ve bu kararlılıkla devam edebilir mi sizce? Burada CHP 'ye zannedersem çok iş düşüyor yine? ...Bir de şunu çok önemsiyorum. Şimdi evet gaz yersiniz, su yersiniz, oradan dağılırsınız. O alanı o an için boşaltırsınız ama sonrasında yine gelmek önemlidir. Yani bu eylemlerin devamlılık kazanması önemlidir ve bunun hani sorunuza da cevap olsun bu şekilde bir sivil itaatsizlikle veya toplumun artık böylesi yöntemlerle idare edilemeyeceğini göstererek bir hükûmet değişimini sağlayan dünyada da çokça örnekler vardır. En yakını bakın şu Arap ülkelerindeki Arap Baharı eylemleridir. Yani orada dahi yani Arap ülkelerinin Türkiye ile Orta Doğu ülkelerinin siyasi kültürü, gelişmişlik seviyesi vesaire, toplum bilinci Türkiye ile karşılaştırılamaz bile. Orada bile iyi bir sonuç alınmışken burada bundan daha iyi bir sonucun alınacağını söylemek gerçekten de kahinlik değil. Yani ben inanıyorum her şey çok güzel olacak" şeklinde ifadelere yer verilmesi nedeniyle, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan; "Irk dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz." hükmünün ihlal edildiği gerekçesiyle, “oy çokluğuyla” alınan karara karşı oy kullandım.
KARŞI OY KULLANMA GEREKÇELERİM
Üst Kurul çoğunluğu, TELE 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 23–24 Mart 2025 tarihlerindeki yayınlarında kullanılan bazı ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 8/1-b bendinde düzenlenen “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez” hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle %5 idari para cezası ve beş kez program durdurma yaptırımı uygulanmasına karar vermiştir.
“TELE 1” logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşa verilen, yüzde idari para cezası ve 5 kez program durdurma cezasının, ilgili maddenin en üst yaptırımını içeren ceza olması bir yana, söz konusu madde hükmünden bir yıl içinde tekrar ceza alması durumunda tüm yayınlarının 10 güne kadar durdurulması, ikinci tekrarında ise yayın lisanının iptal edilmesi gibi, kuruluş açısından hayati önem taşıyan bir durum söz konusudur. Bir yayın kuruluşunun yayın lisansının iptal edilmesine yol açacak uzman raporunun, usul ve esas yönünden hukuka uygun ve son derece sağlam belgelerle sunulması, hazırlanan raporu esas alan Kurul Kararının da yine sağlam hukuki gerekçelere dayanması zorunludur.
Ancak bu karara katılmam mümkün değildir. İncelenen yayınlarda: Şiddet çağrısı ya da nefret söylemi yoktur; eleştiriler siyasal nitelikli yorumlardır. Uzman raporu usule aykırı hazırlanmış, künye 23.03.2025 tarihli tek yayına işaret etmesine rağmen farklı günlerdeki yayınlar da eklenmiştir. Uygulanan yaptırım ölçüsüzdür, ifade özgürlüğünün özünü zedelemektedir.
Usule İlişkin Hatalar;
- Künye–içerik uyumsuzluğu: İhlal tarihi olarak yalnızca 23.03.2025 tarihli “Haber 13” programı gösterilmişken, aynı rapora “Haber 14”, “4 Soru 4 Yanıt” ve 24.03.2025 tarihli Saraçhane canlı yayını da eklenmiştir. Bu durum, Üst Kurul teamüllerine ve hukuki belirlilik ilkesine aykırıdır.
- Bağlamdan koparma: Konukların sözleri başlangıç bölümleri çıkarılarak deşifre edilmiştir. Oysa Doç. Dr. Can Kakışım’ın ilk ifadelerinde “sokak eylemlerinin Anayasal hak olduğu, şiddete başvurulmaması gerektiği” açıkça vurgulanmıştır. Bu bölüm rapora dahil edilmemiştir.
- Mükerrer ceza riski: Farklı tarihli yayınların tek raporda toplanması, ileride aynı yayın içeriklerinin başka kararlarla yeniden cezalandırılmasına yol açabilir. Bu, hukuki güvenliği zedeler.
İfade Özgürlüğü Çerçevesi
a) Anayasa ve AYM İçtihatları
Anayasa md. 26, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini güvence altına alır.
AYM, özellikle siyasetçilere ve kamu gücünü kullananlara yönelik sert eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu defalarca vurgulamıştır (B.No:2013/2602; B.No:2016/13010).
b) AİHS ve AİHM İçtihatları
AİHS md.10 yalnızca toplumca hoş karşılanan değil, “rahatsız edici, şoke edici” ifadeleri de korur (Handyside/Birleşik Krallık).
AİHM, siyasal eleştiri alanında daha geniş hoşgörü zorunluluğunu defalarca belirtmiştir (Castells/İspanya, Incal/Türkiye, Otegi Mondragon/İspanya).
c) Danıştay Kararları
Danıştay 13. Dairesi’nin 2021/229 K. sayılı kararı, “nefret, ayrımcılık ve şiddet çağrısı içermeyen sert siyasi eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu” açıkça ortaya koymuştur.
Benzer şekilde, İdare Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri, Ana Muhalefet Lideri’nin konuşmalarını yayınladığı için medya kuruluşlarına verilen RTÜK yaptırımlarını iptal etmiştir.
Yayın İçeriklerinin Değerlendirilmesi
- “Haber 13” (23.03.2025):
Konuk, “sivil itaatsizlik” kavramını siyaset bilimi bağlamında değerlendirmiş, şiddetten kaçınma çağrısı yapmıştır. Bu ifade, şiddet teşviki değil, demokratik hak arama yollarının akademik analizi niteliğindedir. - “Haber 14” (23.03.2025):
Öğrenci konuşması yorumsuz şekilde haberleştirilmiştir. Medyanın kamusal görevi, toplumsal talepleri aktarmaktır. Haber verme hakkı cezalandırılamaz. - “4 Soru 4 Yanıt” (23.03.2025):
Merdan Yanardağ’ın polis müdahalesine ilişkin sözleri, olgusal temele sahiptir. Daha önce de kamuoyuna yansımış olaylara dayanmaktadır. Bu tür eleştiriler, demokratik toplumda basının asli görevidir. - Saraçhane Canlı Yayını (24.03.2025):
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın konuşmasının yayınlanması, demokratik ülkelerde basının temel görevidir. Siyasi liderin ifadeleri nedeniyle yayıncı kuruluşun cezalandırılması, ifade özgürlüğüne ağır müdahaledir. Danıştay ve İdare Mahkemeleri benzer durumlarda RTÜK kararlarını iptal etmiştir.
Ölçülülük ve Orantılılık
Uygulanan yaptırım (%5 idari para cezası + 5 kez program durdurma), ifade özgürlüğüne ağır ve ölçüsüz müdahale niteliğindedir.
Daha hafif yaptırımlar mevcutken, üst sınır seçilmiştir. Bu yaklaşım, AİHM’in Cumpănă ve Mazăre/Romanya kararında vurguladığı “son çare” ilkesine aykırıdır.
Ayrıca, bir programın beş kez durdurulması, izleyici hakkını ve medya çoğulculuğunu doğrudan ihlal eder.
Demokratik toplumlarda basının en temel işlevi, halkı ilgilendiren tüm konularda sorumlulukları ve görevleri ile uyumlu olarak bilgi ve fikirleri yaymak, kamuoyu adına denetim yapmak ve değerlendirmelerde bulunarak kamuoyu oluşturmaktır. Bu kapsamda; medyanın “kurumların işleyişindeki aksaklıkları ortaya çıkartmak yoluyla düzeltilmesine olanak sağlamak” doğrultusunda hareket etmesi, gazeteciliğin evrensel ilkeleri arasındadır. Bu temel ve evrensel ilke medyaya, halk adına denetim görevini yüklemektedir. Söz konusu yaptırım kararıyla, bir yandan medyanın asli görevini yapmasına müdahale edilmiş, bir yandan da halkın, var olan sorunlara dair bilgi edinme, fikir geliştirme ve kanaat sahibi olma hakkına kısıtlama getirilmiştir. Siyasi tartışma özgürlüğünün, demokrasinin temel unsurlarından olduğuna kuşku yoktur. Muhalefet partilerinin lider ve yöneticilerinin de siyasi tartışma özgürlüğü kapsamında, ülkeyi yönetenler ile kurum ve kuruluşların işlemlerini eleştirme hakkı bulunduğu da açıktır. Muhalefet liderlerinin meydanlarda yaptığı konuşma nedeniyle medya hizmet sağlayıcı kuruluşların cezalandırılması, özgürlüğü değil otosansürü besleyecek, televizyon ekranlarında farklı görüş ve düşüncelerin ifadesini zorlaştıracaktır. Böylesi bir durum, muhalefet partisi liderlerinin konuşmalarının canlı yayınlanmasını güçleştirecek, medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara “canlı yayın yapmama” baskısı oluşturacaktır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
- İncelenen yayınlarda 6112 sayılı Kanun’un 8/1-b maddesinin ihlali sabit değildir.
- Uzman raporu usul ve içerik yönünden sakattır.
- Verilen yaptırım, orantısız, ölçüsüz ve demokratik toplum gereklerine aykırıdır.
Bu nedenle, TELE 1’e verilen yaptırım kararına katılmıyor, hukuka, Anayasa’ya ve uluslararası yükümlülüklere aykırı olduğu kanaatimi belirtir, karşı oyumu sunarım.19.09.2025


