İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 25.03.2025 tarih ve 47 sayılı yazısına konu h halk logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 21.03.2025 tarihinde saat 20:00’de yayınlanan "Gündem Özel" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Moderatörlüğünü Seda Selek'in yaptığı, siyasetçi Yavuz Değirmenci, Sosyolog Semih Turan, Gazeteci Necdet Saraç, Siyaset Bilimci Berk Esen, CHP İzmir Milletvekili Salih Uzun ve ekonomist Emre Şirin'in yorumlarıyla katıldığı, tamamının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk ve terör suçlamalarından gözaltında bulunması ile ilgili haber ve yorumlara ayrıldığı "Gündem Özel" adlı programda geçen diyaloglarda; "Bu ülkenin geleceği adına fikirlerimi söylüyorum. Ama nedense herkes birbirini uyarıyor. Bu korku imparatorluğu bugün yıkılıyor. Toplumun üzerindeki o ölü toprağı yıkılıyor. Normalde tabi kimse sokağa çıkmak istemez, biz değişimleri sandıkta yapan, sandık geleneği olan bir ülkeyiz. Ama siz sandık geleneğini ortadan kaldırıyorsunuz. Sıkıntı burda. Siz sandığı ortadan kaldırıyorsunuz, insanların sandık yoluyla değişim umudunu yok ediyorsunuz. E umudunu yok ettiğin insan sandığı da elinden aldığın zaman anayasanın 34. maddesinde ne diyor. Herkes izinsiz bir şekilde yürüyüş ve protesto yapma hakkına sahiptir. Bunu bizim Anayasamız diyor. Sen kimsin ya insanları tehdit ediyorsun? Ben bunu anlamıyorum. Adalet Bakanı benzer açıklamalar yapıyor. Kardeşim sen hukuk fakültesinden eğitim almadın mı ya? Sen eğitim almadın mı hani nerden kasaptan mı aldın diplomanı? Onun da diploma tartışmasını yapalım…” şeklinde ifadelere yer verilmesi ve,
24 Mart 2025 tarihinde 20:00'de Saraçhane'ye canlı bağlanılarak, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarına yer verilmesi nedeniyle,
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan; "Irk dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz." hükmünün ihlal edildiği gerekçesiyle, “oy çokluğuyla” alınan karara karşı oy kullandım.
KARŞI OY KULLANMA GEREKÇELERİM
Üst Kurul çoğunluğu, 21.03.2025 tarihli “Gündem Özel” programı ile 24.03.2025 tarihinde yayınlanan “Rota” programındaki içerikleri, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirerek, Halk TV’ye üst sınırdan %5 idari para cezası ve 5 kez program durdurma yaptırımı uygulanmasına karar vermiştir.
Bu kararın gerekçesi olarak, “toplumu kin ve düşmanlığa tahrik etme” yasağının ihlal edildiği belirtilmiştir. Ancak yapılan inceleme, hem usul yönünden hem de esas bakımından bu kararın hukuka aykırı olduğunu, ifade özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahale teşkil ettiğini ortaya koymaktadır.
Usul Hataları, Künye ve Tarih Tutarsızlığı; Uzman raporu ve Kurul Kararı, 21.03.2025 tarihli “Gündem Özel” programına dayandırılmış olmasına rağmen, 24.03.2025 tarihli “Rota” programı içerikleri de rapora eklenmiş, ihlal gerekçesi genişletilmiştir. Bu durum, rapor yazım usullerine aykırıdır. RTÜK’ün teamülleri gereği, tek bir program için tek bir ihlal raporu düzenlenmesi gerekir. Farklı tarihli yayınların bir araya getirilmesi, mükerrer ceza riskini doğurmakta, hukuki güvenliği zedelemektedir.
Usul, Esastan Üstündür İlkesi; İfade özgürlüğüne müdahale eden yaptırımların kusursuz bir usule dayanması gerekir. Usul hataları barındıran bir rapora dayalı yaptırım, demokratik toplum gereklerine uygun değildir. Bu nedenle karar hukuka aykırıdır.
Esas Yönünden Değerlendirme; İfade Özgürlüğünün Sınırları Anayasa’nın 26. maddesi, AİHS’in 10. maddesi ve AYM içtihatlarına göre, ifade özgürlüğü yalnızca hoşa giden, zararsız sözleri değil; rahatsız eden, eleştiren, sert nitelikteki sözleri de kapsar (Lingens/Avusturya, Jersild/Danimarka, Erdoğdu ve İnce/Türkiye).
Siyasetçi Yavuz Değirmenci’nin açıklamaları, hükümete yönelik eleştiri niteliğindedir. Konuşmalarında “sandık geleneği”ni savunmakta, seçimlerin ortadan kaldırılmaması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu tür eleştiriler, AİHM’in de belirttiği üzere, siyasal tartışma özgürlüğünün merkezinde yer alır. Dolayısıyla, sözlerin bağlamı içinde “kin ve düşmanlığa tahrik” unsuru bulunmamaktadır.
Habercilik Faaliyeti; Programda yer alan Kızılay’daki protestoların görüntülenmesi ve muhabir anlatımları, tarafsız haber aktarma sınırları içindedir. Polis müdahalesi de, göstericilerin karşılıkları da ekrana getirilmiştir. Muhabirin heyecanlı anlatımı, olayların sıcaklığı ve canlı yayın doğası gereğidir.
AYM’nin Yaman Akdeniz ve Diğerleri (2014) kararında belirttiği gibi, basın kamu adına gözetleyici rolünü yerine getirirken geniş bir koruma alanına sahiptir. Haberlerin bu şekilde sunulması, basın özgürlüğü kapsamında korunmalıdır.
Bir ülkenin ana muhalefet partisi liderinin konuşmasının canlı olarak ekrana getirilmesi, demokratik toplumlarda basının en temel görevidir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuşmasının aktarılması, halkın haber alma hakkının parçasıdır. Bu tür yayınların yaptırıma konu edilmesi, muhalefet liderlerinin sesinin medyada yer bulmasını engeller; çoğulculuk ve demokratik dengeyi bozar.
Danıştay ve İdare Mahkemeleri, benzer olaylarda muhalefet liderlerinin açıklamalarını yayınlayan kanallara verilen cezaları iptal etmiştir (örneğin, Ankara 9. İdare Mahkemesi, E:2022/1786, K:2023/894).
Ölçülülük ve Orantısızlık; Üst sınırdan verilen yaptırım (%5 idari para cezası + 5 kez program durdurma), ölçülülük ilkesine aykırıdır. Aynı maddenin tekrarında lisans iptali riski bulunduğundan, bu tür kararların çok ağır sonuçları vardır. Oysa ihlal olduğu iddia edilen ifadeler, siyasal tartışma özgürlüğü kapsamındadır ve kamu yararı taşımaktadır.
AİHM’in Castells/İspanya kararında da vurgulandığı üzere, hükümetler kamu gücünü kullandıkları için, en ağır eleştirileri bile tolere etmek zorundadır.
Demokratik Toplum ve Çoğulculuk Açısından; RTÜK’ün asli görevi, 6112 sayılı Kanun’un 37. maddesinde belirtildiği gibi, ifade özgürlüğü, çoğulculuk ve haber alma hakkını güvence altına almaktır.
Bu karar ise: çok sesliliği zayıflatmakta, muhalefet görüşlerinin ekranlara çıkmasını engellemekte, medyada oto-sansür eğilimini beslemektedir.
Sonuçta bu tür yaptırımlar, demokratik toplumun temellerini zayıflatır; basını kamu yararına değil, siyasi iktidara yakın yayın yapmaya zorlar.
Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere: Uzman raporunda ciddi usul hataları vardır, ifade özgürlüğüne yapılan müdahale ölçüsüzdür, karar hem Anayasa’ya hem AİHS’e hem de Danıştay ve AYM içtihatlarına aykırıdır.
Bu nedenle, Halk TV’ye üst sınırdan yaptırım uygulanmasına ilişkin 27.03.2025 tarihli ve 13 No’lu RTÜK kararı hukuka aykırıdır.
Muhalefet şerhim, Anayasa’nın 26. ve 34. maddeleri, AİHS’in 10. maddesi ve ilgili yargı içtihatları uyarınca, ifade ve basın özgürlüğünün korunması adına düşülmüştür.
Bu yaptırım kararına katılmıyor ve karşı oy kullanıyorum.


