Üst Kurul çoğunluğu tarafından alınan bu kararla, Halk TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş hakkında, 6112 sayılı Kanun’un 8/1-ç bendinin ihlali gerekçesiyle üst sınırdan idari para cezası uygulanmıştır.
Ben, bu kararın Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Anayasa Mahkemesi ve Danıştay içtihatlarına aykırı olduğunu, ifade özgürlüğünü ölçüsüz biçimde sınırlandırdığını ve demokratik toplumun temel ilkeleriyle bağdaşmadığını düşünüyorum. Bu nedenle çoğunluk kararına katılmıyor, karşı oy gerekçelerimi aşağıda sunuyorum.
İfade Özgürlüğünün Demokratik Toplumdaki Yeri
Anayasa’nın 26. maddesi düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünü, 28. maddesi ise basın özgürlüğünü güvence altına alır. Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca da, AİHS’in 10. maddesi doğrudan uygulanır.
AİHM, Lingens/Avusturya, Castells/İspanya ve Şener/Türkiye kararlarında ifade özgürlüğünü “demokratik toplumun temel taşlarından biri” olarak tanımlamıştır. Bu özgürlük, yalnızca hoşa giden değil; rahatsız edici, şoke edici ve sarsıcı ifadeleri de korur.
Dolayısıyla, muhalefet milletvekili ve grup başkanvekili sıfatıyla Ali Mahir Başarır’ın yaptığı açıklamaların ekrana taşınması, demokratik tartışmanın ve halkın haber alma hakkının doğal bir parçasıdır.
Kamu Gücü Kullanan Siyasetçilere Yönelik Eleştiri
Ulusal ve uluslararası içtihatlarda kabul edildiği üzere, kamu gücü kullanan siyasetçilerin, sıradan bireylere kıyasla daha geniş eleştiri sınırlarına katlanmaları gerekir (AYM, Bekir Coşkun; AYM, Tansel Çölaşan; Danıştay 13. D., E:2023/1218, K:2025/1965; AİHM, Lingens/Avusturya).
Somut olayda, Cumhurbaşkanı ve Bakanlara yönelik ifadeler, kişisel hayatlarına değil; siyasi tutumlarına ve uygulamalarına yöneliktir. Bu yönüyle eleştiriler serttir fakat politik söylem sınırları içinde kalmaktadır.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin içtihatlarında da, koşullu ifadeler ve siyasi bağlamda kullanılan sözlerin doğrudan hakaret sayılamayacağı belirtilmiştir.
Canlı Yayınlarda Yayıncı Sorumluluğu
Programda kullanılan ifadeler, bir siyasetçinin adliye önündeki canlı basın açıklamasından doğrudan aktarılmıştır. Yayıncı kuruluşun bu anlık gelişmeyi “önceden denetlemesi” mümkün değildir.
AİHM’nin Jersild/Danimarka kararında da vurgulandığı gibi, basın yalnızca iletilen fikirlerin içeriğinden değil, kamusal tartışmalara katkı sunma görevinden dolayı da korunur. Canlı yayınlarda spontane açıklamalar nedeniyle yayıncıyı cezalandırmak, ağır bir caydırıcı etki (chilling effect) yaratır.
Ölçülülük ve Orantılılık
Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca, temel haklara müdahale “ölçülü” olmalı ve “demokratik toplumda gerekli” görülmelidir.
Somut olayda:
- Kamu düzenine somut bir tehdit bulunmamaktadır.
- İfadeler barışçıl bir siyasi çağrı niteliğindedir.
- %3 oranında üst sınırdan idari para cezası, ağır ve orantısız bir yaptırımdır.
Danıştay da benzer olaylarda, muhalefet lideri ve grup başkanvekillerinin açıklamalarını aktaran kanallara verilen cezaları iptal etmiştir (Ankara 9. İdare Mahkemesi, E:2022/1786; Danıştay 13. D., K:2025/340).
Ulusal ve Uluslararası İçtihatlar
- AYM: “Siyasi tartışma özgürlüğü demokratik sistemlerin temel unsurudur” (Tansel Çölaşan, §64-65).
- AİHM: “Hükümetler en ağır eleştirilere dahi hoşgörü göstermek zorundadır” (Castells/İspanya, §46; Lingens/Avusturya, §42).
- Danıştay: Cumhurbaşkanına yönelik “diktatör” ifadesini dahi hakaret değil, siyasi eleştiri saymıştır (13. Daire, E:2023/1218, K:2025/1965).
Bu içtihatlar ışığında, Başarır’ın ifadelerinin yayınlanmasının yaptırımla cezalandırılması, hem iç hukuka hem de uluslararası hukuka aykırıdır.
Üst Kurul’un çoğunluk kararı: İfade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkına ağır müdahale niteliğindedir. Ölçülülük ve demokratik toplum ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Yayıncı kuruluşlar üzerinde otosansür ve caydırıcı etki yaratma riski taşımaktadır.
Bu gerekçelerle, Halk TV’ye yönelik idari para cezası kararına katılmıyor, karşı oyumu sunuyorum.10.09.2025