Toplantı No:
Toplantı Tarihi:
Karar No:
Şerh Konusu: Üst Kurulun 26.06.2025 tarih, 2025/25 sayılı toplantısında alınan 10 No.lu karara karşı oy yazısı.
Üst Kurul’un çoğunluk oylarıyla alınan kararda, “Öncesi Sonrası Gece” ve “Sözün Aslı” adlı programlarda dile getirilen bazı ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 8/1-ç bendi kapsamında “eleştiri sınırlarını aşan, küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde” kabul edilerek, medya hizmet sağlayıcı kuruluşa üst sınırdan idari para cezası uygulanmasına hükmedilmiştir.
Demokratik toplumlarda ifade ve basın özgürlüğünün taşıdığı yaşamsal önem gözetildiğinde, bu kararın hukuka uygun ve ölçülü olmadığı, Anayasa, AİHS ve içtihatlarla çeliştiği kanaatindeyim. Bu nedenle karara katılmıyor, aşağıda gerekçelerimi arz ediyorum.
Usule İlişkin Eksiklikler
Uzman raporunun künye kısmında yalnızca 20.06.2025 tarihli “Öncesi Sonrası Gece” programı ihlale konu gösterilmiştir. Ancak raporun içeriğinde 22.06.2025 tarihli “Sözün Aslı” programından da alıntılar yapılarak tek bir ihlal dosyası oluşturulmuştur.
Bu yöntem, RTÜK teamülleri ve usul kurallarına aykırıdır. Çünkü:
• Aynı tarihli programa yalnızca bir kez yaptırım uygulanabilir.
• Farklı tarihlerdeki programların tek rapora eklenmesi, mükerrer cezalandırmaya zemin oluşturur.
• Yargı süreçlerinde karışıklık ve iptal riskini artırır.
“Usul, esastan üstündür” ilkesi uyarınca, usule aykırı şekilde düzenlenmiş rapora dayanılarak ağır yaptırım tesis edilmesi hukuken sakattır.
İfade Özgürlüğü ve Bağlam
İhlal gerekçesi yapılan ifadeler, esasen program konuğu emekli asker ve siyasetçi Türker Ertürk’ün, Büyük Ortadoğu Projesi, İsrail politikaları, Türkiye’nin dış politika tercihleri üzerine eleştirel değerlendirmelerinden ibarettir.
AİHM’in Lingens/Avusturya kararında vurguladığı üzere, siyasetçilere yönelik eleştiriler, “incitici, abartılı, hatta rahatsız edici” olsa dahi ifade özgürlüğü kapsamındadır. Benzer şekilde, AYM de Tansel Çölaşan (2015) kararında, siyasi tartışma özgürlüğünün tüm demokratik sistemlerin temel ilkesi olduğunu açıkça belirtmiştir.
Bu bağlamda, Ertürk’ün sözleri; bir gazeteci ya da akademisyen tarafından dile getirilen eleştirel değer yargısı niteliğindedir. Hakaret veya iftira unsuru bulunmamaktadır.
Anayasa ve AİHM Çerçevesi
• Anayasa m. 25, 26, 28: Düşünceyi açıklama, basın özgürlüğü ve sansür yasağı.
• Anayasa m. 90: AİHS hükümleri iç hukukun üstündedir.
AYM’nin Zübeyde Füsun Üstel ve Diğerleri (2019) kararında, kamu otoritelerine yöneltilen eleştirilerde hoşgörü sınırının daha geniş olduğu, sert, rahatsız edici veya tek taraflı olsa dahi bu tür görüşlerin cezalandırılmasının demokratik toplumla bağdaşmadığı vurgulanmıştır.
Danıştay İçtihatları
Danıştay, geçmişte RTÜK kararlarını iptal eden birçok kararında, Cumhurbaşkanı ve bakanlara yönelik ağır eleştirilerin dahi basın özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmetmiştir.
Örneğin:
• Danıştay 13. Daire, 27.09.2023, E:2023/2034, K:2023/3773: Erdoğan ve Bahçeli’ye yönelik sert ifadelerin, basın özgürlüğü sınırları içinde olduğu kabul edilmiştir.
• Danıştay 13. Daire, 23.03.2023, E:2023/520, K:2023/1378: KRT TV’ye yönelik yaptırım iptal edilmiştir.
Bu içtihatlar, mevcut kararın yargı denetiminde iptal edilme ihtimalini kuvvetle göstermektedir.
Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarında, ifade özgürlüğüne müdahalelerde ölçülülük ve son çare ilkeleri aranır.
Oysa burada: Eleştirel ifadeler bağlamından koparılarak seçilmiştir. Yayıncı kuruluşa üst sınırdan ceza verilmiştir. Müdahale, “zorunlu toplumsal ihtiyaç” koşulunu karşılamamaktadır.
Bu nedenle karar, orantısız ve keyfi bir müdahale niteliğindedir.
Demokratik Toplum ve Çoğulculuk
6112 sayılı Kanun’un 37. maddesi, RTÜK’e düşünce çeşitliliğini koruma yükümlülüğü yüklemektedir. Ancak bu tür cezalandırıcı kararlar, farklı sesleri susturmakta, otosansürü teşvik etmekte ve medyada çoğulculuğu zayıflatmaktadır.
Medya, kamusal denetim işlevi gereği, hükümet politikalarını sorgulama ve eleştirme hakkına sahiptir. Bu hakkın cezalandırılması, halkın haber alma hakkına müdahale anlamına gelmektedir.
Yukarıda belirtilen nedenlerle; Usul eksiklikleri (raporun iki farklı programı aynı dosyada değerlendirmesi), ifade özgürlüğünün geniş yorumu gereği (AYM ve AİHM içtihatları), Danıştay’ın emsal kararları, ölçülülük ve demokratik toplum gerekleri, dikkate alındığında, SZC logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşa üst sınırdan idari para cezası uygulanması hukuken isabetli değildir.
Bu nedenle çoğunluğun kararına katılmıyor, karşı oy kullanıyorum. 10.09.2025


