I. Giriş
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, anayasal konumu gereği, ifade özgürlüğünü daraltan değil; çoğulculuğu, serbest tartışmayı ve toplumun haber alma hakkını koruyan bir kurum olmalıdır.
14.02.2025 tarihinde yayınlanan “Para Politika” programında, TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve gazeteci Erdal Sağlam’ın eleştirel nitelikteki değerlendirmeleri nedeniyle “tarafsızlık ve doğruluk ilkesinin ihlali” gerekçesiyle üst sınırdan yaptırım uygulanması, hukuken sorunludur.
Hem bağlamdan koparılmış cümleler üzerinden ihlal tespiti yapılmış, hem de yorum programında ifade edilen eleştirel değer yargıları “haber” gibi değerlendirilerek ölçüsüz bir ceza verilmiştir. Bu gerekçelerle karara katılmıyorum.
II. Bağlamın Gözardı Edilmesi
Uzman raporunda yalnızca iki cümle seçilerek “somut verilerden yoksun, kamuoyunu yanıltıcı” yorumlar olduğu iddia edilmiştir. Oysa programda TÜSİAD’ın “Perspektif 2025 – Dönüşüm ve Gelecek için Yol Haritası” başlıklı raporu incelenmiş, tablolar ekrana yansıtılmış ve somut veriler tartışılmıştır.
Gazeteci Sağlam’ın “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte ekonomi ve hukukta bozulmalar hızlandı” ifadesi, raporda yer alan veriler üzerinden yapılan kıyaslamanın bir parçasıdır. Yani olgusal temele dayalıdır. Aynı şekilde Orhan Turan’ın “Elazığ’ın köyündeki çocukların fırsat eşitliğinden yararlanıp yararlanamayacağı tartışmalıdır” ifadesi kesin bir hüküm değil, eğitim politikaları bağlamında bir eleştiridir.
Anayasa Mahkemesi’nin (B. No: 2014/6128, Tansel Çölaşan, §51) kararında vurgulandığı üzere, ifadeler bağlamından koparılmadan değerlendirilmelidir. Bu ilke göz ardı edilmiştir.
III. İfade Özgürlüğü ve Yorum Programları
Program bir yorum programıdır. RTÜK’ün kendi program türleri kod kitabında, “güncel program – yorum” kategorisine girmektedir. Buna rağmen, “haber” gibi değerlendirilip “ispat yükümlülüğü” aranmıştır.
Danıştay 13. Dairesi’nin 15.06.2021 tarihli E:2021/2226, K:2021/2262 sayılı kararı açıkça göstermektedir ki, kamusal tartışmalarda doğrulanmadığı gerekçesiyle canlı yayında yapılan yorumlar sınırlanamaz; aksi halde ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki oluşur.
Ankara BİM 10. Daire’nin 30.11.2023 tarihli kararı da, RTÜK’ün yorum programlarına “haber” muamelesi yapmasının hukuka aykırı olduğunu ortaya koymuştur.
IV. Ölçülülük ve Demokratik Toplum Gerekleri
Anayasa Mahkemesi birçok kararında (Bekir Coşkun, Mehmet Ali Aydın, Tansel Çölaşan) ifade özgürlüğüne müdahalenin ancak “toplumsal ihtiyaca cevap veren, ölçülü ve son çare” olması halinde demokratik toplum gereklerine uygun sayılabileceğini belirtmiştir.
Burada:
- Toplumsal ihtiyaç yoktur: İfade edilen görüşler kamuoyunun tartıştığı ekonomi ve eğitim konularıdır.
- Ölçülülük yoktur: Üst sınırdan (%3) ceza verilmiştir.
- Son çare ilkesi ihlal edilmiştir: Eleştirel görüşlere tahammül yerine cezalandırma yoluna gidilmiştir.
V. AİHM İçtihatları
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yerleşik kararları ifade özgürlüğünün özellikle siyasetçiler ve hükümet politikaları söz konusu olduğunda geniş yorumlanması gerektiğini belirtir:
- Handyside/Birleşik Krallık (5493/72, 07.12.1976): İfade özgürlüğü yalnızca toplumca kabul gören düşünceleri değil, “rahatsız edici, şoke edici” fikirleri de kapsar.
- Castells/İspanya (11798/85, 23.04.1992): Hükümete yönelik eleştirilerin sınırları daha geniştir.
- Otegi Mondragon/İspanya (2034/07, 15.03.2011): Devlet başkanı dahil kamu gücü kullanan kişiler, daha yoğun eleştirilere katlanmak zorundadır.
Bu içtihatlar uyarınca, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ve eğitimde fırsat eşitliğine yönelik eleştirilerin sınırlandırılması demokratik toplum gerekleriyle bağdaşmaz.
VI. Anayasa ve Basın Hürriyeti
- Anayasa md. 25–26: Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü.
- Anayasa md. 28: Basın hürdür, sansür edilemez.
- Basın Kanunu md. 3: Basın özgürlüğü; eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakkını içerir.
- Anayasa md. 90: AİHS iç hukukun üstündedir.
Bu çerçevede, yapılan yorumların cezalandırılması Anayasa’ya aykırıdır.
VII. Çok Sesliliğin Bastırılması
SZC kuruluşuna 2024–2025 döneminde verilen çok sayıda yaptırım, objektif gerekçelerden ziyade muhalif yayıncılığın cezalandırıldığı algısını doğurmaktadır. Bu durum Üst Kurulun tarafsızlığına gölge düşürmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin Özgür Boğatekin (2020/23730) kararında ifade ettiği gibi, olgusal temeli bulunan söylentilerin dahi haberleştirilmesi cezalandırılamaz. Burada olgusal temeli açıkça bulunan TÜSİAD raporu tartışılmaktadır.
VIII. Sonuç
- Program bir yorum programıdır; haber gibi değerlendirilip “ispat yükümlülüğü” aranması hukuka aykırıdır.
- İfadeler bağlamından koparılmış, bütünlük göz ardı edilmiştir.
- Anayasa, AİHM ve Danıştay içtihatlarına aykırı biçimde üst sınırdan ceza verilmiştir.
- Bu karar, ifade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkını daraltmakta, çoğulculuğu boğmaktadır.
Bu nedenlerle karara katılmıyor, basın ve ifade özgürlüğü, demokratik toplum ve hukuk devleti ilkeleri gereği karşı oy kullanıyorum. 27.08.2025


