Üst Kurul’un kararı, TELE1 isimli yayıncı kuruluşta yayınlanan bir program sırasında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in, partilerinin Cumhurbaşkanı adayı olarak belirledikleri, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının üzerinden 100 gün geçmesine karşı tepki göstermek üzere İBB Binasının bulunduğu Saraçhane’de 01.07.2025 tarihinde gerçekleştirdiği mitingi canlı olarak yayınlanmasını, yayın sırasında Özgür Özel tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında ‘darbeci’ ve ‘cuntacı’ olarak yaptığı eleştiriler ve mitinge katılan topluluğun bu ifadelere benzer attığı sloganların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik küçük düşürücü, hakaret içerikli olduğu gerekçesiyle TELE1’e ceza vermesini öngörmektedir.
Öncelikle TELE1’in yayın konusundaki sorumluluğunu değerlendirmek gereklidir. Program sırasında ifade edilen sözler, yayıncı tarafından yayınlanan ve editöryel sorumluluğu kapsamında olan bir programda sarf edilmemiş olup, anamuhalefet partisi genel başkanının düzenlediği bir mitingi yayıncı canlı yayınlarken miting sırasında sarf edilen ifadelere ilişkindir. TELE1’in sorumluluğu belirlenirken burada belirlenmesi gereken konu, TELE1’in bu Saraçhane Mitingi’ni yayınlamak konusunda bir kusuru olup olmadığı yönündedir. Başka bir deyişle TELE1’in bu ifadeleri yayınladığı için değil TELE1’in ifadelerin sarf edildiği mitingi yayınlamasındaki sorumluluğu değerlendirilmelidir.
Türkiye’nin en son seçimlerde en yüksek oy alan partisinin genel başkanı tarafından düzenlenen, partinin mensubu olan ve Cumhurbaşkanı adayı olarak namzet gösterilen Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına karşı gerçekleştirilen bir miting söz konusudur. Hiç şüphesiz bu mitingin yayınlanmasında kamuoyunun büyük ilgisi ve büyük yararı söz konusudur. Milyonlarca seçmen, Saraçhane’de gerçekleşen bu mitingi takip etmek istemiş, CHP Genel Başkanı’nın vereceği mesajları dinlemek istemiştir. Bu nedenle toplumun haber almak hakkı bakımından yayına konu mitingin habere değer olduğu ve kamunun ilgisini çektiği konusunda herhangi bir tartışma yoktur. Öte yandan yayıncı kuruluşun bir basın kuruluşu olarak görevi gereğince bu mitingi yayınlamak yönünde bir yükümlülüğü de bulunmaktadır. Öyle ki yalnızca yayıncı kuruluş değil, karara konu miting dünyanın en büyük haber kuruluşları olan Reuters ve AFP tarafından da canlı olarak naklen yayınlanmıştır. Böyle bir mitingin yayınlanmasına ilişkin olarak yayıncı kanalın kusurlu davrandığını söylemek hayatın olağan akışına aykırı, sorumluluk hukukunun temel kurallarına ters düşer niteliktedir.
TELE1’in doğrudan doğruya bu ifadelerden sorumluluğunun olduğu kabul edilse dahi, Özgür Özel tarafından sarfedilen sözler, mevcut hukuk düzeni açısından çoğunluğun iddialarının aksine Cumhurbaşkanına hakaret niteliğinde olduğu değerlendirilemez.
Özgür Özel’in uzman raporuna konu olan yayında Cumhurbaşkanına yönelik olarak sarf ettiği ve ihlale neden olan asıl ifade Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik olarak kullanılan ‘Cuntacı’ ve ‘Darbeci’ ifadeleridir.
Darbeci ve cuntacı ifadelerinden siyasal iktidarı demokratik olmayan yollarla ele geçiren veya demokratik olmayan yöntemlerle iktidar gücünü elinde bulunduran grup (cunta) veya kişi (darbeci) olarak algılamak mümkündür. Dolayısıyla Özgür Özel’in ifadesinden çıkartılacak anlam, Ekrem İmamoğlu’na yönelik yürütülen sürecin demokratik olmadığını, bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yürütülen antidemokratik bir süreç olduğudur. Bu ifadeler, Cumhurbaşkanının Türkiye’nin en bilinen siyasetçisi olduğu göz önüne alındığında, Cumhurbaşkanı’nın kamusal figür olarak katlanmak zorunda olduğu türden ifadelerdir. Öte yandan siyasi ifadeler olmaları nedeniyle de ifade özgürlüğünden daha geniş yararlanmaktadırlar.
Özgür Özel’in ifadeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına yönelik hakaret içeren ifadeler olmaktan çok uzaktır. Özgür Özel’in mitingte sarf ettiği ifadeler, doğrudan doğruya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yönetimi altında yapılan çeşitli müdahale ve hareketlerin demokrasiye aykırı olduğuna yönelik bir ithamdan ibarettir. Bunun hakaretamiz nitelikte olduğunu kabul etmek mümkün değildir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Lingens v. Avusturya (1986) kararında belirtildiği üzere, siyasal aktörlere yönelik eleştiriler ifade özgürlüğünün çekirdek alanını oluşturur. Yine AYM’nin Bianet (2018) ve Cumhuriyet Davası (2020) kararlarında da vurgulandığı gibi, “sert, şoke edici veya rahatsız edici olsa dahi” siyasal eleştiriler demokratik toplumun temelidir.
Özgür Özel’in mitingde sarf ettiği “cunta” ve “darbeci” ifadeleri, Cumhurbaşkanının şahsına doğrudan hakaret değil, yürütülen sürecin antidemokratik bulunduğuna ilişkin siyasal bir değerlendirmedir. Bu bağlamda kullanılan ifadeler:
- Anamuhalefet liderinin anayasal görev ve sorumluluğu çerçevesinde dile getirilmiştir,
- Siyasal eleştirinin meşru sınırları içindedir,
- Halkın haber alma ve basının bilgilendirme görevine yöneliktir.
Bu yayına ceza verilmesi, yalnızca TELE1’in değil, genel olarak yayıncıların kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirmesini engelleyecek bir caydırıcı etki yaratacaktır. Bu tür cezalar:
• Basın üzerinde oto-sansür baskısı oluşturur,
• Siyasal çoğulculuğu ve demokratik tartışma ortamını zedeler,
• RTÜK’ün tarafsızlığına dair kamuoyunda olumsuz algı oluşturur.
RTÜK’ün 6112 sayılı Kanun’da belirtilen tarafsızlık, çoğulculuk ve demokratik yayıncılık ortamını teşvik etme yükümlülüğü, bu karar ile açıkça ihlal edilmiştir.
Yukarıdaki gerekçelerle çoğunluğun görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.
- İfade özgürlüğü,
- Basının görev ve sorumluluğu,
- Siyasal eleştiri hakkı ve
- Halkın haber alma hakkı açısından değerlendirildiğinde,
TELE1 yayıncı kuruluşuna verilen idari para cezası hukuken dayanaksızdır. Yayının bütünlüğü, bağlamı ve içeriği göz önüne alındığında, bu cezanın verilmesi demokratik toplumun gereklerine uygun değildir.
Bu nedenle, 03.07.2025 tarihli ve 14 No.lu Üst Kurul Kararına muhalefet ediyorum.


