İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 22.04.2025 tarih ve 51 sayılı yazısına konu TELE 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 04.04.2025 ve 16.05.2025 tarihlerinde saat 07:00’de yayınlanan "Sabah Pusulası" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Sunuculuğunu Musa Özuğurlu'nun yaptığı "Sabah Pusulası" isimli programın 04.04.2025 tarihli yayınında sunucu tarafından; “...Radyo Televizyon Üst Kurulu dediğiniz şey var ya. Radyo Televizyon Yan Kurulu aslında. Üst Kurul falan değil bu. Yan Kurulu. Niye? Çünkü Radyo Televizyon Üst Kurulu denmesinin sebebi bir Üst Kurul ve tarafsız olması gerekiyor değil mi? Buna bir vurgu da var ve işte birtakım tarifler yapılmış Radyo Televizyon Üst Kurulunun ne için oluşturulduğu. Yani öncelikle frekans, tahsis işleri için oluşturuldu da zamanında. Fakat hala bunu becerebilmiş değiller. Görevleri dışındaki birtakım işlerle uğraşıyorlar. Onlara böyle bir yetki de verilmiş. Başlarında Ebubekir Şahin ve görevleri şu: Dost kanallar var, düşman kanallar var. Dost kanalların yanında yer alacağız. O yüzden yanlarında duran bir Kurul olarak orada yer alacağız ve düşman kanallar olarak tanımladığımız kırmızı kategoride arananlar listesinde, vurulacaklar listesinde yer alacaklara da her türlü şeyi uygulayacağız, baskıyı uygulayacağız. Bu kadar. Başka bir görevleri yok…TELE 1, Halk TV, Sözcü gibi kanallar Now gibi kanallar düşman kategorisinde, diğer birçok kanalda dost kategorisinde ve sadece düşmanları izliyorlar. Ellerinde dürbün, sürekli onlar izleniyor ve sürekli bunlara ayar vermeye çalışıyorlar. Sanki yani hepsi gazeteciliği çok iyi biliyormuş, hepsi yayıncılığı çok iyi biliyormuş, hepsi düşüncenin ve düşünce özgürlüğünün ve düşünceyi yayma hürriyetinin ne olduğunu çok iyi biliyorlarmış gibi tavır içindeler…Fenerbahçe-Galatasaray derbisi vardı biliyorsunuz ve bununla ilgili olarak da Özgür Özel'in bir çağrısı vardı. Dedi ki ATV'yi izlemeyin işte, neyse. Zaten izlemiyoruz, zaten maçta izlemiyoruz…Her taraf çünkü rezaletler akıyor bütün her yerinden memleketin bu iktidar sayesinde. Ama izleyenler de var. Çıktı bu şey Ebubekir Şahin diyor ki ertesi günü, çok izlendi diyor Özgür Özel'in bu çağrısına rağmen. Yahu sen ATV'nin halkla ilişkiler müdürü falan mısın? Yani bu kadar mı insan kendisini belli eder. Belli ki çaylaklık yapıyor. Yani insan kendisini bu kadar mı belli eder. Üst Kurul deme kendine. Masada oturan, yan tarafta oturan iktidara biliyorsunuz öyle orada otur işte. Git ATV'de çalış. Belki daha iyi para verirler devlet memurluğundan. Yani memur değilsin de….RTÜK tarafsızlığını nasıl yitirdi?...Ebubekir Şahin'in yaptığı şu değil, sadece kişi olarak işlediği bir suç değil. Aynı zamanda Devlet'in bakın temeline dinamit koymaktır. Adam bildiğiniz Devlet'in altını oyuyor…"Senin hedefin ne? Sen bu ülkeyi içten yıkmak isteyenlerin arasında mı yer alıyorsun?" diye sormaları gerekiyor. Çünkü Radyo Televizyon Üst Kurulu kalıcı. Ebubekir Şahin de, başkaları da gidici ve adam şu anda müesseseyi kendisine miras kalmış gibi kullanıyor. Tepe tepe kullanıyor... ”,
16.05.2025 tarihli yayınında ise; “Bu arada “Kamu bankaları reklam vermeye doymuyor” diye bir başlık var Birgün’de. Şurada yer alan bir haber birinci sayfada…Buna göre Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halkbankası 1.3 milyar liralık reklam, ilan harcaması yapmış…Şimdi bu "Saray'ın kemikçileri” var. Bu kemikçilere bu kemik nereden verilecek? Havadan gelmeyecek bu. E sizden, bizden toplanan birtakım paralar var ya. Yani işçiyseniz zaten otomatik kesiliyor. İşte devlet memuruysanız kesiliyor. Çalışansanız, bordroluysanız kesiliyor. Başka? Nefes alıyorsunuz para, almıyorsunuz gene para. Onu yapıyorsunuz para bunu yapıyorsunuz para. Toplanıyor mu bu paralar? Toplanıyor. Peki bu paraları bizden toplayanların reklamı nasıl yapılacak? Bu yandaş basınla yapılacak. E yandaş basında bu işi yapmak için yanında adam çalıştırıyor. Bir sürü masrafı var, patronu var, bilmem nesi var, falanı var filanı var. Eee bunlar nereden para bulacaklar? O zaman diyorlar ki: Bu halktan topladığımız paralar var ya, onlardan alın, bunlara verin. Hangi yolla vereceğiz? Reklam verin canım…Bu bankalar 1.3 milyar lirayı bu yandaş olanlara veriyor…Yani bir düzen kurulmuş, çarklar dönüyor. Ama eğer itiraz ederseniz, eğer onların kurduğu bu düzene aykırı yayın yaparsanız RTÜK geliyor, size ceza kesiyor. RTÜK size ceza kesiyor. Yani yaptığımız eleştiriler nedeniyle de yani RTÜK’ün kendisine yaptığımız eleştiriler nedeniyle de ceza kesiliyor. Yapmasanız da ceza kesiliyor. Kafalarına göre takılıyorlar…Ama bu çarkı kullananlar var. Yani bu çarkı döndürmesi gereken görevliler var. Onlar kendilerini vatansever ilan etmiş durumda. Milli, yerli, o, bu, falan filan elli bin tane kendilerine kılıf bulmuş durumdalar. Fakat tek bir sebebi var: Mama. Şimdi mamayı kesse, iktidar deneme yapsın. Yani sadakatini bütün bu, saray kemikçisi basının ve diğerlerinin bu arada sadece basın değil. Sadakat testi yapsınlar. Desinler ki: “Abi, size bu ay yarım maaş vereceğiz.” Ya da aldığınız para neyse, zehir zıkkım olsun bu arada, her neyse, onun yarısını vereceğiz. Desinler, hemen terk ederler gemiyi biliyor musunuz? Hemen. Kimsenin öyle “yerlilikle”, “millilikle”, “vatanla” şununla bununla ilgisi yok. Para. Başka bir şey yok. Ve satın alabiliyorlar. Her zaman içinde satın alacak insanlar bulabiliyorlar. Maşallah, münbit! Yani bizim memleket de münbit yani bu konuda.” şeklinde ifadelere yer verilmesi nedeniyle, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; Yayın hizmetleri "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle “oy çokluğuyla” alınan karara karşı oy kullandım.
KARŞI OY KULLANMA GEREKÇELERİM AŞAĞIDA BELİRTİLMİŞTİR:
“Tele 1” logolu medya hizmet sağlayıcıda, “Sabah Pusulası” adlı programın; 04.04.2025 tarihinde yayınlanan bölümünde Sunucu Musa Özuğurlu’nun, RTÜK Başkanı Sayın Ebubekir Şahin’e yönelik ifadeleri ile 16.05.2025 tarihli bölümünde RTÜK’e yönelik ifadeleri, “eleştiri sınırını aştığı, küçük düşürücü ve aşağılayıcı olduğu” gerekçesiyle, Üst Kurul çoğunluğu tarafından medya hizmet sağlayıcı kuruluşa üst sınırdan yaptırım uygulanmış, basın ve ifade özgürlüğüne müdahalede bulunulmuştur.
1- Hukuk alanında sıklıkla atıf yapılan “Usul, esastan üstündür.” ilkesinin, demokrasinin temeli olan basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin iş ve işlemlerde hassas şekilde uygulanması zorunludur.
6112 sayılı RTÜK Kanunu’nun “Yasaklar ve denetim” başlıklı 38’inci maddesinin 5’inci fıkrası; “Üst Kurul üyeleri, kendileri veya üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımlarıyla ilgili konularda müzakere ve oylamaya katılamazlar. Bu durum karar metninde ayrıca belirtilir.” şeklinde belirlenmiştir.
Bu madde hükmünden de anlaşılacağı üzere; Üst Kurul üyelerinin, özellikle kendilerine ilişkin konularda müzakereye ve oylamaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır.
Yaptırım uygulanan 04.04.2025 tarihli programda, sunucu tarafından kullanılan; "Başlarında Ebubekir Şahin ve görevleri şu: Dost kanallar var, düşman kanallar var. Dost kanalların yanında yer alacağız… Ebubekir Şahin diyor ki ertesi günü, çok izlendi diyor Özgür Özel'in bu çağrısına rağmen. Yahu sen ATV'nin halkla ilişkiler müdürü falan mısın?... Ebubekir Şahin'in yaptığı şu değil, sadece kişi olarak işlediği bir suç değil. Aynı zamanda Devlet'in bakın temeline dinamit koymaktır. Adam bildiğiniz Devlet'in altını oyuyor…" şeklindeki ifadelere bakıldığında; 3 kez isminin belirtilerek eleştirilerde bulunulduğu ve konuşmanın tamamının RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’e yönelik olduğu görülmektedir.
Bu yönüyle Üst Kurul Başkanı Ebubekir Şahin’in kendisine yönelik ifadelerle ilgili hazırlanan Uzman raporunun müzakerelerine katılması ve oy kullanması, usul açısından sakattır ve 6112 sayılı Kanun’un 38’inci maddesinin 5’inci fıkrasına aykırılık oluşturmaktadır.
2- Bu noktada; 6112 sayılı Kanun’un 38’inci maddesinin 5’inci fıkrası bağlamındaki Üst Kurul Kararı ve ilk mahkemeden itibaren Üst Kurul aleyhine gelişen yargı sürecinin incelenmesi yerinde olacaktır.
Üst Kurul, 24.01.2022 tarihli ve 2022/04 sayılı toplantısının 4 No.lu kararıyla, “TELE1” logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta yayınlanan “Demokrasi Arenası” adlı programda;
"Böyle aba altından sopa göstermekle, şunu yaparım bunu yaparım imalarıyla sosyal medyada hedef yapmakla bizi ürkütemezsiniz… Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasın, Meral Akşener konuşmasın,' ne olsun tek adam hükümetin yalakaları da o hükümleri yerine getirsin…RTÜK'ün iktidarın elinde bir baskı ve sansür olduğu son derece açık ve hakikaten söylediğiniz gibi bir gün hesap dönecek bir gün devran değişecek ve bugün halka zulmedenler, demokrasi ve özgürlükleri boğanlar, bir zulüm, bir sömürü ve bir baskı düzeni kuranlar, bu totaliter rejimin sorumluları yargı yönünde halkın önünde ve tarihin önünde hesap verecekler…Bugün akşam saatlerinde Sayın RTÜK Başkanı, Sayın Sedef Kabaş'ı hedef gösteren o tweetini paylaştı… Sayın RTÜK Başkanı haddinizi bilin kendinize gelin."
şeklinde yer alan ifadelerin, 6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesini ihlal ettiği gerekçesiyle kuruluşa yaptırım uygulamıştır.
Kuruluşun yargı sürecini başlatması üzerine; Ankara 14. İdare Mahkemesi, 31/03/2023 tarihinde (E.2022/677, K:2023/851), “ÜST KURUL KARARININ İPTALİNE” kararını “oy birliğiyle vermiştir.
Ankara 14. İdare Mahkemesi, iptal gerekçesini şu şekilde açıklamıştır:
“Dava konusu olayda; yaptırıma konu program sunucusu olan Uğur Dündar’ın, doğrudan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in sosyal medya hesabından paylaştığı bir tweetinden bahisle RTÜK Başkanına yönelik ifadelerine... söz konusu diyalog bir bütün olarak dikkate alındığında, açıkça ismi belirtilen ve ayırdedici özelliğinden bahisle ismi belirlenebilecek durumda olan tek kişinin RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin olduğu ve adı gecen şahsın da dava konusu kararın görüşüldüğü 24.01.2022 tarihli müzakereye katılarak oy kullandığı görülmektedir.
Bu durumda; tarafsız bir kamu tüzel kişiliği olarak kurulan Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görev ve faaliyet alanı ile Üst Kurul üyelerinin kendilerini ilgilendiren konularda müzakere ve oylamaya katılamayacağını öngören yasa hükmü gereğince; RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin'in, sahsıyla ilgili ifadeler üzerine başlayan ve gelişen diyalogda yer alan birtakım ifadeler nedeniyle, 6112 sayılı Kanun'un 8 maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan… fıkrasının ihlâl edilip edilmediği hususunun görüşüldüğü müzakere ve oylamaya katılmasının mümkün bulunmaması karşısında, adı geçen şahsın da katılımı ve oy kullanımı ile tesis edilen dava konusu işlemde, yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka uygunluk görülmemiştir.”
Üst Kurulun istinafa başvurması üzerine; Ankara BİM 10. İdari Dava Dairesi de 18/10/2023 tarihinde (E:2023/4693, K:2023/5708), istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Nihayetinde DANIŞTAY 13. DAİRE tarafından, 19/12/2024 tarihinde (E.2023/3819, K:2024/5655), anılan karar ONANMIŞTIR.
Üst Kurul üyelerinin, kendileriyle ilgili oylamalara katılıp katılamayacağı konusu, Danıştay kararıyla da hukuki netliğe kavuşmuş durumdadır ve bir tereddüt söz konusu değildir.
3- Çağdaş demokrasilerde eleştirilmeyecek kurum, kuruluş ve düşünce yoktur. Her kurum eleştirilebilir ve eleştiriye açık olmalıdır. Bu kapsamda; Üst Kurul Üyeleri ile Üst Kurul kararları da eleştirilemez konular değildir ve bu konuların televizyon programlarında ele alınması, serbest tartışma yürütülmesi, beklenen ve olağan durumdur.
Üst Kurul üyeleri ve Üst Kurul kararlarına ilişkin eleştiri ve yorumlarla ilgili; Danıştay Onüçüncü Dairesi’nin 02/07/2024 tarih ve E:2024/112, K:2024/3025 ve 18/09/2023 tarih ve E:2023/2462, K:2023/3556 nolu kararları örnek niteliğindedir ve ifade özgürlüğünün daha geniş yorumlanmasına gerektiğine işaret etmektedir.
Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları dikkate alındığında; siyasetçiler, bürokratlar, iktidar politikaları, kamu kurumlarının işleyişi gibi konular söz konusu olduğunda, ifade özgürlüğünün çerçevesinin daha da genişletildiği, “incitici, abartılı, kışkırtıcı, rahatsız edici” nitelikte de olsa, dile getirilen görüşlerin ifade özgürlüğü kapsamında korunduğu bilinmektedir.
Ayrıca yine AYM ve AİHM, siyasetçiler, bürokratlar ve kamuoyunca tanınan kişilerin, kendilerine ilişkin söylemlerde, ortaya çıkacak kamusal yarar sebebiyle sert, ağır ve hatta incitici de olsa eleştirilere açık olmalarına hükmederken, bu kişilerin yazılı ve görsel basını kullanarak, her türlü eleştiriye cevap verebilecek olanaklara sahip olduğuna vurgu yapmaktadır ( 1-Ali Suat Ertosun, B. No: 2013/1047, 15/4/2015, § 66; Zübeyde Füsun Üstünel ve Diğerleri, § 102, 2-Ali Rıza Üçer (2) Kararı, B. No: 2013/8598, 2/7/2015, § 55, 3-Castells/İspanya, B. No: 11798/85, Karar tarihi: 23/04/1992, §46, 4- Thorgeir Thorgeirson/İzlanda, 13778/88, 25 Haziran 1992).
Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların, düşünceyi açıklama ve halkın haber alma hakkının kullanılması açısından önemi dikkate alındığında; Üst Kurulun denetim görevini yürütürken, çok hassas ve adil davranması, hak ve özgürlüklere müdahalede sağlam hukuki gerekçelere dayanması ve ölçülü olması zorunludur. Aksi halde çok sesliliği sağlamak, toplumun özgürce kanaat oluşturmasına katkı sunacak ortamı kurmak mümkün olmayacaktır.
Bu çerçevede; 6112 sayılı Kanun’un 38’inci maddesinin 5’inci fıkrasında; Üst Kurul üyelerinin kendileriyle ilgili konularda müzakereye katılmaları ve oy kullanmalarının yasaklanmış olması ve bu hükme aykırı şekilde alınan yaptırım kararlarının da Danıştay tarafından iptal edilmesi nedenleriyle, açık hukuki durumu göz ardı eden çoğunluk kararına karşı oy kullandım. 23.06.2025


