İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 17.02.2025 tarih ve 14 sayılı yazısına konu NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 10.02.2025 tarihinde saat 19:00’da yayınlanan "Selçuk Tepeli ile Now Ana Haber" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, NOW logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 10.02.2025 tarihinde saat 19:00’da yayınlanan, "Selçuk Tepeli ile Now Ana Haber" adlı haber programında; “Şimdi bir özel haber, çarpıcı bir görüntü. Sinan Ateş tutuklusunu hastanede ziyaret.- Tutuklu olduğu dönem Serdar Öktem kalp spazmı sebebiyle Etlik Şehir Hastanesine kaldırılıyor. Burada ilk ziyaretçisi aslında Ahmet Yiğit Yıldırım oluyor. - Ülkü Ocakları Eski Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti davası sanığı Avukat Serdar Öktem'in tutuklu olarak getirildiği hastanede, o dönem cinayetin şüphelileri arasında yer alan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım tarafından ziyaret edildiği ortaya çıktı. Sinan Ateş'in annesi ve ablası Ahmet Yiğit Yıldırım hakkında takipsizlik kararının kaldırılması için yargıya başvurdu.- Serdar Öktem ile orada ne görüşüyor? Serdar Öktem’e acaba konuşmamasını mı söylüyor? - Sinan Ateş davasında cinayete yardım suçlaması vardı Serdar Öktem hakkında. Tetikçinin İstanbul'a kaçırılmadan önce Bolu'ya uğradığı saatlerde Serdar Öktem'in de Bolu'da olduğu tespit edilmişti. Telefonunun şifresini Covid’den dolayı hafıza kaybı yaşadığı gerekçesiyle savcıya vermemişti Öktem.- Gözaltına alındığında hafızasını kaybeden Serdar Öktem tutuklandıktan sonra kalp spazmı geçiriyor. Kaldırıldığı hastaneye tesadüfen Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım geliyor. - Now Haberin ulaştığı görüntüler. Tarih 4 Temmuz 2023. Sinan Ateş cinayetinin tutuklusu Avukat Serdar Öktem cezaevinde geçirdiği kalp rahatsızlığı nedeniyle 15.45’te hastaneye getiriliyor. Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım yanında bir kişiyle saat 18:28'de aynı hastaneye giriş yapıyor.- Ahmet Yiğit Yıldırım'ın Serdar Öktem'in kalp spazmı geçirdiğinden nereden haberi oluyor? İnfaz koruma memurları ve hastane personeli ile görüştüğünü çok net bir şekilde görebiliyoruz. - Yıldırım'ın hastane girişinde bir süre telefona baktığı görülüyor. Ardından Serdar Öktem'in bulunduğu acil servisin sarı alan bölümüne geçiyor. Ahmet Yiğit Yıldırım hem hastanenin içerisinde, hem de bahçesinde Serdar Öktem’i getiren infaz koruma memuruyla konuşuyor.- Biz yine iddia ediyoruz ki Serdar Öktem bu siyasi cinayetin kilit ismidir ve konuşmasından en çok korkulan şahıstır. Şu anda yargıda yürütülen bütün çalışma tutuksuz yargılanan bu şahsı beraat ettirmek üzerinedir.- Sinan Ateş cinayeti davasında Serdar Öktem geçtiğimiz ekim ayında tahliye edildi. Aralarında Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ve MHP Eski Milletvekili Olcay Kılavuz’un da bulunduğu 22 kişi ile ilgili dosya hakkında Savcı takipsizlik kararı verdi. Ahmet Yiğit Yıldırım'ın, tutuklu olduğu dönemde Serdar Öktem’i hastanede ziyaret ettiği ana ilişkin görüntüler sonrası Sinan Ateş'in ailesi Ülkü Ocakları Genel Başkanı hakkındaki takipsizlik kararının kaldırılması için yargıya gitti.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Medyanın özellikle demokrasiye katkı bağlamında birtakım görevlerinin varlığından söz edilebilir. Bu bağlamda medyanın temel işlevlerinden biri sağlıklı iletişim ortamını oluşturmaktır. Yöneten-yönetilen ilişkisinde doğru bilgilendirme ve tarafsız habercilikle kurulacak iletişim, özgür tartışma ortamının yaratılmasına, kamuoyunun aydınlatılmasına ve serbestçe oluşumuna katkıda bulunacaktır.
Halihazırda haber ve bilgi alma isteği günümüz insanı için bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çevresinde gelişen olayları öğrenebilme isteği günümüzde yeni bir tüketim formunu ortaya çıkarmıştır. Bu tüketim formu, bilgi ve haber tüketimidir. Asıl görevi halkı doğru bir şekilde bilgilendirmek olan medya organları, dezenformasyon, manipülasyon, yönlendirme vb. konularda hassas yayıncılık anlayışını benimsemelidir. Haber ve manipülasyon günümüz iletişim alanında insanların bilgi alışını sağlıksız bir ortama sürüklemekte ve bu çarpıklık sonucunda toplumların gündemi de çarpıtılmaktadır.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri, halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın; yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükûmet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükûmet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir. Dolayısıyla kamuoyunun böylesi durumlarda her türlü malumatı doğru kabul edebileceği; düşünülmeden, araştırılmadan, doğruluğu ispatlanmadan yapılacak haber sunumunun olması gereken sağduyu ortamına zarar vermesi kaçınılmazdır.
Haber aktarımında doğruluk ve gerçeklik haberciler açısından hem hukuki hem de ahlaki zorunluluktur. Gerçek olmayan haber ve duyurular, mesleki etik değerlere ters düşen durumlardandır. Medya kuruluşlarının kamuoyunu aydınlatma, bilgilendirme görevi bilhassa kriz durumlarında hassasiyetle ve sorumlulukla ele alınmalıdır. Bir yayın sırasında yayına konu olan net ve doğru bilgilere erişim izleyici kitle nezdinde çok önemlidir. Kesinlikten uzak bilgilerle yapılan haberler, habere ve haberciye karşı güven kaybına neden olmaktadır. Haber unsurlarından ve ögelerinden en önemlisi doğruluk ve gerçekliktir. Bir program yayınlanmadan önce teknik hazırlık, stüdyo içerik hazırlığı vb. birçok ön denetimden geçmektedir. Yayın kuruluşları tarafından tüm kamuoyunu ilgilendiren böylesine hassas haber ya da yorumların meslek ilkeleri uyarınca teyit edilmeksizin yayınlanmaması gerekir.
Gazetecilerin ilgili konu ile alakalı, programlarında ve bültenlerde çeşitli yorumlarda bulunması olası ve gerekli bir durumdur. Ancak haberciliğin temel gereğinin kamuoyunda kafa karışıklığı ve hedef gösterme değil, aksine olgu ve olaylara netlik kazandırabilmek olduğu unutulmamalıdır. Haberi veren de elde ettiği bilgileri doğrulatmak için çaba göstermelidir. Bu nedenle haber verme hakkının dışında kalan durum, haber verenin hiçbir araştırma yapmaksızın, salt duyuma veya tahmine dayalı olarak haber yapmasıdır. Basın mensubunun haberin gerçekliğini araştırmasındaki özenin ölçüsü her olay bakımından farklılık gösterebilecektir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.01.2003 tarihli 4-56 E. ve 44 K. sayılı bir kararında da belirtildiği üzere yapılan haber üçüncü kişilere ağır zararlar verebilecek nitelikteyse, doğruluğun denetlenmesi görevi, daha katı ölçütlere bağlanmalıdır.
Günümüzde medyanın gücünün artması ile medya mensuplarının sorumluluklarının da aynı ölçüde arttığı bir gerçektir. Medya mensuplarının siyasi kişi, kurum ve kuruluşları eleştirmesi; onların söz ve eylemleri hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi tabii bir durumdur. Ancak bu hakları kullanırken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerinden ödün verilerek kamuoyunu yanlış yönlendirebilecek yayınlardan sakınılması; kişi, kurum ve kuruluşların haklarının da gözetilmesi gerekmektedir. Bilgilerin yaşanan kriz ortamında kesinleştirilebilmesi, yüksek özveri ve profesyonel becerinin yanında doğru haber kaynaklarının kullanımı ile mümkün olacaktır.
Toplumsal bir kurum olarak medyanın halkın yönlendirilmesi açısından işlevi tartışılmaz bir konuma gelmiştir. Medya gündelik hayatta edindiğimiz izlenimlerimizden çok daha etkili bir biçimde algımızı şekillendirir. Sahip olduğumuz birçok fikir ya da ön yargı kişisel deneyimlerimizden ziyade görsel ya da yazılı medyadan edindiğimiz bilgiler çerçevesinde oluşmaktadır.
Gazetecilik mesleğinin temel görevi haberciliktir. Gazetecilerin bu görevlerini yerine getirirken uymaları gereken etik kurallar vardır. Bu kurallardan bazıları haberde doğruluk, haberde doğruluğun kanıtlanması, haberde nesnellik ve haberde çarpıtmamadır.
Gerçek ve doğru habercilik başlığı altında, medya mensubu, yazdığı/yaydığı haberin doğruluğunu ve objektifliğini temin etmek için çaba göstermeli, saptırma ya da yanlış anlama yoluyla çarpıtmaları önlemeli, haberin içeriği ile yorumlar arasındaki fark belirgin bir şekilde sunulmalı, yorumlar sadece genel düşünceler veya günlük olaylar üzerine yapılmalı, görüntü ve sesler manipülasyona açık olmamalı, medya mensubu habere ilişkin belgeleri değiştirmemeli, toplum nezdinde önem arz edebilecek haberler ve sosyal önemi olan olayları gizlememeli, önemli detayları atlamamalı, medya mensubu, içerik hazırlarken haber konularını sansasyonel hale getirmekten kaçınmalı, gelebilecek bu yöndeki baskılara direnmeli, bir olaydan hareketle genelleme yapmaktan kaçınılmalı, medya mensubu, daima basın özgürlüğü ilkesini savunmalı, saptırmayı ve sansürü yok etmek için çabalamalı ve haber çalma, gerçeklerin çarpıtılması, iftira, onur kırıcı veya temeli olmayan iddialar ve haberi manipüle etmek üzere edinilen her türlü çıkar, gazetecilik mesleğine karşı yapılmış ağır saldırı ve kamunun güvenine ihanet olarak kabul edilmeli hususları yer almaktadır.
Diğer taraftan yayın öncesi doğrulama başlığı altında ise medya mensubunun, kaynakları tarafından verilen bilgileri kontrol etmekle yükümlü olduğu, görüşme yaptığı kişinin verdiği özel bilginin doğru olup olmadığını görüşmesinin yayımlanmasından önce varsa kontrol etme talebini yerine getirmesi ve bir kişiye suçlama yönelten haber ya da yorumun yayınlanmadan önce editör tarafından değişik kaynaklardan doğruluğunun tespitinin yapılması gerektiği hususları yer almaktadır.
Medya hizmet sağlayıcı kuruluşların sorumlu yayıncılık ilkesiyle ve azami ölçüde dikkatle hareket etmesi etik haberciliğin birincil gereklerindendir. Bir yayıncı kuruluş, doğruluk ve gerçeklikten ödün vermesi durumunda ilk amacı olması gereken “doğru bilgi aktarma” ilkesine aykırı bir tutum ortaya koyduğunu ve beraberinde kaçınılmaz olarak etik sorunların doğacağını dikkate almalıdır. Gazeteciler seçtikleri haberleri topluma ileterek, bireylerin hem yakın çevrelerinde hem de ulusal ve uluslararası düzeyde yaşanılan olaylar hakkında toplumun bilgi edinmesini sağlar. Toplumun bağımsız temsilcileri olarak isimlendirilen gazeteciler, toplum içindeki grupların kanaatlerini birbirlerine ileterek toplumsal iletişimin gerçekleşmesine yardımcı olurlar. Gerçeklerin değiştirilerek aktarılması; kişinin yanlış bilgilendirilmesine, toplum içinde yanlış anlaşılmalara dolayısıyla dezenformasyona sebep olabilir. Türk Dil Kurumunun dijital sözlüğünde "bilgi çarpıtma" olarak tanımlanan dezenformasyon, "gerçekliğin toplumsal olarak yeniden inşasına amaçlı müdahale" şeklinde ifade edilmektedir. Bir başka tanımda ise "kamuoyunu etkilemek ya da gerçeği gizlemek amacıyla, kasıtlı olarak yanlış bilginin sıklıkla gizlice yayılması" olarak tanımlanmıştır.
Demokratik toplumlarda, iktidarın denetlenmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi işlevi açısından basın zaruri bir unsurdur. Anayasa'nın 26. maddesinde de "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" ile basının özgürce haber verme hakkı desteklenmektedir. Fakat bu özgürce haber verebilme hakkı sınırsız olmayıp basın, bir başkasının kişilik hakkına da saygı duymakla yükümlüdür. Basın, özellikle kamuoyunun ilgisini çeken adli süreçlere ilişkin haberler, yayınlar ve bilgi aktarımlarında masumiyet karinesine dikkat etmeli suçlulukları hakkında intiba doğuran içeriklere yer vermemelidir. Yayınlarda çeşitli iddialar ile tartışılan olaylara konu edinilen kişiler, toplum karşısında savunmasız kaldıklarından ilgili kişilerin korunmasında "masumiyet karinesi" ilkesi devreye girmektedir. Bu sebeple şüpheli veya sanıklarla ilgili yapılan yayınlarda olabildiğince titiz ve hassas davranılması gerekmektedir. Bu bağlamda ifade özgürlüğünün başka özgürlüklerin kullanılmasını kısıtlayacağı ve zarar görmesine yol açacağı durumlarda sınırlandırılabileceği, dolayısıyla sınırsız olmadığı ulusal ve uluslararası hukuk metinlerinden anlaşılmaktadır. Bu husus Basın Meslek İlkelerinin 9. maddesinde de "Suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimse suçlu ilan edilemez" şeklinde ifade edilmektedir.
Yayıncılık ilkeleri gereği; görülmekte olan bir dava veya yürütülmekte olan bir soruşturma hakkında, hukuka aykırı bir karar verilmesi veya bir işlem tesis edilmesi ya da gerçeğe aykırı beyanda bulunulmasına sebep olabilecek şekilde, yargılama tarafsızlığını etkileyen ve adil yargılanma hakkına zarar veren yayınlar ile söz konusu davanın ya da soruşturmanın akışını etkileyecek şekilde yayın yapılmamalıdır. Somut verilere dayanmadan kişi veya kurumlar hakkında suçlama içeren, şüphe veya şaibe yaratan ya da kişi veya kuruluşları küçük düşüren, hakaret-iftira içeren ifadelere yer verilmemelidir. Hakkındaki yargı kararı kesinleşmedikçe kimse, yayınlarda “suçlu” olarak nitelendirilmemelidir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu haber programında, "Serdar Öktem ile orada ne görüşüyor? Serdar Öktem’e acaba konuşmamasını mı söylüyor?" ve "Ahmet Yiğit Yıldırım'ın Serdar Öktem'in kalp spazmı geçirdiğinden nereden haberi oluyor? İnfaz koruma memurları ve hastane personeli ile görüştüğünü çok net bir şekilde görebiliyoruz." şeklinde sarf edilen ifadelerle, yaşanan bir olay üzerinden yapılan konuşmalarla adli süreci devam eden olayların toplumu yanlış yönlendirebilecek genellemelere, imalı söylemlere, kesinliğinden emin olunmayan/kanıtlanması gereken ifadelere ve varsayımlara dayanan söylemlerle çarpıtıcı nitelikte yayın yapıldığı ve yargı süreci devam eden olay kapsamında birçok kez isim vererek yönlendirici bir tutumun sergilendiği, dolayısıyla mahkeme kararı ile suçluluğu kesinleşmediği sürece suçsuz sayılması gereken bir kişi hakkında kamuoyunda suçluymuş intibası oluşmasına neden olabilecek nitelikte bir yayın yapıldığı kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde yer alan; "Suçlu olduğu yargı kararı ile kesinleşmedikçe kimse suçlu ilan edilemez veya suçluymuş gibi gösterilemez; yargıya intikal eden konularda yargılama süresince, haber niteliği dışında yargılama sürecini ve tarafsızlığını etkiler nitelikte olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ocak 2025 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 235.516.318,42 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 7.065.490,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı maddenin 11’inci fıkrası uyarınca 1 ay içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY, Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 19.02.2025 tarih, 2025/08 sayılı toplantısında alınan 14 No.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.