İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 21.01.2025 tarih ve 13 sayılı yazısına konu TV8 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 16, 18.01.2025 tarihlerinde 20:30 ve 20:50’de saatlerinde yayınlanan "Survivor" adlı yarışma programı yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; TV8 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta yayınlanan "Survivor" adlı yarışma programının 16.01.2025 tarihli bölümünde yarışmacılar arasında geçen diyaloglarda; “(Bağırarak) Ne oldu? Ne oldu? (Efecan'ın üstüne yürüyerek, eliyle iter.) Böyle mi yapacaksın? Bağıramazsın. Kulağımın dibinde bağıramazsın. Nasıl bağıramam ya? Nasıl bağıramam ya? Duyarım seni işte böyle. Atabiliyorsan atıyorum derim. Bakacaksın. Atamadın ki atamıyorsun diyorum. (Bağırarak) Beni izleyeceksin, beni iyi izle! Sana izleteceğim ben, izlemeyeceğim. Atakan'ım senin için yavrum. Sana izleteceğim, Yusuf. Rahat oturun, rahat oturun. Sana izleteceğim, izleteceğim. (Tehdit ederek) Göreceksin sen, sen de göreceksin. Kulağımın dibinde zar zar bağır. Ne yapacağım Yusuf, ne yapacağım? Sanki etkileniyorum. Bağırmayacak mıyım? Sen olsan bağırmayacak mısın burada? Sen bağırmayacak mısın? Adamın önde olsun o zaman bağıracaksın. Üzerime de yürüme bir daha! Niye temas yapıyorsun? Boyun uzun diye şey mi yapıyorsun? Sen de temas yapmayacaksın. Tamam geç yerine. Sen geç yerine. Yüksek nabızla coşuyorsun, kendine gel. Nabzıma ver o zaman. Veremem nabzına falan. Karaktere göre veririm ben. (Bağırarak) Otur! Adamlığa göre veririm. Anladın mı? (Bağırarak) Otur yerine sıfır. Aynen öyle. Aynen öyle, burdayım oğlum ben burdayım, daha yeni geliyorum, daha yeni geliyorum. Bunlar bile başarı değil. Bunlar başarı değil benim için.”,
18.01.2025 tarihli bölümünde ise “Sana güzel açıklamaya çalışıyorum gelmişsin bana...Sen, hayır, hayır, sen yanlış konuşuyorsun orada ama...Herkes yanlış konuşuyor, Almeda tamam. Bir dakika. Sana açıklama yapıyorum. Seni destekliyorum. (bağırarak) Sana ne oluyor? Ne? Sana ne oluyor? Biri hayır deyince...(Elindeki eşyayı yere fırlatır, Adilhan'ın üzerine doğru yürür ve bağırarak boğazına sarılır. -Bu sahneden hemen sonra ekran kısa süreliğine karartılmıştır-) Sana ne oluyor? Ne yapıyorsun hayırdır? Sana ne oluyor? Almeda ne yapıyorsun? Hayırdır? (Adilhan'a bağırarak) Seni var ya parçalarım! Ne oldu? Almeda saçmalama. Seni var ya parçalarım. Yanlış yapıyorsun. Sana ne oluyor? (Adihan'ın üzerine doğru gitmeye çalışırken arkadaşları tarafından engellenir.) Size ne oluyor? Ne yapıyoruz. Adilhan, Adilhan git, git ağabey. Delirtme adamı. Tamam, Almeda. Çok ayıp ya. Ne yapıyorsun sen ya, bir kendine gel. İsmail, gözünüzü seveyim. Susun, tamam. Zaten sinirliyim, konuşuyorum, gelmiş, kendine gel falan. Bak sana ne oluyor? Adilhan hiçbir şey yapmadı. Sadece...Sana biri hayır deyince kuduruyorsun, bu kadar olmaz. Yazıklar olsun. Bir insan sana hayır deyince böyle yapamazsın. Biriyle problem yaşıyorum. Herkesle problem yaşıyorsun. (Bağırarak) Kes be, kes, kes.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Geniş anlamıyla şiddet gerek fiziksel gerekse ruhsal olarak insanların bir bütün olarak kişiliğine yönelik fiziksel ve ruhsal tüm saldırılar ile benimsediği değerlerine ve inançlarına yapılan baskıları ifade etmektedir. Başka bir ifadeyle şiddet bireylerin bedensel ve ruhsal açıdan zarar görmesine, yaralanmasına veya sakat kalmasına neden olan bireysel ve toplu hareketlerin tamamını kapsar.
Yukarıda tanımı yapılan şiddeti içeren çok sayıda unsur özellikle televizyon yapımlarında toplumun her kesimine sunulmaktadır. Böylece insanlar gerçek hayatta olduğundan çok daha fazla kavga, cinayet, intihar, gasp, darp, cinsel taciz, işkence gibi çeşitli şiddet olaylarına medya içeriklerinde tanık olmaktadır. Televizyon ve şiddet ilişkisi üzerine yapılan araştırmaların pek çoğunda televizyonun izleyicilerin üzerinde doğrudan etkilerde bulunduğu varsayımında hareket edilmiştir.
Araştırmalar uzun süre şiddet içeren medya ürünleri ile vakit geçiren kişilerin olumsuz etkilendiklerini, şiddeti içselleştirdiklerini göstermektedir. Ancak daha tehlikelisi medyanın şiddeti öğretmesi, gerçek yaşamda toplumu şiddet karşısında duyarsızlaştırmasıdır. Böyle bir yapıda medya araçları şiddetin araçlarından birine dönüştüğü gibi bireylere şiddeti nasıl uygulayacaklarını da öğretmektedir.
Ayrıca günlük hayatta özellikle şiddet olaylarında ve şiddet içerikli davranışlardaki artışta medyanın önemli bir etkisi olduğuna dair tartışmalar gündemden düşmemektedir. Zira medyanın artık günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesiyle birlikte, insan davranışlarını da etkileme gücüne sahip olduğuna dair toplumda son zamanlarda genel bir kanaat bulunmaktadır. Medya insanların gündelik yaşamlarında sürekli çeşitli şiddet türleriyle karşılaşacağı bir sendroma yol açması yanında, korku ve dehşet saçan ekranlardaki sanal şiddet sunumları, bir boşalma, bir arınma aracına dönüşmekte, bu durum giderek şiddetin ve suçun kanıksandığı, onaylandığı ve şiddete yönelimin kolaylaştığı sert bir iklime yol açmaktadır.
Medyada Şiddet Efsanesi adlı eserin yazarı David Trend, medyadaki şiddetin, daha yıkıcı bir şey yaptığını ‘medyada şiddet, insanları şiddet dolu bir dünyada yaşadıklarına ve dünyayı daha güvenli hale getirmek için şiddetin gerekli olduğuna inandırır’ cümlesiyle belirtmektedir. Bütün bu değerlendirmeler ışığında televizyonda yer alan şiddet sahnelerinin; şiddeti sıradanlaştırdığı, kanıksattığı, yaygınlaştırdığı, şiddetin öğrenilmesine, içselleştirilmesine vb, yol açtığı ortaya konulmuştur.
Eğlence endüstrisi eleştirmenleri de, kitle iletişim araçlarında şiddetin yüksek seviyelerde görünür olmasıyla günlük yaşamda yüksek seviyede gerçekleşen şiddet olayları arasında bağlantı olduğunu ileri sürmektedirler. Aynı şekilde, ABD’de şiddet içerikli eğlencenin etkilerine ilişkin kırk yıl süreyle yapılan araştırmalar, özellikle televizyondaki şiddet içerikli eğlence programlarıyla gerçek hayattaki şiddet olayları arasında bir bağlantı olduğunu ortaya koymuştur.
Bu bağlantının başlıca nedenleri şunlardır: 1) Şiddet içerikli eğlence, şiddetin normal ve kabul edilebilir bir davranış olduğu yolunda bir mesaj vermektedir. Uzmanlar, şiddet içerikli programlara izin veren toplumların vatandaşlarının uyguladığı şiddete dolaylı olarak katkıda bulunduğunu söylemektedirler. 2) Şiddet içeren programları izleyen kişiler şiddete karşı duyarsızlaşmaktadır. Duyarsızlaşmış insanlar büyük ihtimalle saldırgan olayları daha az fark edecek, şiddetin etkilerini önemsiz görecek, şiddetin mağdurlarıyla daha az empati kuracak ve şiddete daha fazla tolerans gösterecektir. 3) Çok fazla şiddet içerikli eğlence programı izlemek ‘acımasız dünya’ sendromuna yol açacaktır. İzleyici, dış dünyadaki şiddetin miktarını olduğundan fazla görmekle kalmayacak, diğer insanlara karşı güvensizlik duyarak, silah taşıyarak ve hatta daha kendisine saldırılmadan agresif davranışlar göstererek aşırı tepki verecektir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda, yarışmacıların tartışma esnasında birbirlerinin üzerine yürüdüğü, boğazına sarıldığı, itişmelerin yaşandığı, olayların büyümesini engellemek için diğer yarışmacıların araya girdiği, tansiyonun son derece yüksek olduğu görüntülerin ekrana getirildiği, tüm bu şiddet sahnelerinin birtakım gerekçelerle yaşandığına yönelik açıklamalar farklı yarışmacılar tarafından yapılarak şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığı, toplumda hoş karşılanmayan birçok davranış başarı elde etmek için adeta doğallaştırılarak yarışmanın ve yarışmacıların karakteri haline getirildiği, dolayısıyla mezkur yayında yer alan şiddet sahnelerinin izleyicilerin söz konusu durumları normalleştirmelerine, içselleştirmelerine ve şiddetin gerçek dünyada yer bulmasına yol açabilecek etkilere sebep olabileceği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %3 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Aralık 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 595.067.983,49 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 17.852.040,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, aynı maddenin 11’inci fıkrası uyarınca 1 ay içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY’ın karşı oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.