İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 26.11.2024 tarih ve 109 sayılı yazısına konu STAR TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 13.11.2024 tarihinde saat 20:00’de yayınlanan “Sahipsizler” adlı dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, STAR TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 13.11.2024 tarihinde saat 20:00’de yayınlanan, anne ve babalarının öldürülmesinden sonra babalarının güvendiği biri olan Aslan amcalarına ulaşma maksadıyla büyük ablaları Azize’nin liderliğinde İstanbul’a doğru yola çıkan kardeşlerin İstanbul’un karmaşık ve tehlikeli atmosferinde küçük yaşta yetişkin sorumlulukları üstlenerek içinde kaldıkları çaresizliğin ve kararlılığın konu edildiği, "Sahipsizler" adlı dizi filmde geçen diyaloglarda “Ben sana ne dedim Bala? Daha şuncacıkken 'sen benimsin' demedim mi? Senin ne işin var elin adamıyla? (Yavuz, Bala'yı zorla arabaya doğru götürür) Rıfat! Rıfat! Bala! Bırak! Bala! Bırak lan kızı! Git buradan Rıfat. Git, ecelin olmayayım! Lan sus! Bırak kızı, bırak! Rıfat! Rıfat! Rıfat! Rıfat! Bala! (Yavuz ıslık çalarak Bala'nın bulunduğu odaya girer ve kadına saldırır. Aaah bırak beni…Bırak onu! Senin aradığın benim! Rıfat! Bala, git buradan! Bala! Bak, nasıl da biliyor sahibini. E hani o senindi Rıfat? Ben iki cihanda da Rıfat’ın karısıyım. O beni seni cehenneminden kurtarıp cennetim oldu. Bırak lan kızı. Bırak lan şerefsiz! Geberteceğim lan seni! Bırak, bırak beni bırak beni. (Bu esnada Yavuz Bala’ya arkadan sarılma suretiyle tutarak hareket etmesini engeller) Bırak, gel buraya. O zaman sizi kendi cehenneminize göndereyim Bala. Benimki mi gerçekmiş sizinki mi? Bala, Bala iyi misin Bala? (Histerik bir gülüşle bağırmaya başlar) İzle gör Rıfat, izle gör! Benim olan ya benimdir ya hiç kimsenin! Hayır hayır, İzle göre Rıfat, Rıfat! Sus Bala, sus. (Feryat ederek bağırmaya devam eder) Bırak. Çevir şunun kafasını. Bala, Bala iyi misin? İzle, tetiği çeken benim ama onu sen öldürdün! (Feryat eder) Rıfat…Hiii! (Korkar) Dayı. Korkma, benim. Allah Allah. Hayırdır? Baloya mı gidiyorsun saçmalar maçlar bir şekil maşallah. Yani okula dayı, hatta bayağı da geç kalıyorum şu anda. Bu şekilde bir yere gidemezsin dayısının gülü. İçeri geç, annene söyle üstünü başını düzeltsin ondan sonra gidersin. Yani düğüne mi gidiyorsun, baloya mı gidiyorsun okula mı gidiyorsun belli değil. Yok, yok ki annem çıktı çoktan dükkânda. Belli oldu bu halinin bu tipinin neden böyle olduğu. Ya ne acelesi var? Yani seni giydirsin, hazırlasın ondan sonra gitsin. Yani ben anlamıyorum bunun ne acelesi var bu dükkânda ya? Yok acelesi. Yani aceleden değil de ben de çocuk değilim ya sonuçta o hazırlamıyor beni ben kendim giyiniyorum yani dayı. Değil mi? (Güler ve sonrasında kızın saçına doğru yönelerek sertçe saçını çeker). Ah ah ah dayı tamam çok acıyor. Saçını topla bakayım şöyle. Çok acıyor, çok acıyor, çok acıyor. Toka, toka nerede? Bileğimde, bileğimde toplayacağım. Çok acıyor ne olur! Burada durmayacak kafana takacaksın. Taksana yolarım o saçlarını. Tak bağırttırma beni.(Kız saçını toplar). Hah mis. Gel buraya, buraya gel, buraya gel. (Kızın eteğini zorla aşağı indirir). İndir şunu indir. Bak bir, iki karış. Burada olacak. Bizim kırmızı çizgimiz ne? Toka kafada, eteğin boyu burada değil mi? Bir daha seni uyarmayacağım. Tamam. Melis, seni döverim. Anladın mı? (Kızın yüzüne doğru tekrarlı bir şekilde dokunur) Dö-ve-rim. Tamam…(Butikteki adama bağırır) Seni bir daha görürsem o önündekini keserim!...Ay bu Necla gene ne yaptı acaba? Abi, vallahi ben bir şey yapmadım Abi. Yeminle bak! (Bip sesi) yaptın. Seni küçük şeytan. Ben sana ne dedim ha? Bunlar buraya kadar ilikli olacak, kapalı olacak demedim mi? Bak bakayım burada erkekler için bir şey var mı? Yok. O zaman içeride adamın ne işi var? Abi müşteri sonuçta. Ben ne bileyim abi! Lan senin (Bip sesi) müşterini! Lan ben gelmesem adam... Tövbe tövbe bak aklımdan neler geçiriyor. Aklıma mukayyet ol! Anne! Anne! Yardım edin, yetişin! Öldürecek beni. Yardım edin. Ay resmen saçından sürüyor. Napıyorsun dayı? Beni rezil kepaze ettin! Öldürecek beni öldürecek! Neyini öldüreceğim lan ben senin? Dayı napıyorsun? Kes sesini! Millete salladığın kuyruğu keseceğim. Saçını başını yolacağım senin. Dayı napıyorsun ya? Napıyorsun dayı! Dayı bırak bak rezil oluyoruz. Herkes bize bakıyor ya! Senin de saçını keserim. Kes sesini o suçunu biliyor. Çekil şuradan! O suçunu biliyor. Abi, bak yemin ediyorum bir şey yapmadım. Sana yemin ediyorum bir şey yapmadım! Hiçbir şey yapmadın ha! Beni de öbürü gibi katil mi yapacaksın lan!...Ağabey. Çocuklar gerçekten onlarsa ne yapacağız? Ben bir tek Azize'yi istiyorum Neco. Bana bir tek o lazım. Diğerleri? Hepsi ölecek” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Konu itibari ile diziler, kurgusal yapımlar olsa da hikayelerini hayatın içinden aldıkları, toplumda gerçeklik noktasında bir karşılık bulabildiği, dizide yer alan şiddet sahnelerinin, şiddete meyilli kişiler tarafından rol model edilme olasılığının var olabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Özellikle şiddet içeriklerine sahip diziler, hem içerdikleri yoğun şiddet görüntüleri hem de verdikleri açık ya da kapalı mesajlar ile hukuka aykırı hareket etmeyi ve sosyal alanda bozuk davranışları özendirmekte; hatta bu durumu meşru bir yöntem olarak göstermektedir.
İnsanlık tarihi içinde ortaya çıkan şiddet olgusu, bireysel ve toplumsal pek çok unsurun iç içe geçtiği karmaşık bir yapıya sahiptir. Bu nedenle şiddet, tanımlanması zor olmakla birlikte zamana ve topluma göre değişen bir kavramdır. Toplumsallaşma döneminde şiddetin altında yatan saldırganlık dürtüsü öğrenilmektedir. Birçok biçimde kendini gösteren şiddet, hem kişisel hem de toplumsal olarak sıkça karşılaşabileceğimiz bir olgudur.
Şiddet denilince akla ilk olarak fiziksel güç kullanımı gelse de şiddet, fiziksel güç kullanımının ötesine geçmektedir. Şiddet, genel anlamda baskı veya zorlama yoluyla fiziksel, zihinsel ya da maddi zararlara neden olan herhangi bir hareket, söz, tutum veya yaklaşım olarak tanımlanabilir. Fiziksel zarar verme, alıkoyma, zorlama, cinsel istismar, öldürme gibi fiziksel ve psikolojik açıdan zarara neden olan tüm davranış biçimleri şiddet kavramı kapsamında yer almaktadır.
Medyadaki temsiller, temsil edilenlerin hayatımızdaki yerini ve onlara atfettiğimiz anlamı yansıttığından, anlamları meşru kılarken birbirlerine eklemlenerek dünyaya, topluma, insanlara bakışımızı biçimler. Böylelikle bu bakışın ve genel olarak değerlerin, davranış biçimlerinin sürekli yeniden üretilmesine katkıda bulunurlar.
Aynı şekilde medyada şiddetin ekrana getirilmesi, bireylerin davranışları ve duygu durumları üzerinde kısa ve uzun vadeli etkilerin gözlemlenmesine neden olmaktadır. Şiddet görüntülerine maruz kalmak, kısa vadede izleyicide uyarılmayı artırarak, gözlemlenen davranışları otomatik olarak taklit etme eğilimini tetiklemenin yanında, uzun vadede bireylerin şiddete karşı normal olumsuz duygusal tepkilerinin de azalmasına sebebiyet vermektedir. Şiddetin içselleştirilmesiyle birlikte başkasının acısından haz alma, şiddeti eğlence aracı haline getirme, acıma duygusunun körelmesi, şiddete karşı kayıtsız kalma ve şiddete çeşitli amaçlar doğrultusunda söz konusu olabilmektedir. Bu suretle bireydeki ahlaki değerleri aşındıran eğilimler tetiklenmektedir. Duyarsızlaşma, beraberinde ahlaki değerlendirmede bozukluklara neden olabilmektedir. Bireyler değerlendirme sürecini başlatabilmek için gerekli olan işaretleri algılayamadığından eylemler ahlaki boyutlar dikkate alınmadan hayata geçirilmiş olur. Böylelikle ekrandaki şiddet, bireyleri duyarsızlaştırmak suretiyle empatiyi de etkileyebilmektedir.
Kadına yönelik ayrımcılık, baskı ve istismar çoğu kez şiddet davranışıyla da iç içedir. Cinsiyete dayalı şiddetin yaygınlaşmasında ve artmasındaki en güçlü nedenlerden biri ise medyadır. Dizilerde sahnelenen kadına yönelik şiddet gerçek hayatta bir farkındalık oluşturmamakla birlikte aksine toplumları olumsuz etkileyebilmekte ve bireyleri kadına yönelik şiddete daha da duyarsız hale getirebilmektedir. Kadına yönelik şiddetin çözümünü kadına uygulanan şiddet sahnelerinde aramak son derece yanlış olmakla birlikte bu sahneler toplumda ters etki oluşturabilmektedir. Kadına yönelik şiddetin çözümü, şiddet gören, tacize uğrayan, zavallı, güçsüz kadın temsilleriyle değil; akıllı, çalışkan ve şiddetten uzak kadın temsilleriyle bulunabilir. Kadına yönelik şiddet ve işkence sahneleri hem özendirici olabilmekte hem de kişileri şiddete karşı duyarsızlaştırabilmektedir. Şiddet sahnelerine maruz kalan bireyin önceden izlemiş ve farkında olmadan bilinçaltına yerleşmiş olduğu şiddet davranışını uygulaması, ekrandaki şiddetin en muhtemel sonucudur. Öte yandan, gerçek ile kurguyu ayırt edemeyen ve bilişsel fonksiyonlarını tamamlamamış küçük yaştaki çocukların ekrandaki istismar görüntülerinden etkilenmemeleri imkânsızdır.
Şiddet, insan doğasında doğuştan var olan bir olgu değildir. Bireyler, şiddeti açığa vuran saldırganlık dürtülerini toplumda sosyalleşme süreci içinde öğrenip içselleştirmektedir. Toplumsal hayatın ayrılmaz bir parçası haline gelen kitle iletişim araçları ise bu öğrenmeyi hızlandırıcı etkiye sahiptir. Bu bağlamda, medyanın bireyleri davranışsal, tutumsal, duygusal, bilişsel ve fizyolojik olarak etkilediği düşünülmektedir. Hem olumlu hem olumsuz etkileme gücüne sahip medya, olumsuz mesaj içerikleriyle özellikle çocuklar ve gençler üzerindeki etkileri nedeniyle toplumsal yapıyı tehdit edebilmektedir. Televizyonda yer alan şiddet sahneleri çocuğun şiddetle alakalı normal algılarını değiştirebilmektedir. Kültivasyon teorisi de belirli bir kurguya dayanan dizilerin kalıplaşmış ve gerçeklikten uzak olması halinin toplumda yer alan gerçekliğin yerine geçtiğini ve toplum tarafından benimsendiğini desteklemektedir. Çocuklar kimlik gelişimlerini, taklit etme veya özdeşim yapma gibi yöntemlerle tamamlarlar. Televizyonda yayınlanan şiddet içeren davranışlar, normal yaşamın bir parçası gibi sergilenmekte ve dünya korkutucu durumlarla ve beklenmedik tehlikelerle dolu bir ortam olarak sunulmaktadır. Olumsuz uyaranlara daha açık olan çocuklar, bu tarz şiddet görüntülerine maruz kaldıklarında onları model alabilmektedir.
Yapılan araştırmalara göre televizyona uzun süre düzenli olarak maruz kalan insanların kötü ve kasvetli bir dünya içinde yaşama hissine kapılma eğiliminde olduğu saptanmıştır. Öte yandan ekrana aşırı maruz kalmanın, izleyicilerin duygu dünyasında saldırganlık, duyarsızlaşma, kırılganlık ve bağımlılık gibi sonuçlar doğurduğu görülmüştür. Yoğun televizyon izleyen kişilerde, yaşadığı mahallenin güvensiz olduğuna inanmak, suç korkusunun çok ciddi bir kişisel sorun olduğunu düşünmek ve gerçek ne olursa olsun, toplumdaki suç oranının yükseldiğini varsaymak gibi bulgular tespit edilmiştir. Bu durum “Acımasız Dünya Sendromu” olarak adlandırılmaktadır. Bu çalışmalarda yalnızca “şiddet” merkezdedir, şiddetin sunum şekliyle ilgilenilmez. Her türlü şiddet gösterimi, gücü temsil eden ve mevcut toplumsal düzeni pekiştirmeye yarayan dramatik bir araç olarak ele alınır. Merkezde olan şiddet olgusu, medyadaki sunumuyla pekiştirilen ve toplumu uzun vadede olumsuz yönde etkileyen bir olgudur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde ihlale konu dizi film yayınında yer alan şiddet sahnelerinden de anlaşılacağı gibi her ne kadar kurgusal bir yapım söz konusu olsa da bir kadının sürüklenerek arabaya bindirilip alıkoyulması, kadına tecavüz edilmesi, sonrasında ise kocası ile birlikte kendisine takıntılı bir adam tarafından silahla ateş edilerek öldürülmesi, yapımda sıklıkla kadınlara erkekler tarafından fiziksel ve psikolojik şiddet uygulaması gibi akılda kalıcı ve kişileri etkileyebilecek şiddet içerikli sahnelerin diğer sahnelere göre daha fazla dikkat çekmekte olduğu, ilgili sahnelerdeki yoğun fiziksel şiddet ve çatışma sahnelerindeki grafik şiddet de bu kapsamda düşünüldüğünde izleyicinin şiddet içeriğine karşı duyarsızlaşmasına neden olabileceğinden abartılı, çok yönlü şiddet sahnelerinin, dizinin genel anlatısı içinde iyi ya da kötü bir karakter tarafından gerçekleştirildiği fark etmeksizin, temsil yoluyla şiddeti normalleştirmeye hizmet edeceği, fiziksel ve psikolojik şiddet görüntülerine açıkça yer verilmesinin şiddeti normalleştirici ve pekiştirici bir nitelik taşıdığı, medyadaki olumsuz temsillerin, olumsuz toplumsal olguların kanıksanması ve olağanlaştırılmasına ister istemez katkısı olduğu göz önünde bulundurularak, psikolojik, cinsel ve fiziksel şiddet yoluyla kadını istismar eden ve şiddeti açıkça sunan çeşitli sahnelerin gerek yetişkinler, gerekse küçükler bakımından, kısa vadede şiddet davranışına teşvik edici olacağı, hem kadına yönelik psikolojik ve fiziksel şiddet unsurları, hem de öldürme ve yaralama eylemlerini estetize eden unsurlar bakımından, söz konusu dizinin uzun vadede toplumda şiddetin yaygın ve olağan bir durum olduğuna yönelik tutum değişikliğine yol açabileceği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %3 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının takdiren iki (2) kez durdurulmasına, karar verilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan; Yayın hizmetleri "Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası ve program yayını durdurma idari tedbirinin uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 198.763.114,09 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 5.962.893,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) İdarî tedbir olarak, ihlale konu PROGRAM YAYINININ TAKDİREN 2 (İKİ) KEZ DURDURULMASINA, bu idari tedbirin uygulanma zamanın kuruluşa yapılacak tebligatta bildirilmesine,
d) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan; “… Yükümlülük veya yasağa aykırılık dolayısıyla idarî tedbir olarak programın yayınının durdurulması kararının verilmesi halinde, yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren fiilin işlenmesinden dolayı sorumluluğu olan programın yapımcısı veya varsa sunucusu, yayının durdurulduğu süre zarfında, aynı veya farklı medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hiçbir ad altında başka bir program yapamaz veya sunamaz.” hükmü uyarınca, işlem yapılması hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
e) İdari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan programın yerine, Üst Kurulca gönderilen programların, programın başında; “Bu program, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun 27.11.2024 tarih ve 2024/46 sayılı toplantısında alınan 19 No’lu kararı uyarınca, kuruluşumuzun 13.11.2024 tarihinde saat 20:00’de yayınladığı "Sahipsizler" adlı dizi film yayınında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ş) bendinde yer alan, yayın hizmetleri ‘Şiddeti özendirici veya kanıksatıcı olamaz.’ ilkesinin ihlali nedeniyle idari tedbir uygulanması sonucu yayını durdurulan program yerine yayınlanmaktadır.” metninin anlaşılır şekilde okunarak DVD/CD’de yer aldığı şekliyle ticari iletişim yayını içermeksizin yayınlanmasına, ayrıca anılan metnin program yayını süresince ekranın altında akar yazı ile verilmesine,
f) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir... Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Ahmet Can BUĞDAY, Dr. Necdet İPEKYÜZ ve Tuncay KESER’in karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.