Üst Kurul Başkan Vekili Orhan KARADAŞ’ın gündem dışı olarak;
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 07.11.2024 tarih ve 64 sayılı “KANAL D” konulu yazısının görüşülüp karara bağlanmak üzere gündeme alınmasını öneriyorum.
Şeklindeki beyanına istinaden yapılan oylamada, konunun gündeme alınmasına oy birliği ile karar verilerek görüşmelere geçilmiştir.
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 07.11.2024 tarih ve 64 sayılı yazısına konu KANAL D logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 01.11.2024 tarihinde saat 13:15’te yayınlanan "Gelinim Mutfakta" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, KANAL D logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta yayınlanan “Gelinim Mutfakta” isimli program kayınvalideler ve gelinlerden oluşan dört takımın yarıştığı bir yemek yarışmasıdır. Yarışmada, gelinler her gün verilen tarifleri en iyi şekilde yapmaya çalışırken, kayınvalideler de tadım yaparak en beğendikleri yemeği seçmektedir. Kayınvalideler yemeklerin kime ait olduğunu bilmeden puanlama yapmaktadır. Hafta boyunca alınan puanların sonucunda en yüksek puanı alan gelin haftanın birincisi olurken, en düşük puanı alan elenme riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu puanlama sistemiyle de takımlara çeyrek altın ve bilezik ödülü verilmektedir. Söz konusu programın 01.11.2024 tarihinde saat 13:16’da yayınlanan bölümünde; “Senin hakkın bu Seren bitti. Benim hakkım mı teşekkür ederim peki giderken benim yerime sen ağlarsın. Ben ağlamam. Giderken ben güleceğim sen ağlarsın çünkü sen beni yaktın. Hak ettiğin bu. Benim emeğimi yaktın, YAKTIN. (Bağırarak ifadeyi tekrarlamaktadır.)…Kes sesini...! Kesmiyorum, kesmiyorum. Konuş o zaman, nişanını bozarım ona göre. (Müdahale ederek) Yapmayın Olcay hanım aşk olsun Seren ne yapıyorsunuz. Nedir ya iki bilezik alacaksın diye almayıver…” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Eleştiri, “(Bir kimse veya şeyin) İyi ve kötü taraflarını ortaya koyarak değerlendirmesini yapma, tenkit, muaheze, kritik” şeklinde tanımlanmaktadır. Herhangi bir eleştiri, ifade özgürlüğü kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Ancak eleştiri sınırlarının ötesine geçen ve kişileri aşağılayan, kişilik haklarına saldığı ve hakaret niteliği taşıyan, insan onuruna aykırı ve özel hayatın gizliliğini ihlal eden her türden ifade ise, ifade özgürlüğü kapsamı dışında değerlendirilmelidir. Eleştiri ve ifade özgürlüğü kavramları arasındaki bu ilişkiye vurgu yapılarak: “İfade özgürlüğünün, büyük ölçüde eleştiri özgürlüğünün garanti altına alınmasını hedefledi” belirtilir.
Eleştiri kavramı üzerinden, sosyal bilimlerde demokratik toplum yaşamı için önemli bir kavram olarak görülen “ifade özgürlüğüne” değinilebilir. Nitekim, yasal sınırlar içinde kabul edilecek olan “eleştiri”, aynı zamanda ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Tersinden düşünüldüğünde, eleştiri sınırlarını aşan ifadeler ise ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyecektir.
Onur kelimesi sözlük anlamıyla insanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis olarak tanımlanmıştır. İnsan onuru kişinin doğuştan kazandığı bir değer olarak en temel insan haklarından biridir. Gerek Anayasa gerekse ulusal ve uluslararası düzenlemelerde korunmaya alınan bir haktır. Anayasa'nın 17. Maddesi'nde düzenlenen "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı' başlıklı hükmü ile kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muameleye tabi tutulamayacağı anayasal güvenceye alınmıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin başlığı “İfade Özgürlüğü”dür. Söz konusu maddede iki hüküm yer alır: 1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. 2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.
Görüldüğü gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. Maddesinin birinci fıkrası ifade özgürlüğü hakkının herkes için geçerli olduğunu ve kapsamını belirlerken, ikinci fıkrası ise bu hakkın sınırlandırılabilmesinin koşullarını belirler. İkinci fıkradaki “yasayla öngörülen” ifadesi, her ülkenin, bu fıkra kapsamında sayılan koşullara bağlı olarak ifade özgürlüğü hakkının yasayla sınırlandırılabileceğini gösterir. İkinci fıkrada yer alan “başkalarının şöhret ve haklarının korunması” ise 6112 sayılı Kanunun 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan “kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler” ile benzeşmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda; “Senin hakkın bu Seren bitti. Benim hakkım mı teşekkür ederim peki giderken benim yerime sen ağlarsın. Ben ağlamam. Giderken ben güleceğim sen ağlarsın çünkü sen beni yaktın. Hak ettiğin bu. Benim emeğimi yaktın, Yaktın. (Bağırarak ifadeyi tekrarlamaktadır.)…Kes sesini...! Kesmiyorum, kesmiyorum. Konuş o zaman, nişanını bozarım ona göre. (Müdahale ederek) Yapmayın Olcay hanım aşk olsun Seren ne yapıyorsunuz. Nedir ya iki bilezik alacaksın diye almayıver…” şeklinde yarışmacıların birbirlerine yüksek bir ses tonu ile kızarak ve hatta bağırarak ifade edilen konuşmaların insan onurunu incitici ve küçük düşürücü nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; Yayın hizmetleri "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 335.057.814,24 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 10.051.734,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.