Üst Kurul Başkan Vekili Orhan KARADAŞ’ın gündem dışı olarak;
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 07.11.2024 tarih ve 70 sayılı “TV8” konulu yazısının görüşülüp karara bağlanmak üzere gündeme alınmasını öneriyorum.
Şeklindeki beyanına istinaden yapılan oylamada, konunun gündeme alınmasına oy birliği ile karar verilerek görüşmelere geçilmiştir.
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 07.11.2024 tarih ve 70 sayılı yazısına konu TV8 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 29.10.2024 tarihinde saat 15:51’de yayınlanan "Zuhal Topal’la Yemekteyiz" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, TV8 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta hafta içi her gün yayınlanan “Zuhal Topal’la Yemekteyiz” isimli yarışma programında, her güne bir kişi olacak şekilde, o günün yarışmacısı yarışma stüdyosu olarak belirlenen bir evde kamera önünde belli bir sürede o günün menüsünü hazırlamakta ve sunumla birlikte yarışmacılardan puan alarak kendi gününü tamamlamaktadır. Beş günün sonunda alınan puanlar sıralanarak birinciye para ödülü verilmektedir. Kıyasıya bir rekabetin söz konusu olduğu, sunucu Zuhal Topal'ın sorularıyla yönlendirdiği programda özellikle yemek tadımlarından sonra yapılan yorumlar, sofranın sunumu ve servis biçimi başlıca eleştirilen konular arasındadır. İlgili programın 29.10.2024 tarihinde saat 15:51’de yayınlanan bölümünde; “Kimseyi rakip karşıma bulmuyorum. Bulamasın ki hiç kimse zaten bulamazsın. Çünkü yapmayı bilmiyorsun ki bulacaksın. Nereden biliyorsun yapmadığını? Yemiş misin? Dokuz çocuğa yemek yapmaktan normal düzgün bir yemek yapmaya vakit bulamamıştır ki. Peki Doğuluların misafirliği, gelip gitmeleri, şeyleri biliyorsun ki? Doğuluların yapacağı tek şey ettir, pilavdır, başka bir şey değil. Doğuluları sana söyleyeyim mi, Doğuluların yapacak kuru fasulyedir, ettir, pilavdır, başka bir şey yok. Kimin? Doğuluların yüzde doksanının yaptığı budur. Nereden biliyorsun? Bir sürü yemek var ya. Ben kendim Doğuluyum. Sadece senin annen senin önüne kuru fasulye pilav mı bıraktı. En özel yemeğimiz kuru fasulye, pilav, ettir. Tam kızacaktım öyle deme diye. Ben kendim öyleyim diyor. Bir saniye Sen demin dedin ki çocuklarına yemek yapmaktan doğru dürüst yemek yapamıyor. Yani çocuk menüsü mü yapıyor bu kadın bütün hayatı boyunca. O çocuklar büyümüyor mu? 30 yaşında oğlu var ya. … Pardon da çocuklara yemek yapan anneler başka tür yemek bilmiyorlar mı? şimdi görmemişler. Nasıl Görmemiş? Görmemiş, görmemiş. Sen ne biliyorsun bu kadının geçmişini? Ben ya baktığım zaman anlıyorum. Bir saniye bir saniye orada dur. Bir saniye dur orada dur orada. Benim çocuklarım seçici evlatlar her yemeği yemezler, her kıyafeti beğenmezler. Sen benim evimde mi yaşıyorsun böyle söylüyorsun? Görmüş müsün? Dinle, dinlemeyince bir öğren bayana karşı nasıl konuşacağını bir öğen. Ben çok iyi biliyorum. sen benim evimde mi yaşıyorsun, karşı komşum musun, akrabam mısın? Seni ilk defa bu programda görmüyor muyum? Evet olabilir. Nereden biliyorsun peki? Niye uyduruyorsun? Çocuklarım seçici diyorsun ya, şöyle diyeyim çünkü anne yemeğinden başka evde başka yerde yemek yemesine izin vermemişsin ondandır. Görmemiş. Dünün çocuğu karşından konuşuyor.” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
İnsanları etkileme gücü dolayısıyla günümüzde medya en büyük güçlerden birisi haline gelmiştir. Bu güç medyanın bütün insanlara rahatlıkla ulaşabiliyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte medyanın sahip olduğu bu güç, beraberinde büyük sorumluluklar da getirmektedir. Özellikle her yaştan izleyicisi bulunan bu tarz beceri yarışmalarının bu konudaki etkileme gücü çok yüksektir. Her ne kadar yüksek izlenme oranına sahip olsa da yapılan araştırmalar izleyicilerin önemli bir bölümünün bu türden yarışmaları sakıncalı bulduğunu göstermektedir.
Onur kelimesi sözlük anlamıyla insanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis olarak tanımlanmıştır. İnsan onuru kişinin doğuştan kazandığı bir değer olarak en temel insan haklarından biridir. Gerek Anayasa gerekse ulusal ve uluslararası düzenlemelerde korunmaya alınan bir haktır. Anayasa'nın 17. Maddesi'nde düzenlenen "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı' başlıklı hükmü ile kişilerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muameleye tabi tutulamayacağı ve de yine Anayasa'nın "Özel hayatın gizliliği" başlıklı 20. maddesi ile kişilerin özel hayatlarının ve kişisel verilerinin korunması hakkı anayasal güvenceye alınmıştır.
Danıştay 13. Dairesi’nin, E:2017/1459 ve K:2020/684 sayılı kararında; "İnsan onuru kavramı, kişinin manevi varlığına ilişkin olup şeref ve itibar kavramı ile iç içedir. Bir fiilin insan onurunu ihlal etmesi, kişinin mutlaka fiile yönelik rızasının bulunmadığına işaret etmemekle birlikte toplumun, kişinin menfaatlerinin ihlal edilmediği hallerde dahi insan onuru hakkında endişeye düşmesi mümkündür." ifadeleri yer almaktadır. Nitekim, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'da medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla yayın ilkelerine uygun olarak sunmakla yükümlü kılınmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda; "Dokuz çocuğa yemek yapmaktan normal düzgün bir yemek yapmaya vakit bulamıştır ki….Doğuluların yapacağı tek şey ettir pilavdır, başka bir şey değil. Doğuluları sana söyleyeyim mi, Doğuluların yapacak kuru fasulyedir, ettir, pilavdır, başka bir şey yok." şeklinde sarf edilen ifadelerle, her yaştan izleyicisi bulunan bu tarz beceri yarışmalarının bu konudaki etkileme gücünün çok yüksek olduğu ve her ne kadar yüksek izlenme oranına sahip olsa da yapılan araştırmaların izleyicilerin önemli bir bölümünün bu türden yarışmaları sakıncalı bulduğu hususları söz konusu programa yönelik izleyicilerden gelen yoğun şikâyetlerle birlikte değerlendirildiğinde, yarışmacının açıklamalarını dinlemeyip sözünü keserek, baskıcı ve onur kırıcı söz ve davranışlar ile yapılan yemeğin değerlendirilmesinin insan onurunu incitici ve küçük düşürücü nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde yer alan; Yayın hizmetleri "İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “8 inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 647.842.460,05 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 19.435.274,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. …” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.