İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 06.11.2024 tarih ve 63 sayılı yazısına konu BEYAZ TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 25.10.2024 tarihinde saat 13:00’te yayınlanan “Esra Ezmeci ile Yeni Baştan” adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; BEYAZ TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 25.10.2024 tarihinde saat 13:00’te yayınlanan, sunuculuğunu Esra Ezmeci'nin yaptığı "Esra Ezmeci ile Yeni Baştan" adlı programda, program sunucusu ile programa bağlanan bir konuk arasında geçen diyaloglarda; “Zahide Hanım varmış hattımızda. Zahide Hanım. Merhaba Esra hanım. Merhaba hoş geldiniz. Benim bir sorum var. Ee ben altın sesine tahrik oluyorum. Ee eşimle birlikte olurken...Neye pardon? Anlamadım neye, ne sesine? Altın sesine. Altın sesine ne oluyorsunuz? Tahrik oluyorum. Altın sesine tahrik oluyorsunuz. Ve birlikte olurken de eşime bütün altınları takıyorum öyle birlikte oluyorum. Ama eşim bu durumdan çok şikayetçi. Acaba benim tedaviye mi ihtiyacım var? Bu sorunumu nasıl çözebilirim? Şimdi şöyle bu ne zamandır devam ediyor? Ee evlendiğimizden beri. Peki çok mu altınınız var? Yani var. Yani bir altın taktığınız yani her yeriniz mi ağırlık mı oluyor? Altın mı oluyor? Hayır onların sesi şıkır şıkır yapıyorlar ya. Hı hı şıkır şıkır. Peki siz eşinize daha da altın almasını istiyor musunuz daha çok tahrik olmak için? Tabi ki, tabi ki istiyorum ve ben ona da altınlarımı takıyorum. Onun koluna da bileziklerimi takıyorum. Ha ona da takıyorsunuz altınlarınızı. Eşiniz bunun için hoşnutsuz. Bir dakika kısa bir aramız var. Aradan sonra devam edeceğiz…Şimdi Zahide Hanımı iyi anlamak lazım. Zahide Hanım kendi altın takmıyor. Eşine altın takıyor, eşi şıngırdıyor ve bundan tahrik oluyorsunuz değil mi Zahide Hanım? Evet. Hım eşinize takıyorsunuz. Evet. Altın yani kendim de takıyorum ama onda şıkır şıkır ettiği için daha çok hoşuma gidiyor. Acaba benim bir tedaviye mi ihtiyacım var ya da nasıl bununla baş edebilirim artık eşim şikayetçi olmaya başladı? Yani ne takıyorsunuz eşinize? Mesela bilezikler, kolyeler nedir? Bilezik, kolye, beşibiryerde ses yapan takıları takıyorum. Özellikle bilezikler. Sonra birlikteyken şıngırdatıyor musunuz onu? Evet. Peki eşiniz tabi ki bunları takmaktan mı şikayetçi? Evet artık yani ilk başlarda onun da hoşuna gidiyordu. İşte altın şu bu ama artık son zamanlarda şikayet etmeye başladı. Nasıl çözüm bulabilirim? Şimdi Zahide Hanım nasıl çözüm buluruz biliyor musunuz? Şimdi eğer bir şey, bir madde, bir materyal, bir cisim olmadan bu cinsellikten haz almıyorsanız bunun adı fetişizm oluyor. Bazen ayakkabı olur bu, bazen çorap olur, bazen altın olur. Altını pek duymadım yani ilk defa siz de duydum ama böyle bir durum varsa bundan uzaklaşmak için bazı terapi yolları var. Bir de fetişizim birazcık bir takıntı meselesi olduğu için bazı takıntılardan, bağımlılıktan kurtulmanın en büyük yolu mahrumiyettir. Sizin biraz altından mahrum olmanız gerekiyor. Yani altını hayatınızdan her türlü çıkaracaksınız. Önce bunun yoksunluğunu hissedeceksiniz. Bunsuz yapamazsınız gibi gelecek. Bunsuz cinsellikten haz alamazmışsınız gibi gelecek ama önce bunu böyle bir 21 gün altınsız birliktelik yaşadıktan sonra birazcık alışmaya ve haz almaya başlayacaksınız. Hiç yapamadınız terapi alarak bu fetişizm durumundan kurtulabilirsiniz. Ama hep size de söyleyeyim izleyiciler. Eğer bir materyal, bir giysi, bir kişi ne derseniz olmadan o cinsellikten haz alamıyorsanız onun fetişizmi oluyorsunuz. O yüzden altın fetişizminden vazgeçmek için mahrum kalacaksınız. Anladık mı Zahide Hanım? Bu gece başlayın olur mu? Deneyeceğim bu akşam. Deneyin bu akşam altınsızlığı, deneyin bir bakalım. Teşekkür ederiz Zahide Hanım." şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Toplumların devamını sağlayan ortak değerleri vardır. Toplumun milli ve manevi değerleri toplumu bir arada tutmaya yarayan, toplumun geneli tarafından yaygın ve doğal olarak kabul edilen, örf, adet, gelenek, inanç ve ahlak gibi birçok alandan beslenen ve böylece toplum yaşamını bir anlam çerçevesine oturtan soyut unsurlardır. Bunun yanı sıra genel ahlak ise toplumun çoğunluğu tarafından kabul görmüş iyi ve kötüye ilişkin değerler olarak tanımlanmaktadır. Bir toplumda yaşamanın gerektirdiği ortak değerlere sahip çıkmak, sağlıklı nesillerin yetişmesi, toplumun devamı için elzem gözükmektedir.
Ahlaki gelişim sürecinde gelişimi etkileyen birçok çevresel etken vardır. Günümüzde bu etkenler içerisinde en etkili olanı şüphesiz kitle iletişim araçlarıdır. Bu araçlar vermek istedikleri her türlü mesajı verirken alıcıda bırakacağı olumsuz etkiyi göz önünde bulundurmalıdır. Toplumdaki vicdani ve ahlaki değerlerle bağdaşmayan yayınlar toplumsal çöküntüye yol açabilmektedir. Özellikle çocukların günün önemli bir kısmında etkileşim içinde olduğu medya araçları çocukların bilinçaltında gizli veya açık birçok zararlı ve yıkıcı etki oluşturabilmektedir.
Televizyon yayınlarının hem görsel hem işitsel olması, ilgi çekici olması, herkese hitap eden yayınlar yapması ve yayın çeşitliliğin olması gibi özellikleri nedeniyle çok fazla tercih edilen, dolayısıyla küçük yaşlardan itibaren toplumun büyük bir kısmının etkileşim halinde olduğu sosyal bir araçtır. Medyanın insanları etkileme ve kamuoyu oluşturma kabiliyeti çok güçlüdür. Bu kabiliyet medyanın bütün insanlara rahatlıkla ulaşabiliyor olmasından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte medyanın sahip olduğu bu güç, beraberinde büyük sorumluluklar da getirmektedir. Özellikle yayın esnasında kullanılan ifade ve üslupta sorumlu yayıncılık anlayışıyla hareket edilerek toplumdaki genel ahlakı bozabilecek nitelikte her türlü yorum ve değerlendirmelerden uzak durulması yayın kuruluşlarının kamusal sorumluluğudur.
Yayıncılık faaliyetinde; toplumun genelinde var olan farklı fikir, kültür, duygu, inanç, köken, ekonomik durum gibi unsurların göz önünde tutularak her programın verdiği mesajın toplumda nasıl algılanacağını bilmek, kitlelerin bunları seyrettikten sonra duygu, düşünce ve davranışlarında nelere yol açacağını hesaplamak, sorumlu yayıncılık anlayışının bir gereğidir. Ayrıca önemli fonksiyonları olan kitle iletişim araçlarının sahiplerinin, yöneticilerinin veya sunucularının yaşadıkları toplumun değerlerine, inanç ve dini hassasiyetlerine, genel ahlak gibi kavramlara özel hassasiyet göstermesi, yayınlarında bunlara titizlikle uyması, sahibi oldukları medya mecrasında yer alan program içeriklerinde bu değerlerin korunması noktasında çaba göstermesi öznel inisiyatife bağlı ihtiyari bir durum değil yayıncının yasal sorumlulukları arasındadır.
Mikro ölçekte aileyi, makro ölçekte ise toplumu ilgilendiren problemler ele alınırken programda kendini ifade etme imkânı verilen kişiler çeşitli mahrem konuları stüdyo ortamından tüm ülkenin gündemine taşınabilecek şekilde iddia, içerik ve ayrıntılı tasvirler ile gözler önüne sermektedir. Herhangi bir çözüme ya da sonuca kavuşturmadan bir tür kurgusallık içinde katılımcıların hayatları birer seyirlik nesneye dönüştürülmektedir. Medya, toplumsal değerlerin aktarımı, paylaşımı, değişimi ve yeniden üretimi konusunda önemli bir araçtır. Ancak zamanla toplumsal değişimlerle beraber aile değerlerinde de birtakım değişimler meydana gelmektedir. Özellikle kitle iletişim araçlarının aile değerlerini göz ardı etmesiyle birlikte ahlaki ve kültürel yozlaşmalar yaşanmaktadır. Medyanın aile yapısına ters düşen, ahlaka uygun olmayan ilişkileri "normal, sıradan ve olağan" bir forma sokup insanlardaki hassasiyeti azalttığı, buna benzer ilişkileri meşrulaştırdığı ve izleyiciyi yeni duruma alıştırdığı bilinmektedir.
Bilindiği üzere yayın kuruluşlarının, toplumsal değerler ve ahlaki hususlara dair konuları toplumsal hassasiyetleri göz önünde bulundurarak yayın yapmaları yayın etiği açısından önemli bir husustur. İfade özgürlüğü, yayın özgürlüğünün temeli olmakla beraber yayın kuruluşlarının ekranları aracılığıyla izleyiciyle buluştuğu programlarında dikkatli bir dil ve üslup kullanmaları yine yasal yükümlülükleri arasındadır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu yayında bireylerin cinsel hayatının kitleler önünde ele alınmasının toplumumuzdaki "mahremiyet" kavramını aşındıracak nitelikte olduğu, aynı zamanda bu ifadelerin Türk aile yapısına ve toplumunun genel ahlak değerleriyle bağdaşmayacak bir biçimde izleyicilere aktarıldığı, dolayısıyla mezkur yayının toplumsal değerlerin yozlaşmasına yol açabileceğinden, Türk aile yapısına ve genel ahlaka aykırılık içerdiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %3 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; “Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 12.039.840,69 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 361.195,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.