İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 06.11.2024 tarih ve 65 sayılı yazısına konu STAR TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 04, 05.11.2024 tarihlerinde 13:01 ve 12:59 saatlerinde yayınlanan “Zahide Yetiş ile Yeniden Başlasak” adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, STAR TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta, kuruluşunun internet sitesinde '...hayata karşı kendisini güçsüz hisseden, yaşamış olduğu baskılardan bunalan insanların sesini duyurduğu gibi, evlatları ile sorun yaşayan, onlar ile aynı dili konuşmakta zorlanan ailelere doğru iletişim kurma konusunda da yardımcı oluyor. Konusunda uzmanların da yer alacağı yeniden başlasak hayata dair her sorunu çözüme kavuşturuyor.' ifadeleri ile tanımlanan, stüdyoda izleyiciler önünde ailevi problemlerin anlatıldığı, kayıp, şüpheli ölüm ve benzeri sorunlardan muzdarip kişi ya da kişilerin katılımcı olduğu ve çoğunlukla sunucunun yönlendirmeleri ile olaylara ilişkin detayların izleyicilere aktarıldığı, hafta içi her gün canlı olarak yayınlanan, sunuculuğunu Zahide Yetiş'in yaptığı "Zahide Yetiş ile Yeniden Başlasak" adlı kuşak programının 04 ve 05.11.2024 tarihlerinde yayınlanan bölümlerine Almanya'da ikamet eden Betül isimli bir kadın konuk olmuştur. Betül sosyal medya üzerinden tanıştığı evli ve çocuk sahibi Metin'e aşık olmuş ve kendisiyle görüşmek için Türkiye'ye 3 günlük ziyaret gerçekleştirmiştir. Betül evli olmasına rağmen Metin'le görüşme konusunda gönlüne söz geçiremediği gerekçesiyle kendini haklı görmektedir. Program sunucusu durumu tasdik etmediğini belirtse de olaylara izleyiciyi bağlamak için her detayı işleyerek konuyu ilgi çekici, duygusal ve dramatik bir yapıya büründürmekte ve seyircilerle interaktif iletişim kurmaktadır. “Fenomen Metin'e Aşık Oldum, Kandırıldım”; “Otel Parasını Ödedim Aç Kaldım”, “Bana Dondurma Bile Ismarlamadı” şeklinde bant yazılarının ekrana getirildiği ilgili bölümlerde “Peki görüntülü konuşmaya başladınız. Aranızda farklı bir samimiyet oluşmaya başladı mı? İlk geceden başladı yani. İlk geceden! Allah'tan siz Almanya'dasınız o burada. Evet. Peki ne oldu sonra? O bana evli olduğunu söyledi ilk geceden. Onu da açık açık söylüyorum. Bak dürüst. Benim de hatalarım ben cesur bir kızım. Allah affetsin. E söyledi evliyim falan diye. Ben gene de onunla konuşmaya başladım. Çünkü hoşlandım. Peki o gece beraber mi kaldınız otelde? Evet. Beraber kalmadık, ben o oteli ikimiz için tuttum. Beyefendi bir bahaneyle benimle birlikte oldu hemen kaçtı gitti. Hiii, ah ah ah Betül ah, ah Betül ah. Ertesi gün yine buluştuk. Eee o gitti sen öyle kaldın otelde. Kaldım, ertesi gün uyudum tabii ki, ertesi gün yine buluştuk beni gezdirdi Gülhane Parkı, Sultanahmet, Beyazıt, Topkapı, Topkapı değil de Ayasofya. Eee sana İstanbul turu yaptırmış. Peki Betül, sen bütün İstanbul'u sana gezdirdi ama bütün paraları sen verdin. ikinci gece oldu yine otelde kaldınız mı? Kaldık aynı şey oldu (güler) şöyle oldu, odayı ben ikimize tutmuşum üç günlüğüne Eee? Ne yapıyor? Betül çiş, birlikte oluyor benimle sonra kaçıyor yine gidiyor. Ama bende kalabilir. Karısı yok zaten. Evet niye kalmıyor? Korkak çünkü. Neden korkuyor? Bilmiyorum ki. Bir de bana söz vermişti kamerada birlikte uyuyacağız diye. Ha birlikte uyumuyorsunuz da. Birlikte oluyorsunuz adam vın. Ama o biliyordu en başından beri benim en büyük hayalim onun omzunda uyumaktı. Ah biz kadınlar var ya böyle romantik romantik. Ama o sırada olanlar oldu. Metin gördü bunu. Kavga neye dönüştü. Neye dönüştü? İşte Recep'le beraber oldum. Bak. Eyvah eyvah. Eee? Ama Metin inanmıyor. Recep evli değil değil mi? Recep evli değil. Metin sadece inanmıyor. Recep'in benim odamı bastığına. Bu İstanbul'a geldi. Ben İstanbul'da görüştüm bununla. Gezdik biz Ayasofya Sultanahmet falan. Birinci günü çağırdı beni otel odasına ben gitmek istemedim ama benim tuvalet ihtiyacım vardı. Tuvalet ihtiyacımı giderirken orada ister istemez bir şeyler yaşadık yarım yamalak. İkinci günü de öyle oldu. Yine mi aynı ihtiyaçtan odasına çıktın? Yok yani başka bir şeyden dolayı. Tam hatırlayamıyorum Zahide Hanım. Yalan söylemeyeyim şimdi. Üçüncü günü de dedi ki ben seninle bir gün boyunca beraber olmak istiyorum dedi. Ben de yok dedim buna Mehmet'le görüşeceğim dedim. Bu üçüncü gün için söylemişsiniz. Tabii üçüncü gün için. Ben döndüm İstanbul'a Zahide Hanım. Aradım bunu çünkü annesi babası sevdiğim insanlar yani başına bir şey gelir, çantasını kaybeder, bir şeyini çaldırır falan diye aradım bunu ne yapıyorsun nasıl gidiyor diye. Bunun birlikte olduğu çocuk zaten genç bir çocuk. Yani 23 yaşlarında falan. Onu söyleyeyim. Hmm bu Bodrumlu olan mı? Bilmiyordum, bilmiyordum yaşını. Evet. Genç bir çocuk yani öyle söyleyeyim. 23 yaşlarında falan. Bana dedi ki ne nevresim bıraktı, ne yatak bıraktı, ampul bile patladı dedi bana. Ben de hata yaptım. Yani kızdım. Geliyorum dedim. Kıskandın mı yani Metin? Ya kıskanmak değil de, yani bana diyor ki yatak bırakmadı, nevresim kalmadı, ampul patladı bilmem ne. Benim de o anki şeyimle erkeklik şeyimle oldu işte hata yaptım yani. Kız ampülü nasıl patlattınız? Tren biletini iptal et dedim Zahide Hanım. Tamam mı, geliyorum dedim. Gittim bir gün beraber oldum onunla. Ondan sonra da zaten beni bırakamadı. Bakın buraya geldi. Furkan diye bir çocukla yarım yamalak beraber olmuş tam da olamamış tamam mı? O ne demek ya? Ondan sonra beni çağırdı. Bir dakika Metin bi dakika. Ne demek o? Ben şubatta göz ameliyatı oldum Zahide Hanım. Evet oteli yine tuttum. Aynı oteli. Şu saçını şöyle yap. Aynı oteli mi tuttun yine? Aynı oteli yine tuttum bu gelir diye belki. Gelmedi zaten. O sırada başka bir talibim geldi Furkan. Bu talipleri nereden buluyorsun sen Betül. Başka bir talibim geldi. Uygulamadan. Bizim bilmediğimiz bir program mı var böyle hala yayınlanan. O çocuk gelmek istedi. Ben aslında gelmesini istemedim, otele yeni yerleşmiştim. Ama o da geldi vapura atlayıp. Furkan kaç yaşında? Furkan da 31 yaşında. Bir dur bir dakika şunu bir bitireyim Metin. Sonra, Furkan geldi. Sonra Furkan geldi. Ben onunla razı değildim birlikte olmaya. O dönem işte. şey oldu, bayansal bir sorunum geldi, beni kurtardı. Sadece yan yana uyuduk, o kadar. Bir şey geçmedi yani? Geçmedi. Yarım yamalak dediği o mu Metin'in? Evet o. E sen bunları Metin nereden biliyor? Blöf yaparak öğrendi benim ağzımdan kaçırdı. Ben dürüst bir insanım ya. Ya onun hayatıyla ilgili hiçbir şey benim umrumda değil. Ama annesine demiş ki ben Furkan'la yarım yamalak bir şey yaşadım. Annesi de buna diyor ki aman Metin'e söyleme tam bir şey yaşamamışsın zaten. Bu nasıl bir şey ya? Bu gitti beni otele bıraktı, birlikte olduk kaçamak yine (eliyle hareketler yapıyor seyirci gülüyor) Bu ikinci gün müydü? İkinci gün, bir dakika 15 Ağustos'ta geldi akşam beni otele bıraktı Sultanahmet'i gezdik. Sonra benimle birlikte oldu, yatağa uzandı hatta soyundu gömleğini filan bu, beyefendi razıydı yani kendisi buna. Tutkusuyum ya onun. Peki ikinci gün görüntülü konuşuyordunuz. (Metin) Eve gitti Eve gitti. Recep bana yazdı seni görmek istiyorum diye. Ben de Recep'e tamam gel dedim ama...Recep kimdi? Bodrum'da tanıştığım çocuk. Sevgili olmuş muydun tekrar sorayım. Olmuştum ama memnun kalmamıştım, açık da söylüyorum. (Kahkahalar) Ay Betül var ya öldüreceksin beni. Memnun kalmamıştın. Evet çünkü hoşlanmamıştım bir de Recep'le kavga ettim ben İstanbul'a bu adam için geldim. Recep dedi ki sen manyaksın evli bir adamla birlikte oluyorsun dedi. Recep hatta beni uyardı. Dedim ama ben o adama kapıldım dedim ama olan oldu Recep'le tartıştım birlikte oldum. Yani ertesi gün de Metin beni aradı. Betül tekrar buluşalım mı diye. Sen fark ettin mi birinin girdiğini odaya o sırada görüntülü konuşuyormuşsunuz. Kimin girip girmediği benim umrumda bile değildi. Sadece bana öyle yok yatak böyle oldu, nevresim şöyle oldu. Ne dedi sana tam olarak? Yatak dağıldı, nevresim dağıldı, ampul patladı sen yapamıyorsun. (Gülüşmeler) İkinizi mi kıyasladı yani? Sen üçüncü gün de orada kaldın mı, otele geldin mi? Geldim. Sabaha kadar kaldın mı? Kaldım. Kaldık, sabaha kadar. Sabah ne yaptınız? Birlikte duş bile aldık." şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Kuşak programları, sunucu ve çeşitli uzmanların katılımıyla, konukların kendilerine ve başkalarına ait mahrem konuları anlattığı, zaman zaman konukların tartıştığı, şahitlerin katılımıyla programda ele alınan sorunların çözülmeye çalışıldığı bir program formatıdır. Ayrıca sunucu ve uzmanların tutumları ve programı kontrol biçimleri gibi hususlar da programı yönlendirmektedir. Dolayısıyla özel yaşam ihlalleri söz konusu olabilmektedir. Konukların olaylar üzerinden hem kendi özel hayatlarını hem de başkalarının özel hayatlarını hiçbir filtreden geçirmeden aktardığı görülmektedir. Aktarılanlar üzerinden yapılan yorumlamalar yargılayıcı, çatışma yaratıcı nitelikte olabilmektedir. Sunucu, programda toplumsal sorunlara ve katılımcıların gündelik hayattaki sorunlarına sosyal bir duyarlılık sergilediğini göstermekte ve bu durum hem programı samimi bir atmosfere büründürmekte hem de katılımcıların daha çok beğenisine, takdirine neden olmaktadır. Sunucu böylelikle katılımcı kitleden biri gibi olduğunu göstermektedir. Sunucunun, uzman katılımcıların ve stüdyodaki seyircilerin etkisiyle konuklar anlattıklarında mahrem-genel ayrımı yapmaksızın âdeta bir katarsis yaşamaktadır.
Mahremiyet, bireye özgü olması nedeniyle bireyin özel yaşam alanı, kişisel gizliliği olarak da ifade edilmektedir. Kavram, yalnız kalma ya da bırakılma hakkını ve kişisel yaşam ile bilgilere dair ayrıntıların kimlerle paylaşabileceğini de içerir. Özel hayat; kişinin güven duyduğu kimselerle paylaştığı, öteki tüm kişilerin bilgisinden uzak tuttuğu ve başkaları tarafından öğrenilmesini istemediği “giz alanı” ve kişinin giz alanına dahil olmayan fakat ailesi, yakınları ve arkadaşları gibi kendisine yakın kişilerle paylaştığı ve bunun dışındaki kişilere gizli kalmasını istediği “özel alanı” da içeren daha geniş bir kavramdır. Aslında kişinin kimliği, onur ve şöhreti, kişisel verileri, psikolojik ve fiziksel bütünlüğü, ayrıca cinsel hayatı bir bütün olarak özel hayatı yani mahremiyetini oluşturan ögelerdir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne göre; isim, cinsel kimlik, etnik kimlik, yaşam biçimi ve görüntü kişinin kimliğini belirler ve özel hayatın parçaları içerisinde yer alır. Tüm bunlar düşünüldüğünde, söz konusu programda konuklar için sözde güvenli bir ortam yaratılmakta ve konuklar ekranda dile getirmemeleri gereken şeyleri aktararak bu şekilde hem kendilerine, hem topluma ve toplum değerlerine zarar verebilmektedirler. Mahremiyet kavramının önemi temel alındığında programda günübirlik ilişkiler üzerinden kurulan cinselliğin detaylarıyla şaşırma ifadeleri, esprili anlatım tarzı benimsenerek açıkça konuşulması toplum nezdinde zarar vericidir. Cinselliğin görüntü ile olmasa da konuşmalarla betimlenmesi, izleyici önünde sınırların ihlal edilmesi ve ilişkilerin 'aşk, sevgi' ifadeleriyle anlatımı bu kavramların içini boşaltmaktadır.
Toplumsal değerler, belli bir toplumda meydana gelen ve genel kabul gören düşünce ve normları yansıtan ölçütlerdir. Aile, din, hukuk, eğitim, ekonomi gibi kurumlar toplumsal değerlerin etkisi altında şekillenir. Toplumsal değerler, toplumsal yapı ve düzenin devamlılığı için çok önem arz eder. İnsan yaradılışı gereği sosyal bir varlıktır ve insan için toplumsal hayat ne kadar önemli ve gerekliyse bir toplum için de o toplumun çekirdeğini oluşturan aile o kadar önemlidir. Aile toplumlarda kültürün, insani değerlerin ve tarihi sürekliliğin koruyucusu ve aktarıcısıdır. Türk toplumu geçmişten bu yana aile değerlerine verdiği önem sayesinde gelişimini sürdürmüş ve kültürel kimliğini korumayı başarmıştır. Medya da toplumsal değerlerin aktarımı, paylaşımı, değişimi ve yeniden üretimi konusunda önemli bir araçtır. Ancak zamanla toplumsal değişimlerle beraber aile değerlerinde de birtakım değişimler meydana gelmektedir. Özellikle kitle iletişim araçlarının aile değerlerini göz ardı etmesiyle birlikte ahlaki ve kültürel yozlaşmalar yaşanmaktadır. Medyanın aile yapısına ters düşen, ahlaka uygun olmayan ilişkileri "normal, sıradan ve olağan" bir forma sokup insanlardaki hassasiyeti azalttığı, buna benzer ilişkileri meşrulaştırdığı ve izleyiciyi yeni duruma alıştırdığı bilinmektedir.
Bilindiği üzere gündelik hayatta yaşanan tüm konular kitle iletişim araçları ile geniş kitlelere ulaştırılarak görünür, bilinir ve tartışılır hâle getirilmektedir. Genel olarak kamuoyunu ilgilendiren bu süreçte ise bilgi aktarımı yapılırken bireylerin bilgilendirilmesi ve de belirli düzeyde yaygın bilinç oluşturulması yayın kuruluşları tarafından hedeflenmektedir. Mikro ölçekte aileyi, makro ölçekte ise toplumu ilgilendiren problemler ele alınırken programda kendini ifade etme imkânı verilen kişiler çeşitli mahrem konuları stüdyo ortamından tüm ülkenin gündemine taşınabilecek şekilde iddia, içerik ve ayrıntılı tasvirler ile gözler önüne sermektedir. Herhangi bir çözüme ya da sonuca kavuşturmadan bir tür kurgusallık içinde katılımcıların hayatları birer seyirlik nesneye dönüştürülmektedir.
Medya tarafından izlenme kaygısı ile aile değerlerini zedeleyen içeriklerin gösterimi, evlilik ve aile kurumunun olumsuz temsili, aileyi ve dolayısıyla toplumu olumsuz yönde etkilemektedir. Aile kavramı zaman içerisinde dönüşüme uğramışsa da ailenin korunması, ülkemiz için hâlâ en önemli ilkelerden biridir. Kitle iletişim araçları aracılığıyla yayılan mesajlarda yer alan; şiddet, cinsellik, çocuk istismarı, genel ahlak kurallarını zedeleyici söylemler ile olumsuz davranışlar oluşturabilecek her türden yayının denetlenmesi gerektiği ortadadır. Bu sorunların önüne geçilmesinde ailenin korunması, 6112 sayılı Kanun’la güvence altına alınmıştır. Bu bağlamda toplumun en önemli yapısı olan ailenin korunmasında medya mensuplarının da üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri beklenmektedir.
İnsanların hayatları veya başına gelenler kuşak programlarında rating için ürün hâline gelmekte metalaşmaktadır. Sıradan insan derdine çare aramak için geldiği 'yapay' mahkemelerde hem seyirciler hem de sunucu tarafından acıma, aşağılama, kınama ve yargılamayla karşı karşıya kalmaktadır. Stüdyoda üzerine tartışılan konu hakkında programa katılan taraflardan biri iyi/ahlaklı/mağdur ilan edilirken diğerinin kötü/ahlaksız/suçlu ilan edilerek suçlandığı ve programın daimî olarak bulunan uzmanın görüşüne başvurularak sunucunun kişilerin haklılığı/haksızlığı ile ilgili yorumunun rasyonelleştirildiği ortaya konulmuştur. Bu hüküm verme aşamasıyla beraber olaylar ekran karşısındakiler için bir ibret alma ve hâline şükretme sebebi olmaktadır. Dolayısıyla yapay mahkemeler marifetiyle yapılan yapay yargılamalar sunucuların adaleti tesis etmekle görevli kişilermiş gibi algılanmasına yol açabilmektedir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu programda geçen diyaloglar dikkate alındığında, Türk aile yapısına ve toplumunun genel ahlak değerleriyle bağdaşmayacak bir biçimde çeşitli ifadelerin izleyicilere aktarıldığı, cinsellik, sağlıksız ilişkiler, aldatma gibi toplumun normlarına uygun olmayan davranışların açıkça ve sıkça işlenmesinin sadakat ve mahremiyet gibi değerlere zarar verebileceği ve izleyici kitlesinde ahlaki kaygılara neden olabileceği, bu durumun toplumsal anlamda sağlıklı aile yapısının korunması konusunda sorunlar çıkarabileceği, sağlıksız ilişki ve iletişim modellerini normalleştireceği ve dolayısıyla toplumsal değerlerin yozlaşmasına yol açabileceğinden mezkur yayının, Türk aile yapısına ve genel ahlaka aykırılık içerdiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %3 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; “Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 198.763.114,09 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde üç oranı (%3) 5.962.893,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.