İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 06.11.2024 tarih ve 86 sayılı yazısına konu Bursada Bugün çağrı işaretiyle yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 21.10.2024 tarihinde saat 10:10’da yayınlanan "Aysın Komitgan ile Gün’Aysın" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile ses kayıtlarının incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; Bursada Bugün çağrı işaretiyle yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 21.10.2024 tarihinde saat 10:10’da canlı olarak yayınlanan ve gündemle ilgili çeşitli siyasi ve sosyal meseleler konuşulduğu "Aysın Komitgan ile Gün’Aysın" adlı program yayınında sunucu tarafından “Gün aysın sevgili izleyenlerimiz 21 Ekim 2024 günlerden Pazartesi. Yine sizlerle birlikte olmanın mutluluğu ve keyfi içerisindeyiz efendim. Dışarıda çok güzel güneşli bir hava var. Gün başladı, gün bir anda böyle bir acaba mı gerçekten mi sorularıyla şaşkınlığa uğradığımız çünkü birkaç kez gündeme gelen ama gerçek olmadığını öğrendiğimiz bir haberle uyandık açıkçası. Kim? Fetullah Gülen’in ölüm haberi geldi. Kendisi dün vefat etmiş, onun örgütüne yakın olan kaynaklardan ve yeğeninden yapılan açıklamayla ölüm haberi teyitleşti. Ne diyelim mekânı cennet olsun.” şeklinde ifadelere yer verildiği tespit edilmiştir.
Demokrasinin en temel önceliklerinden biri halkın haber alma özgürlüğü olduğundan demokratik rejimlerde medya, kamuoyu oluşumunda hayati öneme sahip bir aktördür. Öyle ki medyanın yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü güç olduğu çoğu otorite tarafından kabul edilmektedir. Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelen dördüncü kuvvettir. Medyanın dördüncü güç rolüne ilişkin klasik değerlendirme, hükûmet hakkında enformasyon toplayan ve tüm yurttaşlara hükûmet hakkında enformasyon dağıtan bağımsız medyanın, bir denge unsuru ve hayati önem taşıyan bir kontrol mekanizması olarak hizmet ettiği yönündedir. Bu açıdan bakıldığında medyanın gücü ne kadar fazlaysa medya mensuplarının sorumluluğu da o ölçüde artacaktır. Medya hizmet sağlayıcılar, yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla kanunlarda yer alan hükümlere ve Basın Meslek İlkelerine uygun olarak sunmalıdır.
Medya gündelik hayatta edindiğimiz izlenimlerimizden çok daha etkili bir biçimde algımızı şekillendirir. Sahip olduğumuz birçok fikir ya da ön yargı kişisel deneyimlerimizden ziyade görsel ya da yazılı medyadan edindiğimiz bilgiler çerçevesinde oluşmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin terörle mücadelesi geniş bir alanda sürmektedir. Devletin özellikle terörle mücadele eden kurumları teröristlerle, terör örgütleri ve de terörizmle mücadele etmek yükümlülüğü altındadır. Bu nedenle medya vasıtasıyla terör örgütünün korkutucu ve yıldırıcı özellikleri yansıtılmamalı, terör eyleminin mağdurları terörün amaçlarına hizmet eder şekilde sunulmamalıdır. Kamuya yayın yapan kişilerin terör örgütlerinin propagandasına hizmet edebilecek içerik ve ifadelerden kaçınması yasal zorunluluktur. Aksi halde bu tür ifadeler, terörist grubun destekçilerini cesaretlendirebilir, faaliyetlerine devam etmeleri veya yeni üyeler almaları için onlara ilham verebilir ve kamuoyunun desteğine sahip olduklarına inanmalarını sağlayabilir.
Yukarıda ifade edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti uzun yıllardır terörizm ile büyük ve zorlu bir mücadele vermektedir. Bu mücadelenin önemli bir kısmı da medya ve medya araçları yoluyla olmaktadır. Televizyon, radyo ve yazılı basını kullanan teröristler, dört amacı gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Bu amaçlar şu şekildedir: Birinci amaç, eylemlerinin propagandasını yapmak ve hedef gruplar arasında korku yoğunluğu oluşturmak; ikinci amaç, geniş nüfus içinde kendi amaçları çerçevesinde kitleleri mobilize etmek ve bunu yaparken uluslararası kapsayıcılığı olacak şekilde kendi amaçlarının haklılığını vurgulayıp zaferlerinin kaçınılmaz olduğuna dikkat çekmek; üçüncü amaç, hükümetlerin ve güvenlik güçlerinin terör karşıtı uygulamalarını bozmak ve bu uygulamaları demokrasi ve hukuk dışı olarak göstermek; dördüncü amaç, hedeflediği sempatizan kitleyi artırmak ve sermayeyi artırmaktır. Bununla birlikte, örgütler kendi üyelerine ilham ve cesaret vererek onların saldırı potansiyelini artırmayı hedeflemektedir. Terörist gruplar genellikle medya aracılığıyla korku yaymayı ve propagandalarını yapmayı amaçladıkları gibi toplumsal meşruiyet kazanmak için de yine medyayı kullanmaktadırlar. Bu nedenle, kamu yayıncılarının terörle mücadelede sorumlu, objektif ve toplumsal fayda odaklı bir rol üstlenmesi, terörizmin etkilerini hafifletmek ve toplumun güvenliğini sağlamak açısından kritik bir rol oynar. İletişimde geniş bir kitleye ulaşılmasına aracılık eden medya yoluyla terör olayları ve failleri hakkında yapılan yorumlarda kullanılan ifadeler, temel düzeyde tüm ülkeyi ilgilendirmektedir. Dolayısıyla terör kaynaklı güvenlik sorunu hem ahlaki hem de hukuki düzeyde yayıncının sorumluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Öte yandan her türlü terör eylemi, bölgesel zararların yanında, toplumsal açıdan psikolojik zararları da hedeflemektedir. Bu amaç doğrultusunda medya aracılığıyla geniş kitleler üzerinde korku ve endişe yayan terör örgütleri, medyanın yaygın kullanımını avantajlarına çevirebilmektedir. Nihayetinde medya, daha çok izlenme arzusunu toplumun çıkarlarının önüne alarak terör örgütlerinin stratejik amacına yani medya yoluyla mesajlarının iletilmesine aracılık etmektedir. Burada 'sembolik' olarak gerçekleştirilen her bir terör eyleminin genel anlamda medyada yer bulduğu oran nispetinde hem yurt çapında hem de yurt dışında adını duyurma imkanı yakaladığı açıktır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde ihlale konu yayında, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 günü meşru hükümeti yıkmaya ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs edip 251 vatandaşımızın da şehit olmasına neden olduğu gerçeği ortadayken sunucu tarafından, bu eylemlerin faili olan terör örgütünün elebaşının ölümü sonrası sarf edilen; “Gün başladı, gün bir anda böyle bir acaba mı gerçekten mi sorularıyla şaşkınlığa uğradığımız çünkü birkaç kez gündeme gelen ama gerçek olmadığını öğrendiğimiz bir haberle uyandık açıkçası. Kim? Fetullah Gülen’in ölüm haberi geldi. Kendisi dün vefat etmiş, onun örgütüne yakın olan kaynaklardan ve yeğeninden yapılan açıklamayla ölüm haberi teyitleşti. Ne diyelim mekânı cennet olsun.” şeklindeki ifadelerin, terör örgütünün ve liderinin meşru bir hareket veya kişi olduğu izlenimini verebilecek, toplumu yanlış yönlendirebilecek ve farklı değerlendirmelere sebebiyet verebilecek nitelikte, terörün karanlık ve korkutucu düzeydeki propagandasına aracılık edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; "Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz." hükmünün ihlal edildiği sabit görülmüştür.
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; "Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle; 6112 sayılı Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %5 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan; " Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %5 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2024 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının bulunmadığı değerlendirilerek, radyo kuruluşları için idari para cezasının 1.000 (bin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2024 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 13.532,00 (onüçbinbeşyüzotuziki) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) 6112 sayılı Kanun'un 32’inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentlerindeki ilkelerle dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapılmasını müteakip verilecek yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının on güne kadar durdurulmasına; ikinci tekrarı halinde ise, yayın lisansının iptaline karar verilir. … ” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.