İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 16.11.2023 tarih ve 63089 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 10.03.2023 tarihinde saat 20:47'de yayınlanan "Kızılcık Şerbeti" adlı dizi film yayını ile ilgili olarak, evvelce Üst Kurulun 22.03.2023 tarih ve 12 sayılı toplantısında almış olduğu 15 No’lu karar ile 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendini ihlali nedeniyle; aynı Kanun'un 32'nci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca "idari para cezası ve program yayınının 5 kez durdurulmasına" karar verildiği, kuruluş tarafından Üst Kurul kararının iptali istemiyle Ankara 23. İdare Mahkemesinde, dizinin yapımcısı Gold Prodüksiyon Yapımcılık A.Ş. tarafından ise Ankara 13. İdare Mahkemesinde dava açıldığı, Ankara 13. İdare Mahkemesinde açılan davada, anılan mahkemenin 06.04.2023 tarih ve 2023/612 esas sayılı ara kararıyla "... Ankara Bölge İdare Mahkemesince bağlantı istemi hakkında karar verilinceye kadar dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına" karar verildiği, kuruluş tarafından da Ankara 23. İdare Mahkemesinin 2023/527 esas sayılı dosyası üzerinden iptal davası açıldığının bildirilmesi üzerine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 06.04.2023 tarih, E.2023/2932, K.2023/2118 sayılı Bağlantı Kararı ile davaya bakmaya Ankara 23. İdare Mahkemesinin yetkili kılındığı, Ankara 23. İdare Mahkemesinin 2023/595 sayılı dosyası üzerinden görülen davada, Mahkemenin 14.04.2023 tarih, E.2023/595 sayılı kararı ile "yürütmenin durdurulması isteminin reddine" karar verildiği, 06.04.2023 tarihinde verilen yürütmenin durdurulması kararını takiben medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 07.04.2023 tarihinde diziyi yayınladığı, 14.04.2023 tarihli yürütmenin durdurulmasının reddi kararını takiben ise 14.04.2023 ve 21.04.2023 tarihlerindeki program durdurma müeyyidelerinin uyguladığı, yayıncı kuruluşun, yürütmenin durdurulması kararı aleyhine itirazı neticesinde; Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10.İdari Dava Dairesinin 25.04.2023 tarih, Y.D.İtiraz No:2023/632 sayılı kararı ile dava konusu işlemin "yürütmesinin durdurulmasına" karar verilmiştir.
Bu Kapsamda;
Kuruluş tarafından Üst Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada, Ankara 23. İdare Mahkemesinin 13.07.2023 tarih ve 2023/595 Esas, 2023/1289 Karar sayılı kararında; “...getirilen sınırlama ile sağlayacağı yarar arasında hakkaniyete ve kamu yararına uygun bir dengenin sağlanmadığı, dolayısıyla elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkeleri bağlamında ölçülülük ilkesi gözetilmeksizin yaptırım uygulanması nedeniyle, mevzuatta öngörülen alt sınırdan uzaklaşılarak üst sınırdan (1.089.209,00-TL idari para cezası ve beş kez yayın yasağı) yaptırım uygulanmasının hukuken kabul edilebilir gerekçelerinin de ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır." gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmış olmakla;
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 14.03.2023 tarih ve 288 sayılı yazısına konu SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 10.03.2023 tarihinde saat 20:47’de yayınlanan “Kızılcık Şerbeti” adlı dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin Ankara 23. İdare Mahkemesinin 13.07.2023 tarih ve 2023/595 Esas, 2023/1289 sayılı kararına istinaden tekrar incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun, 10.03.2023 tarihinde saat 20:47’de yayınladığı, "Gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır." ifadesiyle ekrana getirilen, farklı kültürlere ve yaşam tarzlarına sahip iki ailenin çocuklarının evlenmesiyle gelişen olayların anlatıldığı “Kızılcık Şerbeti” adlı dizi filmde, dizi film karakterleri arasında geçen diyaloglarda;“...Hiç konuşmaz mısın sen? Konuşmuyorsun bari soyun. - Dokunma bana. - Ne demek dokunma lan? Ha? Ne demek dokunma? Manyak mısın lan sen? Karımsın sen benim artık. Soyun lan hadi. - Dokunma bana.- Kusurlu musun lan sen? Ha? Kusurlu musun? Tabii ya, öyle yangından mal kaçırır gibi kız evlendirmeler filan. Ha? Ailen resmen kakaladı seni bana. Madem kusurlusun, bir eksik bir fazla fark etmez. Soyun lan hemen. Ben seninle babam istedi diye evlendim. Ama seni de şimdi niye evlendirdikleri anlaşıldı. Resmen keklediniz lan bizi. Bu yüzden şimdi bana burada hiç naz niyaz yapma, yemem. Soyun lan! (İlgili sahne boyunca fiziksel şiddet vardır.) Gel lan buraya. (Nursema pencereye çıkar.)- Ne yapacaksın lan? Atlayacak mısın? Ha? Atlayacak mısın lan? - Yaklaşırsan atarım kendimi.- Gel lan buraya. Ne yapıyorsun lan ruh hastası? Ölmek mi istiyorsun? (İbrahim Nursema'yı iter. Nursema'nın yerde yatan görüntüsü ekrana getirilir.)” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Bilindiği üzere, şiddet birçok yazılı kaynakta "Güç, zorlama ve baskı uygulama yoluyla, bedensel ya da ruhsal zarara neden olan söz, yaklaşım, tutum ve hareketlerin tümüdür." şeklinde tanımlanmaktadır. Yani şiddet, sadece saldırganlık ve kaba kuvvet içeren tutum ve davranışlar değil; hakaret etmek, aşağılamak, tehdit etmek, ekonomik özgürlüğü kısıtlamak ve zorla bir şey yaptırmak, kişinin kendisine olan saygısını, kendisine ve çevresine olan güvenini azaltan unsurlar anlamını da taşımaktadır.
Şiddet, seyircilerin en kolay özdeşlik kurabileceği unsurlardan biri olarak görüldüğünden kurgusal dünyada sıklıkla şiddet temsili olduğu görülmektedir. Gerçek hayatta çok daha örtük olan şiddet, kurgusal dünyada apaçık bir şekilde temsil edilebilmekte, bu temsil sayesinde de seyirci kitlesinin ilgisi çekilmektedir. "Televizyon Şiddetinin Profili" adlı çalışmada belirtildiği üzere, şiddeti televizyon icat etmemiştir ancak diğer kitle iletişim araçlarının aksine nispeten seçici kullanılmayan televizyon, sanal bir şekilde her ailenin evine girerek şiddet dahil olmak üzere aynı imge ve mesaj örüntülerini toplumun büyük bir kesimine iletmektedir. Bu örüntüler, tek tek bireylerin ya da grupların değil, yayın ve hikaye anlatma dünyalarının derin tarihi, kültürel ve ticari kökenleriyle var ettiği örüntülerdir. Çocuklar doğdukları günden itibaren televizyonun ritüel, sembolik ortamıyla iç içe olmakta ve televizyonun mesajları hayatın, toplumun ve dünyanın ortak kavramlarını şekillendirmeye ve sürdürmeye devam etmektedir.
Kadına yönelik şiddet kavramı, uluslararası insan hakları hukuku alanında ilk kez 1993 yılında “Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Şiddetin Tasfiye Edilmesine Dair Bildiri”de tanımlanmıştır. Bu çerçevede, kadına yönelik şiddet, “İster kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma anlamına gelir.” şeklinde tanımlanmıştır. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’da kadına yönelik şiddet, “kadınlara, yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanun'da şiddet olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış” olarak tanımlanmıştır.
Kadın bedenlerinin istismar alanına dönüşmesinin temsilinde medya oldukça önemli bir rol üstlenmektedir. Medya tarafından oluşturulan karakterler, sosyal normlar ve kimlikler, toplumların kültürel, ahlaki ve sosyal değerlerinin anlaşılmasında ve sürdürülmesinde kilit bir rol icra etmektedir. Aynı şekilde ifade edilmelidir ki kadınların televizyon dizilerindeki temsil edilme şekilleri, kadınların toplumdaki konumlarını, kadınların yaşamlarının izleyiciler nezdinde algılanması hususunda da önemli mesajlar iletmektedir. Bu açıdan televizyon dizileri içeriklerinde kadınların toplumdaki, iş ve aile hayatındaki konumlarının ve rollerinin, kadınlara ithaf edilen ve kadını temsil eden figürlerin toplumsal, kültürel, ahlaki ve ailevi açıdan sorunlara yol açabilecek nitelikte yansıtılmamasında kilit rol oynamaktadır. Televizyon dizilerinde kadınlara ilişkin verilen mesajlar, izleyicilerin zihnindeki gerçeklik ve toplumsal ilişki algısını etkilemektedir. Zira dizilerde işlenen hikâyeler belli mesajları derin bir etkiyle izleyiciye sunmaktadır. Dolayısıyla dizilerde kadınların duygusal, bedensel, ruhsal dokunulmazlıklarını ihlal edici ve istismar içeren nitelikte içeriklere yer verilmemesi gerekmektedir.
Kadınlar gündelik hayatlarında her an birtakım endişelerin yarattığı kaygılardan etkilenmektedir. Bilhassa toplumsal yaşamda kadın sürekli savaş hâlindedir. Kadınlar hayatlarında fiziksel şiddet, duygusal şiddet, ekonomik şiddet, cinsel şiddet, sözel şiddet vb. birçok şiddet türüne maruz kalmaktadır. Kadın istismarının olmaması için tüm kurum ve kuruluşlara birtakım sorumluluklar düşmektedir. Bu noktada en büyük sorumluluklardan bir tanesi de medyaya aittir. Televizyon yapımlarında kadın istismarı kişisel bir problem olarak değil, sosyal bir problem olarak ele alınmalıdır. Medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar istismar olaylarını basit ve kişisel algılamaktan öte, etik ve ahlaki durumlar kapsamında değerlendirmelidir. Medya organları kadın istismarını sunumunda, bu durumu normalleştiren ve pekiştiren tarzda bir söylem tarzından kaçınmalıdır. Kadınlara karşı tepkiyi güçlendiren ve eril bir dille çizilen çerçeveden ele alınan diziler, kadınları daha savunmasız bir hâle getirmekte ve uygulanan istismarın kanıksanmasına sebep olmakta ve gerçekliğini en aza indirmektedir.
Medya hizmet sağlayıcılar kadın temsillerine yer verirken kadına yönelik her türlü aşağılamayı duyarsızlaştırıcı, sıradanlaştırıcı, meşrulaştırıcı olmaktan uzak; kamusal sorumluluk anlayışına uygun olarak sunmalıdır. Medyanın kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddete neden olan toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını destekleyici öyküler yerine, bu davranış kalıplarını ortadan kaldıracak dizi senaryolarına yer vermesinin kadına yönelik şiddet konusunda toplumsal farkındalık oluşturmaya olumlu ve önemli katkılar sağlayacağı ise kuşku götürmez bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kadına yönelik şiddetin fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik olmak üzere farklı görünümlerinin varlığı göz önüne alındığında ihlale konu olduğu düşünülen sahnede de açıkça görüleceği üzere Nursema adlı karakter, sevdiği insan dışında başka biriyle evlenmeye zorlanmakta, nikâhtan sonra kocası tarafından sözlü, fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmakta ve en sonunda kocası tarafından pencereden aşağı itilmektedir. İlgili sahne ile kadına yönelik şiddetin neredeyse her türlü görünümüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, ihlale konu dizi filmde; “Kusurlu musun lan sen? Ha? Kusurlu musun? Tabii ya, öyle yangından mal kaçırır gibi kız evlendirmeler filan. Ha? Ailen resmen kakaladı seni bana. Madem kusurlusun, bir eksik bir fazla fark etmez. Soyun lan hemen. Ben seninle babam istedi diye evlendim. Ama seni de şimdi niye evlendirdikleri anlaşıldı. Resmen keklediniz lan bizi. Bu yüzden şimdi bana burada hiç naz niyaz yapma, yemem. Soyun lan!” şeklinde ifadelerle, kadına yönelik baskı ve şiddetin gündemde olduğu bir dönemde, pek çok ülkede bu hassas konuyla ilgili çözümler için çalışmalar yürütülürken yayıncı kuruluş tarafından bahse konu sahnelere yer verilmesinin yayıncı sorumluluğuyla bağdaşmadığı, dizi filmler konu itibarıyla her ne kadar kurgusal yapımlar da olsa hikâyelerini hayatın içinden aldıklarından ve toplumda gerçeklik noktasında bir karşılık bulabildiklerinden, ekrana getirilen sahnelerde toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden davranışların örnek alınma olasılığının var olabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerektiği, dolayısıyla mezkur dizi filmde, yer verilen sahnelerin toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düştüğü ve kadını istismar eder nitelikteki bu sahnelerin kadınlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %2 oranında idari para cezası uygulanmasına ve idari tedbir olarak program yayınının takdiren iki (2) kez durdurulmasına, karar verilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (s) bendinde yer alan; "Toplumsal cinsiyet eşitliğine ters düşen, kadınlara yönelik baskıları teşvik eden ve kadını istismar eden programlar içeremez." ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası ve program yayını durdurma idari tedbirinin uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Şubat 2023 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 21.784.185,88 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki (%2) 435.684,00 Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) İdari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay içerisinde, Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Tek İdare Tahsilat Alt Hesabı TR46 0001 0017 6200 9999 9955 88 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32’nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiğinin veya 6112 sayılı kanunun 32’nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tebliğden itibaren en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare
Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, dava açma süresi (onbeş gün) içerisinde peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunulabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, en geç 1 aylık süre içerisinde ödenmeyen idari para cezasının, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
c) İdarî tedbir olarak, ihlale konu PROGRAM YAYINININ TAKDİREN 2 (İKİ) KEZ DURDURULMASINA, ancak Ankara 23. İdare Mahkemesinin 14.04.2023 tarihli yürütmenin durdurulmasının reddi kararını takiben kuruluşça 14.04.2023 ve 21.04.2023 tarihlerindeki program durdurma müeyyidelerinin uygulandığı ve ölçülülük ilkesi dikkate alındığında, program durdurma idari tedbirinin fiilen uygulanmasına yer olmadığına,
d) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir. Programlarının yayını veya yayınları süreli durdurulan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yaptırım kararının tebliğine rağmen kararın gereklerine aykırı olarak yayınlarına devam etmesi halinde yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Dr. Necdet İPEKYÜZ, Tuncay KESER ve İlhan TAŞCI’nın karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 17.11.2023 tarih, 2023/45 sayılı toplantısında alınan 13 No.lu karara karşı oy yazısı.
Tuncay KESER Şerhidir.