İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 19.09.2013 tarihli ve 2566 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Kanal Çay TV logolu yayın kuruluşunda her gün muhtelif saatlerde sunuculugunu Cavit Özdoğan'ın yaptığı ve Dr. Mustafa Eraslan'ın konuk olarak katıldığı "Ab-ı Hayat" isimli bir sağlı programı yayınlanmaktadır. . Söz konusu programın 06/09/2013 tarihinde saat 14.37’de yayınlanan bölümünde, Söz konusu programda, Dr. Mustafa Eraslan hastalıkların tedavisinde modern tıbbın yetersiz kaldığını ileri sürerek, modern tıbbın alternatif tıpla birlikte hareket etmesinin daha doğru olduğunu savunmakta ve sunucu Cavit Özdoğan da yer yer konuşmalara katkıda bulunarak Dr. Mustafa Eraslan'ın başarılarından bahsetmektedir.
Programın başlarında Dr. Mustafa Eraslan: "Bana göre dünya üzerinde her hastalığın şifası vardır. Şuanda bilsekte tedavisine bilmesekte. Bizim yaptığımız nedir? Bizim yaptığımız olay dünya üzerinde tarihte hiç kimse damarların açıldığını iddia edemedi ispatta edemedi. Biz hem iddia ederiz hem ispat ederiz. Kime göre bunu söylüyorum. Ben dünya üzerideki her doktora her insana bunu rahatlıkla söylerim. Amerika Birleşik Devletlerinden biri gelse söylese ne söylüyorsun sen ben onu elimin teresiyle onu iterim. Veya Türkiyeden biri çıksa dese ki veya çok çıkıyorlar. İşte damarlar açıldı diye bir iddianız var böyle bir şey olmaz dese ben onu redderim. Niye redderim kardeşim. Damarlar açılır. Damarların açılmaması Allah'ın Şafi ismine bir kere haşa aykırı. Şafi ismi her şeyi kuşatan her şeye şifa veren demek. Damar açılmıyorsa demek ki şifasını haşa veremiyor öyle şey mi olur. Biz dinimizin gereği inancımız gereği her hastalığın şifa bulacağına inanıyoruz. Ve ilmimiz gereğide bunları becerdik." şeklindeki sözleriyle modern tıbbın aslında hastalıkları tedavi sürecinde yetersiz kaldığı ve tek başına yeterli olmadığını ileri sürmektedir.
Telefonla programa bağlanarak Dr. Mustafa Eraslan'ın tavsiyeleriyle tedavi olduğunu iddia eden Ramazan Yılmaz Dr. Mustafa Erasla'ın öneri ve tavsiyeleriyle iyi olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: "Mustafa hocam bana 13 Eylül'de yani bundan yedi sekiz ay önce Aort anevrizması ve mitral kapak yetmezliği teşhisi konmuştu onu alıp başka bir özel hastanede de onaylattım. Daha sonra televizyonda sizin yayınları izlerken işte çeşitli nedelerle görüştükten sonra işte raporlar istendi raporları gönderdik. Üç aydan sonra tekrar bir rapor daha gönderdik. Raporda düzelmenin olduğu ilk ölçümlerin 42 milim 42-43 milim olarak ölçülmüştü. İkinci üç ayda 39-40 yani biraz daha düzelmenin olduğu görüldü. En son bir anjiyo yaptırmıştık Konyada Üniversite Hastanesinde burda hiçbir sorunun olmadığı Aort mitral kapak yetmezliği veya herhangi bir Aort anevrizması rastlanmadığı yönünde bir rapor verildi bana ve raporlarımın ve raporlarım düzelmiş sizinde gördüğünüz gibi bu şekilde bir iyileşme süreci yaşandı. Hem ekibinize hem size yani Allah razı olsun hem ailem bunla ilgili hem yaşım genç benim 34 yaşındayım bunun verdiği bir sıkıntı vardı bunu aştık sizin sayenizde" şeklindeki sözleriyle Dr. Mustafa Eraslan'ın tedavisini övdüğü ve rahatsızlıklarından onun sayesinde kurtulduğunu vurgulamaktadır.
Telefonla programa katılan Dr. Hakan Özkul: "Programınızı ilgiyle takip ediyorum. Öncelikle böyle bir programı yaptığınız için sizleri ayrıca teşekkür ediyorum tebrik ediyorum sizileri. Orada gelen biçok insanında gerçekten bitkisel tedavilerle fitoterapi dediğimiz bitkisel tedavilerle tedavi olduğunu programda izliyoruz biz kendi doktorluk hayatımızdada bunun örneklerini her gün onlarcasını görüyoruz ve Türkiye'de böyle bir çığrın başlamış olmasını memnuniyetle takip ediyoruz Böyle bir çığrı yani bitkilerin insan sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunun anlaşılması çığrını başlattığı de için sayın Mustafa Eraslan beyi tebrik ediyorum bir doktor olarakta tebrik ediyorum. Türkiye'de insanların bunu kavraması çok önemliydi biz bu konuda Avrupanın çok çok malesef gerisinde kaldık. Avrupa 1980'li yıllardan itibaren bu bitkisel tedavilerin yani fitoterapi dediğimiz bitkisel tedavilerin önemini kavradı bu bilinç Avrupa'da çok yaygınlaştı halk bunu kullanıyor. Doktorlar bu konuda hem bilgi dahibi hem de ciddi bir bilinç sahibiler. Türkiye'de ise bu bilinç daha yeni yeni oluşuyor ve bunun öncülğünü de sayın Dr. Mustafa Eraslan başlattığı için kendisine ayrıca teşekkür ediyorum tebrik ediyorum. Oysa ki sizde programlarınızda çok incelediniz bitkisel tedaviler insanların hayatı kadar eski yani ilk Hz. Ademden beri insanlar bitkileri kullandılar. İlk yazılı kaynaklarda bile biz bunu görüyoruz. Mesela M.Ö. 3000 yıllarına ait ninova tabletleri anadoluda çıkartılan insanlık tarihinin ilk yazılı belgeleri olan ninova tabletlerinde insanların bitkisel tedavileri yaptığını yazılı olarak biliyoruz. Yani Hz. Adem'den kalan belki bir yazılı kaynak olsaydı oradada bitkisel tedavilerin yapıldığını görürüdük. Bugün bitkisel tedavileri Dünya Sağlık Örgütü olsun Avrupa'nın Amerika'nın devletlerinin sağlık bakanlıkları teşvik ediyor. Türkiyede ise bu bilinç malesef istenilen seviyede değil ama Mustafa bey bu konuda öncülük yapıyor. Bu konuda bir bilincin oluşmasını temin ediyor.
Görüldüğü üzere programa telefonla katılan tüm konuklar Dr. Mustafa Eraslan'ı övmekte ve Dr. Mustafa Eraslan'ın tavsiyeleri ile kendilerinin ya da yakınlarının tedavi olduklarını iddia etmektedirler. Sunucu Cavit Özdoğan da yer yer konuşmalara katılarak Dr. Mustafa Eraslan'ın başarılarına vurgu yapmaktadır. Programda her ne kadar ürün ismi kullanılmamış olsa da, telefonla programa katılan kişiler, sağlık sorunlarına farklı sağlık kuruluşlarında çözüm bulamadıklarını belirterek, Dr. Mustafa Eraslan'ın tavsiyeleri ve programlardaki yönlendirmeleri sayesinde kendilerinin ya da yakınlarının şifa bulduklarını ifade etmektedirler. Ayrıca, program esnasıda 0212 945 00 60 no'lu telefon numarası sürekli ekranda görülmektedir. Söz konusu numara arandığında ise arayanların telefon numaraları alınmakta, Dr. Mustafa Eraslan'ın danışma hattından kendilerine dönüş yapılacağı söylenmektedir.
Söz konusu program yayını değerlendirildiğinde, Mustafa Eraslan'ın, izleyicileri modern tıbbın önerdiği tedaviler yerine alternatif tıbba ve bitkisel tedavi yöntemlerine yönlendirdiği, bu savını gerek kendi ifadeleriyle, gerekse programa bağlanan insanların ifadeleriyle desteklediği görülmektedir. Ayrıca, Sağlık Bakanlığı'nın ilgili yazılarından da hareketle, söz konusu program yayınının toplumun genel sağlığına zarar verebilecek davranışları teşvik ettiği; izleyiciyi yanıltıcı, istismar edici ve izleyicilerin sağlığına ve çıkarlarına zarar verici nitelikte olduğu kanaatine ulaşılmıştır.” Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
KANAL ÇAY logolu yayın kuruluşu söz konusu yayını ile 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde yer alan; '' Genel sağlığa ... zarar verecek davranışları teşvik edemez.'' ve 9'uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan '' Gizli ticari iletişime yer verilemez.'' hükmünü ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığınca söz konusu yayında 6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (l) bendi hükmünün de ihlal edildiği kanaati belirtilmiş ise de öncelikle belirtmek gerekir ki, bahse konu program "Sağlık sorunlarına alternatif çözümler" ana temasıyla, çeşitli bitkisel ürünlerin tanıtımının yapıldığı bir programdır. Yani aslında anılan program, bu özelliğiyle bir reklam programından ibarettir. Nitekim program içeriği incelendiğinde de, baştan sona kadar, mezkur ürün/ürünlerin çeşitli tanıtımlarının ve bu üründen faydalandığı iddia olunan kişilere ait yine tanıtım amaçlı ifadelerin yer aldığı görülmektedir. Ayrıca, programda her ne kadar ürün ismi verilmemiş olsa da telefon numarası verilmek suretiyle istenildiğinde danışma hizmeti alma ve ürüne ulaşmanın yolu açık olarak gösterilmiştir. Bu haliyle anılan yayında Yayın Hizmeti Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin “tanımlar” başlıklı 4 üncü maddesinde tanımlanan gizli ticari iletişimin unsurlarının bulunduğu görülmüştür.
Söz konusu kuruluşa 02.08.2011 tarihli yayını nedeniyle evvelce Üst Kurulun 23.08.2011 tarih ve 2011/52 sayılı toplantısında alınan 26 nolu kararıyla 6112 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyarı yaptırımı uygulandığı Üst Kurul kayıtlarından anlaşılmıştır.Bu itibarla; aynı fıkranın tekraren ihlali nedeniyle, Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, anılan Yayın Kuruluşu hakkında “İdari Para Cezası” yaptırımının uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere KANAL ÇAY logosuyla yayın yapan KANAL ÇAY DİJİTAL TV VE RADYO HİZMETLERİ A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında; 6112 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki; “Gizli ticari iletişime izin verilemez.” hükmününtekraren ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca;
1- İhlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ağustos 2013 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 21.879,69 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezası 10.000 (onbin) ( 2013 yılı için yeniden değerleme oranına göre belirlenen 11.886 -onbirbinsekizyüzseksenaltı - ) Türk Lirasından az olamayacağından 11.886 TL. İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
2- İdari para cezasının tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde Üst Kurulun T.C. Ziraat Bankası Bilkent Şubesi, Ankara TR 84000 100 1762 00 999999-5001 no’lu hesabına “6112 sayılı kanunun 32 nci maddesine göre ödenen para cezasıdır” şerhiyle ödenmesi gerektiği veya 6112 sayılı kanunun 32 inci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca en geç onbeş gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava açılabileceğinin, kanun yoluna başvurmadan önce peşin ödeme yapılması halinde, 5326 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca cezanın dörtte üçünün tahsil edileceğinin ve taksitlendirme talebinde bulunabileceğinin, peşin ödemenin kanun yoluna müracaat hakkını engellemeyeceğinin, belirtilen süre içerisinde ödenmeyen ve kesinleşen idari para cezasının 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairesine gönderileceğinin bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.


