İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 03.10.2013 tarihli ve 2991 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Meltem TV logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 21.09.2013 tarihinde 21.59.30-00.52.23 saatleri arasında Okan Egesel'in sunduğu Özel Gündem isimli bir program canlı olarak yayınlanmıştır. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Haydar Baş'ın evinde gerçekleştirilen program, bazı tarihçi, gazeteci-yazarların gündeme dair sorularının BTP Lideri Haydar Baş tarafından yorumlamasıyla röportaj şeklinde gerçekleşmiştir. Program, Suriye gündemi ile başlamış ve konunun geniş bir şekilde ele alındığı görülmüştür. Konukların ekranda soldan sağa Yusuf Karaca, Ruhi Sarı, Orhan Dede, Emre Polat ve sunucu Okan Egesel şeklinde dizildikleri tespit edilmiştir. Programda, Haydar Baş ve araştırmacı yazar Emre Polat arasında Klip 2'de görüleceği üzere gerçekleşen diyaloğun şu şekilde gelişmiştir:
(Raporun bu bölümünde söz konusu diyalogun deşifresine yer verilmiş olup, ihlal niteliğindeki ifadeler aşağıdaki gibidir:
Haydar Baş(22.25.40): Şimdi bunlar peygamberliklerinin ispatını da Havas ilmi denilen Çin ilmi vardır. Onun da şimdi size bir... Bunlar şimdi büyü ile iş yapan adamlar. Hani derler eskiden, bunlar postu yürütürler. Cinci bunlar, bunların İslamla maneviyatla alakası yoktur. Şimdi bunları az böyle şamarladın mı başlar sana cinle saldırmaya. Sen korunmasını bilmezsen cinler seni rahatsız eder. Korunmasını bilir, bilirsen de Allah onların belalarını verir. Onu isterseniz ben burada size ve bütün kamuoyunun önünde size izah ederim. Yani onunda bir formüli var. Bunlar kimdir ya! Senin cinnin kimdir pezevenk seni! Sen, yani sen nesin, senin cinnin nedir. Allah belanızı verecek sizin. Evet devam et. Yani böyle bak işte ona sakın dokunma ne oldu çarptı seni. Cinci namuzsuz! Alakası yok islamla! )
Yukarıdaki diyalogda bahsi geçen ve eleştiri sınırlarının ötesinde tahkir içeren kimi ifadelerle ithamlara maruz kalan kişi, İslam tarihinde müstesna bir yere sahip olduğu kabul edilen, ilmi, şahsiyeti, yaşantısı ve yazdığı eserlerden dolayı "İkinci Bin Yılın Müceddidi (Yenileyicisi)" lakabıyla meşhur olan ve İslam dünyasının büyük bir kesimince manevi şahsiyetine halen değer verilen büyük bir alim ve tasavvuf önderi İmam-ı Rabbani Ahmed el-Faruki el-Sirhindi'dir (Vefatı: Hicri 1034 / Miladi 1624). İmam-ı Rabbani'nin Ahmed Yesevi, Mevlana Celaleddin Rumi, Hace Muhammed Bahauddin Nakşibend, İmam-ı Gazali, Abdulkadir Geylani, Muhyiddin İbn Arabi gibi İslam camiasında ilmi ve tasavvufi sahalarda büyük öneme ve tarihi konuma sahip abide şahsiyetlerden biri olarak tarihte yerini aldığı görülmektedir.
Her ne kadar ifade özgürlüğü ulusal ve uluslararası yasal metinler tarafından koruma altına alınmış olsa da kişileri küçük düşüren, aşağılayan ifadeler kullanılması ifade özgürlüğü sınırlarını aşan, kişilik haklarını ihlal eden bir durumdur. Bu durum sadece hayatta olan gerçek kişiler için değil, tüzel kişilikler ve artık hayatta olmayan kişiler için de geçerlidir. Ayrıca kendisi hayatta olmamakla birlikte bir inanç sistemi içerisinde kendisine değer atfedilmekte olan tarihi mümtaz şahsiyetler söz konusu olduğunda ise ortaya konulan bazı haddini aşan ifadeler, o inanç sistemine tabi olan bireyleri de rencide edici bir niteliğe bürünmektedir.
Şunu kabul etmek gerekir ki, demokratik toplumlarda her düşünce değerlidir. Bununla beraber bu düşünceler kişi veya kurumların onur, şeref ve haysiyetine karşı bir saldırı niteliği taşımamalıdır. Herkes, insan olması sebebiyle onur, şeref ve haysiyet sahibidir. Ayrıca kişi, başkalarından onuruna, şerefine, haysiyetine saygı gösterilmesini talep etme hakkına sahiptir. Nitekim, Türk Ceza Kanunu 125. maddesi başta olmak üzere başta olmak üzere ulusal ve uluslararası bir çok kanun metninde bu hüküm kayıt altına alınmıştır. Ayrıca, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Kanunu Yayın Hizmeti İlkeleri 8'inci Maddesi birinci fıkrası (ç) bendine göre "İnsan onuruna...aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez" şeklinde bu hüküm kayıt altına alınmıştır.
Haydar Baş ve stüdyoda bulunan diğer konuklarca, yukarıda tespit edilmiş olan ve dini/manevi şahsiyetlere ilişkin eleştiri ve ifade özgürlüğünün sınırlarının ötesinde değerlendirmeler yapıldığı gibi programın ilerleyen bölümlerinde, güncel siyasi olaylardan hareketle başta Hükümet olmak üzere Suriye Lideri Beşar Esad'ın tüm karşıtlarına ilişkin ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan nitelikte eleştiriler ile yer yer hakarete varan değerlendirmeler yapılmaya, aynı şekilde siyasi ve idari kişi ve kurumlara karşı tahkir içeren sözlerle yorumlamalar yapılmaya devam edildiği görülmektedir.
Bu konuşma kayıtlarının yer aldığı Klip 3'ün deşifre metninin tamamı aşağıda olup, diyalogun ilgili kısımları şu şekilde gerçekleşmiştir:
(Raporun bu bölümünde söz konusu diyalogun deşifresine yer verilmiş olup, ihlal niteliğindeki ifadeler aşağıdaki gibidir:
Haydar Baş(23.05.04): Yezid de böyle yapmaz canım. Bunların yaptığı şeytan. Haa bunu yapsa yapsa Deccal yapar. Yani siz Yezid diyorsunuz ben duyuyorum bunu. Yezid'e kurban oldu bunlar ya. Yezid ne demek ya? Yezid bunların üzerinde evliya. Bu adamlar şeytan, yanlış anlama. Bu adamlar münafık. Münafık oldukları halde müslüman geçinip baksana orda gösterdiğin adam yahudi. Yahudi adam nedir, 'ben müslümanım' diyor, 'Allahu ekber' diyor. Haa bunu diyen nedir bevvela münafık. Yahudi olduğu için deccalın askeri. Anlatabildim mi? Ha kim onu destekliyor, o zaman deccali destekliyor. Kim bununla beraber oluyor? deccalle beraber oluyor. Bu Ahmed'tir, Mehmet'tir, Hasan'dır, Hüseyin'dir, John'dur, bilmem kimdir bu beni ilgilendirmez, anlaşıldı mı? Eğer bununla beraber, bu görüntüyle beraber hele bir insan islamı ben tanıtıyorum derse bilin ki bu islama ciddi bir saldırı yapıyor. İslamı temelinden sarsmaya, yıkmaya çalışıyor. Bununla hedeflenen iki gaye olabilir: Bir, islam toplumunu, müslümanları birbirine katmak. İki, islamdan intikam almak, anlatabildim mi? Haa gösterdiğin insanlar hakikaten bu insanlarsa denilecek söz, bunlar münafıktır, bunlar deccalin askerleridir. Başka bişey denilemez buna ve bir müslüman şiddetle buna, nefretle karşı çıkmalıdır. (23.07.05) Olay böyle oluyor, e sen kalkıyorsun o özgür Suriye ordusu adına iş yapan bu adamları Esad susturmak istediği için, Esad'a katil diyorsun. Allah senin belanı versin be, şerefsiz seni. Senin gibi köpek var mı, hain seni... )
Bilindiği üzere, ifade özgürlüğü ulusal ve uluslararası yasal metinler tarafından koruma altına alınmıştır. Her düşünce değerli olmakla birlikte yayıncı kuruluşların, kişileri küçük düşüren, aşağılayan ifadelere yer vermesi demokratik bir toplumda da olsa kabul edilemez bir durumdur. Bu durum sadece hayatta olan gerçek kişiler için değil, tüzel kişilikler ve artık hayatta olmayan kişiler için de geçerli bir durumdur. Ayrıca kendisi hayatta olmamakla birlikte bir inanç sistemi içerisinde kendisine değer atfedilmekte olan tarihi şahsiyetler için söz konusu olduğunda ise o inanç sistemine tabi olan bireyleri de rencide edici bir niteliğe bürünmektedir. Programda, Haydar Baş tarafından kişi ve kurumların eleştirilmesi anlaşılabilir bir durum olsa da; kişi ve kurumların eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşürülmesi, aşağılanması ve iftira niteliğinde ifadelerle ekranlara taşınması kabul edilemez bir gerçektir. Program süresince sunucunun, yayın sırasındaki bu ağır hakaretlerin ve onur kırıcı ifadelerin kullanılmasını önlemek için gerekli tedbirleri almadığı, bu sözler sarf edildikten sonra dahi gerektiği şekilde tepki göstermediği ve duruma seyirci kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca söz konusu aşağılayıcı ve tahkir içeren sözlerin ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarının içinde değerlendirilmesi mümkün olmayıp, doğrudan doğruya kişi ve kurumların onur ve şahsiyetlerine yönelik bir saldırı niteliği taşıdığı şeklinde değerlendirilmiştir. Yayıncı kuruluşun da deşifrelerde görüleceği üzere tahkir içeren, aşağılayıcı ve iftira niteliğindeki ifadelerin yayınlanmaması hususunda sorumlu yayıncılık anlayışına uygun davranmadığı ve özen göstermediği tespit edilmiştir.”
Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
MELTEM TV logolu yayın kuruluşunu söz konusu yayınının 6112 sayılı kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç), (f) ve (m) bentlerini ihlal ettiği kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe: Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığınca; mezkûr yayında, 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (m) bentlerinin yanı sıra, (f) bendinde yer alan; “Toplumun millî ve manevî değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz." ilkesinin de ihlal edildiği kanaati belirtilmiş ise de, ihlale konu yayında kullanılan düzeysiz ve argo nitelikteki; “…Bunlar kimdir ya! Senin cinnin kimdir pezevenk seni! Sen, yani sen nesin, senin cinnin nedir. Allah belanızı verecek sizin…Cinci namuzsuz!...”, “…Allah senin belanı versin be, şerefsiz seni. Senin gibi köpek var mı, hain seni...” şeklindeki ifadelerin; eleştiri sınırlarını aşarak hakaret ve tahkir boyutuna ulaştığı, bireyleri rencide edici nitelikte olduğu, doğrudan doğruya kişi ve kurumların onur ve şahsiyetlerine yönelik bir saldırı niteliği taşıdığı anlaşılmakla, mezkûr yayında; 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (m) bentlerinin ihlalinin ön plana çıktığı değerlendirilmiştir.
Bu itibarla MELTEM TV logolu yayın kuruluşu hakkında; Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (m) bentlerinin ilk defa ihlali nedeniyle; Kanunun 32 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca “Uyarı” yaptırımı uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; MELTEM TV logosuyla yayın yapan MELTEM RADYO VE TELEVİZYON YAYINCILIK A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında;
6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendindeki “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” ve (m) bendindeki; “Türkçenin, özellikleri ve kuralları bozulmadan doğru, güzel ve anlaşılır şekilde kullanılmasını sağlamak zorundadır; dilin düzeysiz, kaba ve argo kullanımına yer verilemez." hükümlerinin ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “UYARI” YAPTIRIMININ UYGULANMASINA, aynı yayın ilkesinin tekraren ihlali halinde, Kanunun 32 nci maddesinin İkinci fıkrasında yer alan; “Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası yaptırımı uygulanacağının yapılacak tebligatta bildirilmesine, oy birliği ile karar verildi.