İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 02.09.2021 tarih ve 1125 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "TELE 1" logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 11, 13.08.2021 tarihlerinde saat 20:00’de yayınlanan ve sunuculuğunu Evren Özalkuş'un yaptığı, Merdan Yanardağ'ın konuk olarak katıldığı “4 Soru 4 Cevap” isimli programda program konuğu tarafından;
“Değerli seyirciler ihsas-ı rey üzerinde karar alınacak bir kararda birinin o dosyayı ya da kararı incelemeden daha önceden kendi tutumunu ilan etmesidir. Oyunu ilan etmesidir…İlhan Taşçı’nın ihsas-ı reyde bulunduğu yani tartışılan ya da üzerinde karar verilecek bir konu hakkında önceden tutumunu ilan ettiği gerekçesi ile toplantıdan çıkarılmasını istiyor Ebubekir Şahin. Yani RTÜK Başkanı. Bunun için de bir oylama yapıyor. Bunun için de bir oylama yapılıyor ve oy çokluğu ile gönderiliyor. Değerli seyirciler RTÜK’ün kendisi ucube bir kuruldur. Ucube bir kuruldur. Kavramı seçerek kullanıyorum. Yani hukuka uygun değildir. Yanlış bir kuruldur. Nedeni şu: RTÜK üyeleri Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi partilerin milletvekili sayısına göre seçiliyor. 11 üyesi var. Bunlardan beşi AKP’li, ikisi MHP’li gerisi de CHP’li, İYİ Parti’nin yok ve bir de HDP’nin var. Üç tane muhalif üye var muhalefet partisinden. CHP kontenjanından gelmesi de yanlıştır zaten. Hiçbir partiyi temsilen üyelik olmaz. Bu olamaz. Siyasi bir kurum orası. Nasıl bağımsız olabilir ki?...İlhan Taşçı’nın Ebubekir Şahin’in anayasayı çiğneyerek televizyon yöneticilerine gönderdiği bir mektubu kamuoyu ile paylaştığı için, bakın bu aykırı, bu sansür genelgesidir dediği için bu bir sansür genelgesidir diye eleştirdiği için bunu ihsas-ı rey sayıyor ve toplantı dışına çıkartıyor. Şimdi aslında toplantı dışına çıkarılmasa bile orada oy çokluğu kendilerinde olduğu için AKP ve MHP’de olduğu için orada suça yönelik bir işbirliği oluştuğu için, çok açık bir şekilde belirtiyorum bir iş birliği oluştuğu için, yine ceza vereceklerdi bize…Anladığım kadarıyla bize bir ceza daha verecekler. Yani bu yayın nedeniyle şu anda. Ana haberimiz ve bu yayın ile ilgili şu anda. Şimdi bu bir rezalettir. Bu bir sansür girişimidir yine. Bu bir müdahaledir. Tıpkı orman yangınlarının yol açtığı tablodan rahatsız oldukları gibi buradan da rahatsızlar.” şeklindeki ifadeleri nedeniyle, 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci paragrafı (ç) bendinde yer alan "..., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle idari yaptırım uygulanmasına “oy çokluğuyla” karar verildi.
Söz konusu haber ve yorum eleştiri sınırları içinde olup her hangi bir hakaret, tehdit, aşağılama içermemektedir. Yapılan haber ve yorumlar ifade özgürlüğü kapsamında gazetecilik mesleğinin gerektirdiği şekilde ve ölçüde yapılmıştır.
İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.
İfade özgürlüğü; insan hakları hukuku belgelerinde ve anayasalarda, temel haklar ve ödevler kategorisinde, birinci kuşak haklar arasında yer almaktadır. Bu nedenle çoğulcu demokrasilerde ifade özgürlüğü; herkes için geçerli, özüne dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez bir hak ve yaşamsal önemde bir özgürlük niteliğindedir.
İfade özgürlüğü demokratik toplumların vazgeçilmez ana unsurlarından en önemlisidir. İfade özgürlüğü, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuk, Anayasamız, çeşitli yasalar, Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları ile güvence altına alınmıştır.
AİHS'nin “İfade özgürlüğü” başlıklı 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir”.
AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).
Bir başka AİHM kararına göre; ifade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi yalnızca toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez (AİHM Handyside/Birleşik Krallık, Başvuru No: 5493/72, Para. 49).
Demokratik toplumların olmazsa olmazı düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğünün, gerek uluslararası hukukta gerekse iç hukukta güvence altına alınması göz önüne alındığında TELE 1 logolu yayın kuruluşunda yer alan ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı hakaret, aşağılama, tehdit ve küfrün yer almadığı programa, muhataplarının “Cevap ve Düzeltme” hakkını kullanması gerekirken, yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı, muhalif basının susturulması gibi demokratik toplumlarda kabul edilemez bir karar olduğu görüşünde olduğum için katılmadım.