Toplantı No:
Toplantı Tarihi:
Karar No:
Şerh Konusu: Üst Kurulun 14.09.2022 tarih, 2022/36 sayılı toplantısında alınan 16 No’lu karara karşı oy yazısı.
İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 13.09.2022 tarih ve 1391 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda "H HALK" logolu medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 07.09.2022 tarihinde saat 20:00’da yayınlanan ve sunuculuğunu Şirin Payzın’ın yaptığı, "Sözüm Var" isimli programda geçen diyaloglarda yer alan;
“Siz diyorsunuz ki özünde, bütün vatandaşlarımız için Türkiye'de narko-politik bir düzen var diyorsunuz. Ne demek narko-politik düzen?.. AKP iktidarı narko-politik bir iktidar mıdır?...- İlk bölümde Barış şu soruyu sorarak kapattı: Narko-politik bir ülke midir Türkiye ve bu narko-politiğin merkezinde de hangi isim var diye sordu Barış?- Şimdi bu narko-politik, narko-terör, narko-devlet kavramları ilk raporun üçüncü sayfasında açıkladık. Nereden geldi peki bu tabir? Özellikle ABD tarafından Latin Amerika ülkelerinde yaşanan uyuşturucu ticareti ve bağlantılı olgular, bu yapıların bulundukları devletle, uyuşturucu tacirlerinin ilişkileri, Meksika özellikle Kolombiya gibi ülkelerin durumu için tanımlanan kelimelerdir bunlar. Şimdi gelelim Türkiye'ye Türkiye gerçekten böyle bir ülke haline mi geldi? Ben neden bu kavramı kullanma ihtiyacı duydum. Bir Zindaşti olayı vardı ve bugün hayatta olmayan Burhan Kuzu ve bunun tahliye süreci, bununla ilgili iddialar, bununla ilişkin özellikle kurul raporlarına rağmen bunun üzerine gitmeyen iktidar ve hala görevinde ölen bir Burhan Kuzu vardı. İkinci olay Ali Osman Akad olayı. Almanya koordinat, adres verdi, Leventte bir iş yeri dedi. Leventte iş yerinin sahibi bu kişi çıktı. Defalarca tutuklanmak istedi tutuklanmadı. Tutuklandıktan sonra da bunlar bana gelmedi dedi ve bu olay kapanmaya doğru gidiyor ve bu kişi tahliye edildi. Peki bu kişinin kiminle resmi vardı? Süleyman Soylu'yla resmi vardı. Yine Şeyhmus, soy ismini şimdi hatırlamıyorum, yine bir kokain taciri, yine yakalanıyor. Kiminle resmi var? Süleyman Soylu'yla. Şimdi geliyorum Türkiye'deki önemli bir sürece Panama'da yakalanan 616 paket kokain, Türkiye'ye geliyor. Bunun koordinatlarıyla ilgili nereye gelecek, kim alacak, hangi koordinatlar kullanılacak. İddialar olmasına rağmen, çok somut iddialar olmasına rağmen bu konuda hiçbir ilerleme kaydedilemiyor. Eski başbakan Binali Yıldırım'ın oğlu, Venezuela ziyareti, bu kişinin gemilerinin olması, bu kişinin neden orda olduğu sorgulandığında "işte maske götürüyor" dediği ama bir bavul maskeyle gittiği ve çok gülünç bir durumda kaldığını gördük. Ali Falyalı ve onunla ilişkisi olan bir İçişleri Bakanı, Bodrum Marina, Bodrum Marina yönetimi.. Bodrum Marinanın bu konuda önemli bir yer, bir üs olarak kullanılacağıydı bununla ilgili hiçbir araştırma yapılmadı. Şimdi bakın bu 616 paket kokainden sonra defalarca Mersin Limanının, Mersin'in adı bunlarla geçti, uyuşturucu madde yakalandı, Türkiye'ye gelmek üzere uyuşturucu madde yakalandı. Ama alıcısı kim? Kime geliyor? Neden Türkiye? Neden Mersin? Neden muz paketlerinin içerisinde? Hatta Mersinliler isyan etti, yeter artık dedi bu olayı lütfen açıklığa kavuşturun. Mersin adını biz bu şekilde duyurmak istemiyoruz. Yargıdan tık bir hareket yok. Bu ülkenin İçişleri Bakanının Ali Osman Akat'la ya da başka bir uyuşturucu taciriyle resimleri varsa Sarayın danışmanı, önemli bir isim eski Anayasa Komisyon Başkanı Burhan Kuzu'nun Zindaşti olayında ciddi bir etkisi varsa bu iddialar varsa ve bunlar yargı tarafından araştırılmıyorsa ve Türkiye'de bir uyuşturucu madde ticareti varsa Nakopolitik bir durum yok mu sizce?...- Yani özetle, özetle siz şunu söylüyorsunuz; bir uyuşturucu ticareti yapılıyor, bunun parası var, bu para kara para şeklinde ticarete sokuluyor ve bu sistemi bazı politikacıları destekliyor. O politikacılar da mafyayı destekliyor. Özetlersek hikaye bu şekilde ve siz burada raporda, sizin ifadenizle söylüyorum, siyaset-mafya-ticaret ilişkilerinin odağındaki isim diyerek 'Süleyman SOYLU' tabirini kullanmışsınız. Ona böyle bir paye biçmişsiniz doğru mu anlıyorum?- Ali Osman Akat'la görüntüsü, yine bir kokain ticareti yapan kişiyle görüntüsü ki ben Halk TV'de bu resimleri tek tek hepsini açıkladım. Sonra Bodrum Marinadaki olaylar, Ali Falyalı'yla dönemin yöneticilerinin ilişkileri; yine 616 paket Türkiye'ye, Mersin Limanına gelecekken yakalanan uyuşturucu; ondan sonra devam eden Mersin Limanına sürekli olarak gelen ya da gelmekteyken yakalanan uyuşturucular ve bunların araştırılmaması...- Süleyman Soylu; siyasetteki, AKP'deki, bu raporlarda, bu ilişkilerde en fazla tartışılması gereken isim çünkü İçişleri Bakanı. Bu ülkenin asayişinden, güvenliğinden sorumlu olan bir bakan. Bunun görüntüleri, bunun resimleri bir iki tesadüf olabilir ama yaklaşık onun üzerinde gerçekten kriminal tiplerle, son dönemlerde adı cinayetle ya da uyuşturucuyla ya da Mersin'de mesela en son 300 milyonluk bir sulama kooperatifi başkanlarından bir tanesinin, halkı dolandırmış, çiftçiyi, insanları dolandırmış bununla resminin olması yani bunları sorguluyoruz. ...- Bir de şunu vurgulayalım Sezgin Baran Korkmaz'ın uçağıyla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da uçuyor, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar da uçuyor. Yani anladığımız kadarıyla Sezgin Baran Korkmaz'ın İçişleri Bakanlarını yakın markajda tutma ve onlara konfor sunma konusunda özel bir hassasiyeti var.- Hayır efendim hayır... Gücü, güce, erk, devlet erkini elinde tutmak, onlarla olmak gibi bir gayesi var. Çünkü yaptığı işler karanlık işler, yaptığı işler kirli işler ancak onu bir devlet erki, yargı erki ya da yürütme içişleri gibi güçlü bir erk koruyabilir....- ABD'de kara para, vergisiz kazanç, kirli para ve bununla mücadele çok önemli ama maalesef ki benim ülkemde önemli değil.” şeklindeki ifadeler nedeniyle 6112 sayılı Yasanın 8. Maddesinin birinci paragrafı (ç) bendinde yer alan ".., kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez." hükmüne aykırı olduğu gerekçesiyle idari yaptırım uygulanmasına “oy çokluğuyla” karar verildi.
İfade özgürlüğü; çoğulcu ve anayasal demokrasilerin temel taşlarındandır. Farklı tanımlara yer verilmekle birlikte genel kabule göre, ifade özgürlüğü; insanın serbestçe haber, bilgi ve başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi, edindiği fikir ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkan ve serbestisidir. İfade özgürlüğü, sadece “düşünce ve kanaat sahibi olmayı” değil, “düşünce ve kanaatlere ulaşma” ve “düşünce ve kanaatleri açıklama, yayma” özgürlüklerini de kapsamaktadır. Ayrıca ifade tarzları, biçimleri ve araçları da bu özgürlük kapsamındadır.
İfade özgürlüğü demokratik toplumların vazgeçilmez ana unsurlarından en önemlisidir. İfade özgürlüğü, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası hukuk, Anayasamız, çeşitli yasalar, Yargıtay içtihatları ve AİHM kararları ile güvence altına alınmıştır.
AİHM’ye göre ifade özgürlüğü, demokratik bir toplumun en önemli temellerinden olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS'nin 10. maddesinin 2. fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü, yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. (Handyside/Birleşik Krallık, 5493/72, 07.12.1976).
Yine AİHM’ne göre hükümete karşı eleştirinin sınırları, bir vatandaşa hatta bir politikacıya göre daha geniştir. Demokratik bir sistemde, Hükümetin eylemleri ve ihmalleri sadece yasama ve yargı makamlarının değil aynı zamanda basın ve kamuoyunun da yakın incelemesine tabi tutulmalıdır.(AİHM Castells/İspanya, Başvuru No: 11798/85, Para. 46)
Bir başka AİHM kararına göre; ifade özgürlüğünün, toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için AİHM’nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi yalnızca toplumun ve devletin olumlu, doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil, devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu, onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir. İfade özgürlüğü, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez (AİHM Handyside/Birleşik Krallık, Başvuru No: 5493/72, Para. 49).
Demokratik toplumların olmazsa olmazı düşünce ve ifade özgürlüğü, halkın haber alma özgürlüğünün, gerek uluslararası hukukta gerekse iç hukukta güvence altına alınması göz önüne alındığında H HALK logolu yayın kuruluşunda yer alan ve ifade özgürlüğünün sınırlandığı hakaret, aşağılama, tehdit ve küfrün yer almadığı programa yaptırım uygulanmasının hukuki olmadığı görüşünde olduğum için katılmadım.


