İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 25.09.2013 tarihli ve 2731 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Kanal A medya hizmet sağlayıcıda Cuma akşamları saat 21.30'da, Türkiye ve dünya gündemine dair konuların masaya yatırıldığı "Sivil Düşünce" isimli haber program yayınlanmaktadır. Sunuculuğunu Genel Yayın Yönetmeni Alper Tan'ın yaptığı ve Prof.Dr.Doğu Ergil, Gazeteci-Yazar Celal Kazdağlı ile Gazeteci-Yazar Tamer Korkmaz'ın katıldığı 21.06.2013 tarihli bölümüne, işadamı M.Rahmi Koç vekili Av.Uğur Çapkın, Kurulumuza gönderdiği şikayet dilekçesinde programın 6112 sayılı Yasa çerçevesinde değerlendirilmesini talep etmiştir.
Yapılan izlemede, üç haftadır süren Gezi Eylemleri'nin geldiği aşamayla ilgili olarak başlayan yayında ilk olarak Prof.Dr.Doğu Ergil düşüncelerini aktarırken; şiddete yönelik, kamu ve özel araçları tahrip eden, içerden ve dışardan bazı insanların müdahil olduğunu, ortalığı karıştırmak şeklindeki hareketin kabul edilemez olduğunu; ancak gezi parkı ile birlikte yeni bir sosyal oluşumun ortaya çıktığını, bu oluşumu da son 11 yıllık AKP iktidarıyla zenginleşen, büyüyen Türkiye'nin ortaya çıkardığını, daha dünyalı, daha iyi eğitimli, daha özgür ve ülkede alınan kararlarda kendilerinin de kaale alınmasını isteyen genç bir neslin var olduğunu ifade etmiştir. Gezi parkı tarafı denilen bu neslin şiddetten yana olmadığını, politikayı anladığımız tarzda rejime yönelik bir takım taleplerle dile getirmeyip, kendi yaşamları ve yaşadıkları yerlerle ilgili konularla sorunları örgüt yoluyla değil, içinde doğdukları elektronik iletişim çağının araçlarıyla çok kolay etkileşip, fikir geliştirip, paylaşabildiklerini ve varlıklarını duyurduklarını, sonuçta şiddetli bir tepki gördüklerini ve bu tepkiye karşı da toplumda bir reaksiyon doğduğunu belirtmiştir. 'Duran Adam' figüründen bahisle de sanal dünyada geniş bir iletişim ağı ve dayanışma kitlesi oluştuğunun, bunun da Türkiye'nin yeni yüzü olduğunu vurgulamıştır. (1.Klip 21.33.58- 21.48.35)
Gazeteci-Yazar Tamer Korkmaz görüşünü belirtirken; Duran Adam'ın üç hafta sonra ortaya çıktığını, ondan önceki günlerde ise iş makinaları ile Toma'lara saldıran, devletin, kamunun araçlarına saldıranları Vuran Adam şeklinde isimlendirerek, buradan 28 Şubat'ta sermaye çevrelerinin 57 milyar doları nasıl vurduklarına geleceğini ifade etmiştir. Taksim Meydanı'nın tamamen yeşil alan olması düşüncesinde olduğunu, AKM'yi yıkalım deyince Atatürk düşmanı olacağını, Divan Oteli'ni yıkalım, genişletelim deyince ise 'Hop gittin güme' diye bir tabir olduğunu söylemiştir. Bu programda polisin orantısız güç kullanımını, Başbakan'ın bazı cümlelerini, Belediye Başkanı ile Valinin ilk günlerde sessiz kaldığını eleştirdiklerini, madalyonun her iki tarafına yönelik eleştiriler yaptıklarını, ancak bu gezi eylemlerini destekleyip de Türkiye'nin ekonomisinin çökmesini ve Türkiye'de siyasal istikrarsızlıklardan fal tutan bir kesimin, madalyonun bir yüzünü tamamen reddettiklerini, oysa madalyonun iki yüzünün de konuşulması gerektiğini ifade etmiştir.
Örtülü siyasi operasyon yapanların bunu halka anlatmadıklarını, bazı evrensel değerler adına bunun yapıldığını söylediklerini ama arkada büyük iş çevirdiklerini, 1 Mayıs 1977 Taksim olayları ve Sivas olayları örneklerini vererek kitlesel eylemlerin kurgulanma sonucu oluştuğunu, böylece gezi olaylarıyla ilgili ellerinde çok fazla veri bulunduğunu belirterek örnekler vermiştir..........Mayıs ayı içerisinde 8 milyar doların kaçmış olduğunu, buna Haziran rakamlarının dahil olmadığını, Amerikan Merkez Bankası Başkanı'nın 2014'ten itibaren tahvil alımlarını durduracaklarını açıklamasının dünyadaki bütün piyasaları etkilediğini ve Türkiye'de de zaten sıkıntılı olan bir süreci 1 puan daha artırmaya yaklaştığı ve 1.94'de durduğunu söylerken "Bazıları tabi çok üzülüyor, yani Türkiye'de 1.85'e fiks edilen ve bütün bu 8 milyar doların kaçmasına rağmen bu bir ayın içerisinde batmayan ekonomi, mesela Rahmi Koç'ları, Eczacıbaşı'ları, son derece..... Hüsnü Özyeğinler'i üzüyor. Bunu nereden mi anlıyoruz? Bunu şuradan anlıyoruz efendim, bakın. Burada kaçan para, işin ekonomik boyutu çok önemli, bu kaçan para Türkiye'nin ekonomisinin çökertilmesi ile ilgili olarak, ekonomi çökecekti diye açıklama yapan Binali Yıldırım ya da rakamları veren Merkez Bankası Başkanı, biz bunu ilk defa yaşamıyoruz. 16 Mayıs - 9 Haziran 2006 tarihleri arasında 27.5 milyar dolar yurt dışına kaçarken, 5 Haziran 2006'da Çengelköy Kordon Restaurant'ta gizlice bu toplantıya..... burada gizli bir toplantı yapıldı, dönemin Dünya Bankası Başkanı Paul Wolfowitz geldi ve oradaki tanıdığımız bütün meşhur Türk İşadamlarına o anı kastederek 'Şu ana kadar dışarıya gönderdikleri, transfer ettikleri paraların yeterli olmadığını, daha fazla dışarıya para kaçırmaları gerektiğini' söylüyor. Bunların belgesi T.C. Devletinin elinde var, ben de bunları yazdım, siz de zaman zaman yazdınız, söylediniz, bunları bu yedi yıl boyunca yalanlayan bir Allah'ın kulu çıktı mı? Çıkamaz, çıkması mümkün değil. Bakın o zaman ne oluyor? Türkiye'deki büyük sermaye çevreleri, kendi ülkesinden dışarıya para kaçırıyor, Vuran Adam diyoruz biz buna kısacak, bak Duran Adam var ya biz de buna Vuran Adam diyoruz. Bunları tartışmadan günümüzdeki olayları tartışmak mümkün değil......" şeklinde değerlendirme yaptığı,
Elindeki Yeni Şafak gazetesinden okuduğu spotta "Krizdeki batı ülkeleri çareyi, gelişen ekonomilere kaçan sermayeyi geri getirmekte buldu..." Türkiye, Endonezya, Brezilya'daki ekonomik gelişmelere binaen ve buralarda çıkan olaylara binaen bir cümle olduğunu, FED'in açıklamasının da hangi görüşte olursa olsun, dünyada gelişmekte olan ülkelerdeki sermayenin kaçışını hızlandırdığı, aynı zamanda yatırımcıların bu ülkeye gelmesini engeller şeklinde yorumlandığını ifade etmiştir. Programın devamında, Gezi olaylarında Müftü karısı olarak sosyal medyada yer alan bayanın aslında CHP üyesi olduğu, Taksim Meydanı'nda özgürlük sloganı atan bikinili genç kadın ile buna müdahale eden örtülü başka bir bayanın görüntüleri getirilerek, esprili bir şekilde, şaka yollu tartıştıkları görülmüştür.
Merkel'in tehdit eden sözleriyle Türkiye'ye yabancı sermaye girişi olmayacağı, yatırımcıların kaçacağı, AB'ye girme sürecinde farklı tavır sergilediği şeklindeki görüşünün ardından "Türkiye'deki baronların, içerideki ve dışarıdaki sermaye çevrelerinin moralini bozacak, Türkiye'de militan medyanın, iliştirilmiş medyanın moralini bozacak bir haber, özellikle de Rahmi Koç'un moralini bozacak bir haber. ...." sözleri yansımıştır.” Şeklindeki değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
KANAL A logolu yayın kuruluşunun söz konusu yayınının, 6112 sayılı Kanunun Yayın Hizmeti İlkeleri" başlıklı 8 nci maddesinde ifade edilen ilkelere aykırılık taşımadığı, ancak "Düzeltme ve cevap hakkı" başlığı altında belirlenen 18 inci maddeden yararlanabilecekleri kanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Konu hakkında karar alınmasını teminen yazının Üst Kurula havale edildiği, anlaşılmaktadır.
Gerekçe : Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın yazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Her ne kadar Daire Başkanlığınca; mezkûr yayında, 6112 sayılı Kanunun Yayın Hizmeti İlkeleri" başlıklı 8 nci maddesinde ifade edilen ilkelere aykırı bir hususun bulunmadığı kanaati belirtilmiş ise de, anılan programda;
Deutsche Bank'ın 2008'deki küresel kriz sırasında Türkiye'nin 90 milyara ihtiyacı olduğu ve IMF ile anlaşma yapması gerektiği şeklinde yönlendirdiği, ancak bunun yapılmamasına rağmen güçlü döviz stokları sayesinde krizi en az zararla atlatan ülke olduğumuz belirtilirken, Yeni Şafak gazetesinin "Deutche Bank, gezi eylemlerini fırsata çevirdi. Banka, aracı kurumu aracılığıyla borsada işlem gören 8 şirketinin hisselerini Citybank'tan aldı. Şüpheli takasta kâr 187 milyon TL.yi geçti" şeklindeki başlığının okunup,
"Aydın Doğan'ın bu banka ile ortak olduğu, yine Başbakan Erdoğan'a 'Hitler, diktatör' benzetmesi yapan Bild Gazetesinin Axel Springer şirketine ait olduğu ve Doğan Grubu'nun aynı zamanda bu şirkete de ortak olduğu ile Bild'in Yayın Yönetmeni'nin aynı zamanda Hürriyet Yönetim Kurulu Üyesi olduğunun nasıl bir tesadüf olduğu,
Doğan Grubu'nun, Alman Derin Devleti tarafından öldürüldüğü anlaşılan toplam 10 Türk'le ilgili hiç bir zaman derin kazmadığını, bu olayları MİT'in ortaya çıkardığını, Taraf Gazetesi'nin yaşlı kurtlar medyasına ait ve Doğan Grubu'nun da zaten bu grubun amiral gemisi olduğunun belirtilmesi," şeklinde, doğruluğu kesin olmayan ve bazı gazete haberlerine dayandırılan açıklamalarda bulunulmuş olması,
Bunun yanı sıra;
"Türkiye'deki baronların, içerideki ve dışarıdaki sermaye çevrelerinin moralini bozacak, Türkiye'de militan medyanın, iliştirilmiş medyanın moralini bozacak bir haber, özellikle de Rahmi Koç'un moralini bozacak bir haber."
Şeklindeki eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü nitelikte olan ifadelerin, işadamı Rahmi Koç’a atfen ( kinaye yoluyla) yapılmış olduğu değerlendirilmekle, mezkûr yayında 6112 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla KANAL A logolu yayın kuruluşu hakkında; Kanunun 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinin ilk defa ihlali nedeniyle; Kanunun 32 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca “Uyarı” yaptırımı uygulanması gerektiği, kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; KANAL A logosuyla yayın yapan KTV YAYINCILIK VE REKLAM SANAYİ TİC. A.Ş. unvanlı kuruluş hakkında;
6112 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendindeki “İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.” hükmünün ihlali nedeniyle, aynı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre “UYARI” YAPTIRIMININ UYGULANMASINA, aynı yayın ilkesinin tekraren ihlali halinde, Kanunun 32 nci maddesinin İkinci fıkrasında yer alan; “Uyarının ilgili kuruluşa tebliğinden sonra ihlalin tekrarı halinde medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden üçüne kadar idari para cezası verilir.” hükmü uyarınca idari para cezası yaptırımı uygulanacağının yapılacak tebligatta bildirilmesine, Üst Kurul Üyeleri Hamit ERSOY ve Nurallah ÖZTÜRK’ün karşı oylarıyla, oy çokluğu ile karar verildi.


