İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 14.10.2021 tarih ve 1386 sayılı yazısına konu 365 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşun 07.10.2021 tarihinde saat 18:00’da yayınladığı "Mücahid Hoca ile Saadet Asrının Dua Harmanı" adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, söz konusu kuruluşun 07.10.2021 tarihinde saat 18:00’da yayınladığı sunuculuğunu Mücahid Han’ın yaptığı, "Mücahid Hoca ile Saadet Asrının Dua Harmanı" adlı programda, sunucu tarafından; “Hocam Selamün aleyküm, Aleyküm selam, ben Murat demiş, üzerimde herhangi bir düğüm mü var? Evlenemiyorum demiş, Rahime demiş annemin ismi, Rahime oğlu Murat. Şimdi bir insanın üzerinde bir şey var mı yok mu? Var demek zor da yayında, yok demek kolay, yani bir şey yok dedik diye sıkıntıya gireceğimizi zannetmiyorum. Murat Abi, sen metafiziksel manada temizsin. Evet bazen insanlar yapılan sihirle veya edilen gözle veya musallatla, mesela üç harfliler insanlara aşık olarak da musallat olabilir. O zaman da evlilik çok zor oluyor, evlilik varsa zindana dönüyor. Bunlar İnşallah ilerleyen programlarımızda hep anlatacağız sizlere. Nasıl musallat olurlar, musallat olma sebepleri nelerdir? Beş farklı şekilde musallat olurlar. Bunlar, efendim, hangi durumlarda biz bunların musallatına açık hale geliriz? Üç harflilerin. Bunları ilerleyen vakitlerde konuşuruz. İlerleyen programlarımızda. Yani musallatda, gözden ve sihirden dolayı kişi evlenemiyor olabilir ama Maşallah sen temizsin, pürupaksın, yani senin için böyle bir metafiziksel problemin var olduğunu söyleyemem...”, “... bu musallat vesvesesini sen normal vesvese gibi zannetme, adam gözüyle gördüğünü zannediyor, inandırır bu üç harfliler acayip, bak yaşadığım acayip bir hadiseyi söyleyeyim. Bir gün bir tane ablamız geldi. Kızıyla beraber. Evvla dedi kızımı dinlemenizi istiyorum Hocam dedi. Dinledim kızını. Nedir sıkıntı hayrolsun İnşallah. Hocam dedi, ben dedi, 15-16 yaşlarında bir kızcağız. 9-10 yaşından beri dedi abim dedi, geceleri odama geliyor ve bana dedi tecavüz ediyor. Kızın söylediği. Gitmiş efendim, polise de bu şekilde söylemiş, önce çocuğu içeri almışlar abisini, daha sonra bazı testler yapılıyor falan, ondan sonra, soruyor doktorlar bu ağbin seninle gerçekten ilişkiye girdi mi? tam manasıyla cinsel ilişkiye girdi mi? Kız diyor ki, evet girdi diyor, hem de yıllarca devam etti bu. Ama işte gerekli tıbbi testleri yaptıkları zaman, kızın hiç cinsel ilişkiye girmediği anlaşılıyor. Kız diyor ki, senelerdir, çocukluğumdan beri diyor, abim diyor bana tecavüz etti. Hiç böyle bir şey yok ortada. Ama işte bu musallat öyle bir hal ki, Allah korusun, ağbisinin kılığında geliyor, o şekilde görüyor. Bu yani gerçek hayatta yaşamadığı bir şey. Şimdi Allah on sekiz bin alem yaratmış, alemleri bir birine paralel yaratmış. İnsanlar alemi ve üç harfliler alemi, birbirine paralel olarak yaratılan bir alem. Ne demek? Aynı mekanı kullanıyoruz ama boyut farkı var. Şu anda benim bulunduğum oda, belki de bu üç harflilerin aleminde bir, farklı bir hastane odası olabilir. Olabilir yani. Zaten musallat ilerleyen insanlar artık bedenen de onların boyutuna girmeye başlıyorlar. Mesela adam şu odada diyelim hareket ederken birden bir yere çarpıyor, çarpılacak bir yer yok, çarpmış gibi adam iz de çıkıyor sırtında. Orda mesela bu mahlukların boyutunda farklı bir şey var belki de, Allahüalem, kendi boyutlarına çekmeye başlıyorlar artık yani...”, “... Yani diyoruz ya bu üç harfliler çeşitli sebeplerden dolayı insanlara musallat olabiliyorlar. Bu sebeplerden bir tanesi neydi? aşık olma suretiyle.”, "Mücahid Hoca ile Saadet Asrının Dua Harmanı, Sıkıntılarımıza Ayet ve Dualardan Tavsiyeler, …, 0543 366 50 …" vb. şeklinde sözlü ve yazılı ifadelere yer verildiği görülmüştür.
Dinimizin esaslarını bildiren kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'de yer alan ayet ve surelerin okunmasının, dua edilmesinin, maddi-manevi sıkıntıların ve belaların giderilmesindeki önemi hiç kuşkusuz ki yadsınamaz. Ancak ihlale konu programda, her insanın yaşam süreci içerisinde karşılaşmaları mümkün olan bazı maddi/manevi ve ruhsal sıkıntıların çoğunun, cin, büyü, nazar, musallat vb. sebeplerden kaynaklandığının ifade edildiği ve bu yönde bazı reçeteler sunularak izleyicilerin dini hassasiyetlerinin istismarına yol açabilecek nitelikte yayın yapıldığı, bu tür yayınların insanları kaygı, korku ve endişeye sevk edebileceği ve bu konularda çeşitli sıkıntılar yaşamakta olan izleyicilerin maddi manevi zarara uğratılabileceği, dolayısıyla, maddi sıkıntılar, ailevi problemler, sağlık sorunları vb. sorunların nedenini batıl inanışlara ve uygulamalara dayandırıldığı, bu yolla mezkur yayında, kişisel çıkar sağlamak amacıyla insanların dini duygularının istismar edildiği kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendinde yer alan; "Yayın hizmetleri ...kişileri fal veya batıl inançlar yoluyla istismar edemez." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanun’un diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz.” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %3 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Eylül 2021 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının bulunmadığı değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2021 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 28.238 (yirmisekizbinikiyüzotuzsekiz) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir…” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.