İnceleme ve Değerlendirme : İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nın 31.10.2013 tarihli ve 3137 sayılı yazısı ve eklerinin incelenmesi sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin Uzman Raporunda;
“Haber Türk logolu yayın kuruluşunda, Pelin Çift'in sunduğu "Öteki Gündem" isimli programın 20.10.2013 tarihindeki bölümüne Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Taslaman, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi'den Doç. Dr. Sinan Canan ve Tarihçi yazar Ayşegül Hür konuk olmuştur. Programda "Din-Akıl ilişkisi, Din Bilimle çelişir mi?" başlığıyla, "Allah için kullanılan isimler, Allah deyince ne anlıyoruz, Allah'ın varlığı ve birliği, Kuran-ı Kerim'in ayetleri, Cennet-Cehennem ve inanç sitemleri" konu edilmiştir.
Ayşegül Hür, "Eğer Tanrı varsa ve iyiyse bunca kötülüğün niye olduğunu, Allah varlığını kötülük olmadan da anlatamaz mıydı?, Allah'ın, insanları iyi ve kötü arasında seçme yapıp o seçimlerin de çoğunlukla bu insanların yanlış seçim yaptığını, Şeytan'ı kontrol edemeyen bir gücün o zaman Kadir-i Mutlak olmayacağını, Şeytan, Allah'ın iradesinden bağımsız olarak bu kötülükleri icra ediyorsa bu evrende, o zaman Tanrı'nın Kadir-i Mutlak'lık niteliğinde bir sorun olduğunu vurgulayarak izin verdiğini, ki o zaman niye izin veriyor yada önliyemiyorsa o zaman da güçsüz mü?" ifadelerinde bulunmuştur. Rapora konu olan konuşmalar aşağıdadır:
Ayşegül Hür:"...Eğer Tanrı varsa ve iyiyse bunca kötülük niye var çok önemli ve felsefi bir konu olarak ortada durur böyle bir Tanrı tarifi..."
Ayşegül Hür:"...Dinin varoluşu aynı primatlar gibi davranmasını engellemiyor, hani istediğiniz kadar kitap indirin, istediğiniz kadar peygamber getirin yine insanlar primatlar gibi davranıyorlar. Irak'ta bugün üzerlerinde bomba..."
(Raporun bu bölümünde deşifre metni yer almaktadır.)
Ayşegül Hür:"...Demek ki şeytanı kontrol edemeyen bir güç o zaman Kadir-i Mutlak olamaz o. Yani Şeytan Allah'ın iradesinden bağımsız olarak bu kötülükleri icra ediyorsa bu evrende, o zaman demek ki Tanrı'nın Kadir-i Mutlak'lık niteliğinde bir sorun var, yani kontrol edemiyor onu, ya izin veriyordur o zaman niye izin veriyor diye sorarız onu izin vermiyorda o önleyemiyorsa o zaman güçsüz mü diye sorarız anlatabiliyor muyum?...
Ayşegül Hür:"...Allah'ın varlığını kötülük olmadan anlatamaz mıydı Allah kendini. Allah insanları iyi ve kötü arasında seçme yapıp o seçimi ve çoğunlukta da yanlış seçim yapıp..."
Caner TASLAMAN:"...İmtihan, imtihan odur zaten aynı konu..."
Ayşegül Hür:"...İmtihan konusuna ayrıca gelicem. Çünkü imtihan konusunda da şöyle bir ölçüsüzlük var. Allah'ın bu Kadri-i Mutlak'ın hesapları gerçekten çok enteresan. insanoğluna bu imtihan dünyasında bu çok sınırlı 50,60,70 hatta ortaçağda belki 30 yıl falandı. Anyayı Konyayı anlayana kadar öteki dünyaya gidiyordu insanlar ve sonsuz ceza ya da sonsuz ödül vadediyor, yaşamdan sonraki hayatta. Şimdi böyle bir izansızlık diyeceğim artık hesap konusunda bu küçücük kısacık bu nokta kadar bile olmayan bir tecrübenin sonunda yapacağı o özgür iradesini anlayıp da ayağa kalkıp da yani bu özgür irademle benim, Tanrının bana verdiği yetkiyi kullanmak gerekiyor iyi bir insan olmak için bilincine varmasını da hesaba katarsanız uzun bir süre. Onu da çıkardıktan sonra o mikron kadar noktada yaptığı tecrübeler iyiler ya da kötüler onun belli şekilde ödüllendirilmesine cezalandırılmasına neden, üstelik o cezalar İslam'ın kitabında diğer kitapları bilmiyorum son derece ağır cezalar yani bu dünyada çektiği cezalar yetmiyor bir de orada katmer katmer çekecek...
Ayşegül Hür:"...Siz cennetin ödül olduğunu düşünüyor musunuz? Örneğin cenneti en güzel şekliyle tahayyül edelim, içinden nehirler sular akıyor. Aslında son derece sıkıcı bir yer farkındaysanız. Sadece sular akıyor, şırıldıyor, şaraplar sarhoş etmiyor ve sonsuz derecede orada yaşıyorsunuz, inanın ben öyle bir Cennet'e gitmek istemem. Cehennem daha eğlencelidir yani oraya giderim bari bir odun taşırım, biraz ona buna sataşırım, enterasen insanlar vardır.
Ayşegül Hür:"...Hayır, eğer Tanrı diye yüce bir varlık varsa ve bir amacı varsa dinin amaçsız bir şey olduğunu düşünmüyoruz.
Ayşegül Hür:"...Adil mi? Adaletsiz o zaman bu tanrı..."
Ayşegül Hür:"...Mesele bence şurada düğümleniyor, velev ki Allah var ve vahiy yoluyla, peygamberler aracılığıyla şeyini mesajını iletiyor anlayan anlıyor anlamayan anlamıyor..."
Ayşegül Hür:"...Hatta geçmişte de bunu yapmış olabilir mi? Örneğin bizi kandırmış olabilir mi?, Hz. Muhammed diye bir pemgamber gönderdim size bakalım ne yapıyorsunuz. Ne iradenizle özgür iradenizle hala İsa'nın dinine mi, Yehova'ya mı, işte Buda'ya mı bilmem neye mi inanıyorsunuz? Yapabilir mi böyle sınav, yapabilir her an di mi, bir dakka kandırabilir mi kandırmayı da içerir mi Allah'ın Kadir-i Mutlaklığı? Yapabilir mi, yapmış olabilir mi?...
Ayşegül Hür:"...Yaratıcının dilinin Arapçayı şeçmesi ve o Arapçanın inceliklerini bilmemizi istemesi apayrı problematik bir alan. Yani yaratıcı yarattığı tonlarca varlık, kültür, toplum arasından bir tanesini seçiiyor, birinin diliyle bir şey gönderiyor ve sonra onu anlamadık diye sürekli hata yaptığımızı düşünüyor..."
Ayşegül Hür:"...Sizin tarif ettiginiz o Yüce Yaratıcının şeyiyle bağdaşmayan bir mesaj yöntemi ve seçtiği messenger yani messenger da arapça ve şeyi de içine katarak arap kültürü, arap toplumu ve onun içinden bir üyesini kasdediyorum seçtiği messenger da ne denir ona, mesaj, elçi."
Ayşegül Hür:"...Ateistliğin bence, en ahlaki açıdan tatmin edici yanı herhalde budur. Ödül ya da ceza, ceza korkusu olmadan ödül havucu olmadan ahlaklı insan olabilme şansı verir. Aslında varoluşsal açıdan en tatmin edici duruş ateistin ahlaklı oluşu bence..."
Ayşegül Hür:"...Ezeli ve ebedi kavramı bana daha yakın geliyor ve başı ve sonu olmayan ne başı ne sonu olan yaratıcı. Burada yaratıcı diye bir ara eleman koymak ihtiyacı duymuyorum...neyse bana göre ara eleman..."
Ayşegül Hür:"...Yaratanı yaratan var mıdır diye sorduğumda hemen stop ediyorsunuz. Hayır öyle bir şeye ihtiyaç yoktur diyorsunuz."
Ayşegül Hür:"...Yaratıcı diye bir şey olmadığını eğer kabul edersek bizim bütün yaşam süreçlerimiz tersine mi döner? Neden..."
Ayşegül Hür:"...186'da tekrar "Allah kimi şaşırtırsa artık onun için yol gösteren yoktur ve onları azgınlıkları içinde şaşkın bırakır." bitmiyo Allah o kadar bu konuda emin ki bi daha bi daha söylüyor. Yani size cevap veriyor bakın kaç sene sonra. En-Nahl 93'de "Allah dileseydi hepimizi bir ümmet kılardı fakat o dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulcaksınız." Bu kadar tutarsız bir Allah olabilir mi? Saptırır şaşırtır sonra aynı ayetin dibine de bir cümle ekliyor. ...Bi tane daha söyleyeyim. "İşte onlar Allah'ın kalplerini ve kulaklarını, gözlerini mühürlediği kimselerdir ve onlar gafillerin kendileridir." Benim ya! Benden söz ediyor. Benim hiç bir suçum yok. Özgür irademle falan değil yani beni mühürlemiş.
Ayşegül Hür:"...İnsan hatası degil bu. Yaratıcı hatası. Benim kitabıma göre eğer siz buna insan hatası diyorsanız bana çok enterasan geliyor. Burada yaratıcının bir yanlış kurguladığı bir dünya."
Ayşegül Hür:"...Ama bir saattir bana Kur'an'daki şeylerin doğru olduğunu söylüyorsunuz..."
Ayşegül Hür:"...Her yarattığı dünya üzerinde belli tip bir yaşam biçimi, birbirinin replikası olan tekrarı olan bir model üretme ihtimali de var di mi bu kişinin, bu zatın, ne diyeceğiz yaratıcının.
Dini konularda da diğer konularda olduğu gibi insanların fikirlerini söyleme, inandıkları değerleri ifade etme ya da inanmadıklarını belirtme hürriyetlerinin olduğu muhakkaktır. Bu konularda yapılacak taştırmaların ise bilimsel ve felsefi açıdan makul bir düzeyde ele alınması, hiç bir fikrin veya düşüncenin tahkir edilmemesi, fikir ve inançların düzeyli bir şekilde ifade edilmesi gerekir. Ancak söz konusu yayında olduğu gibi kendi inançlarını ifade yerine başkalarının inançlarını aşağılamanın, hiç bir düşünce ve fikir özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.
Her ne kadar ifade özgürlüğü ulusal ve uluslararası yasal metinler tarafından koruma altına alınmış olsa da kişileri küçük düşüren, inançlarını, milli ve manevi değerlerini aşağılayan ifadeler kullanılması ifade özgürlüğü sınırlarını aşan, din ve vicdan hürriyetine aykırı olarak temel hak ve hürriyetlerini ihlal eden bir durumdur. Ayrıca kendisi hayatta olmamakla birlikte bir inanç sistemi içerisinde kendisine değer atfedilmekte olan tarihi mümtaz şahsiyetler, peygamberler ve kutsal metinler söz konusu olduğunda ise bazı aşırı ifadeler, o inanç sistemine tabi olan bireyleri de rencide edici bir niteliğe bürünmektedir.
Başta İslam Dini olmak üzere Hristiyanlık ve Musevîlik gibi tüm teist dinlerde yaratıcı Tanrı inancı, öldükten sonra diriliş ile başlayan, dünya hayatında yapılanların sorgulanması ve yargılanması sonrasında cennet ve cehennemin olduğu bir ahiret inancı, bunların yanında peygamberlik vazifesi ve kutsal metinler temel inanç esasları arasında yer almaktadır. Sayılan bu inanç unsurlarından herhangi birine ya da birkaçına yapılacak saygısızlık ve aşağılama hem bu dinlere hem de bu dinleri inanç olarak kabul etmiş kitlelere hakaret ve aşağılama anlamı taşımaktadır.
Haber Türk logolu yayın kuruluşunda yayınlanmakta olan söz konusu programda konuk olarak yer alan Ayşegül Hür, yukarıda deşifresi yapılan konuşma içeriğinde de görüldüğü üzere başta İslam Dini inanç esasları ile ilgili olmak üzere tüm teist inanç sistemleri ve bu inanç sistemlerine inananları bu düşüncelerinden ötürü ifade özgürlüğü sınırlarını aşan, aşağılayıcı nitelikte ifadeler kullanmaktadır. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bir ülkede İslam Dininin temel inanç esaslarından Allah, Peygamber (Hz. Muhammed) ve Kur'an-ı Kerim hakkında kendi yargılarını özensizce dile getirmekle kalmamış, kullandığı uslup ile de zaman zaman alaycı ve aşağılayıcı tavırlar sergilemiştir. Program boyunca, Ayşegül Hür'ün Allah, Peygamber ve Kuran-ı Kerim ile ilgili kullandığı ifade ve görüşlerine, sunucu Pelin Çift'in çoğu kez müdahale etmediği ve teolojik bir problem olarak tartışılan bir konu üzerinde karşıt görüşlerin açıklanmasına imkan verecek nitelikte programa bu konuda uzman bir ilahiyatçı/teolog davet etmediği göze çarpmaktadır.
Şunu kabul etmek gerekir ki, demokratik toplumlarda her düşünce değerlidir. Bununla beraber bu düşünceler kişi veya toplumların milli ve manevi değerlerine bir saldırı niteliği taşımamalıdır. Herkes, insan olması sebebiyle onur, şeref ve haysiyet sahibi olup dilediği inanç sistemine inanma hürriyetine sahiptir. Bu durum kişinin, başkalarından milli ve manevi değerlerine saygı gösterilmesini talep etme hakkına sahip olmasını da tazammun etmektedir. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası başta olmak üzere ulusal ve uluslararası bir çok kanun metninde bu hüküm kayıt altına alınmıştır. Ayrıca, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Kanunu Yayın Hizmeti İlkeleri 8'inci maddesi birinci fıkrasının (e) bendinde "...din, tabiiyet, ...siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez." ve (f) bendinde "Toplumun millî ve manevî değerlerine,...aykırı olamaz." hükümleri yer almaktadır.Programda, Ayşegül Hür tarafından kendi düşünce ve değerlerini ifade etmesi anlaşılabilir bir durum olsa da; tüm teist inanç sistemleri ve özellikle İslam Dini ve inanç esasları üzerinde eleştiri sınırlarının ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliğinde ifadelerle ekranlara taşınması ve bir tartışma programında böylesine önemli bir konu ile ilgili olarak saldırı niteliğindeki ifadelere en azından karşıt görüşlerin de serd edilebileceği bir uzmanın konuk edilmemiş olması kabul edilemez bir durumdur. Söz konusu yayınla ilgili RTÜK İletişim Merkezine gelen yoğun izleyici şikayetlerinden de anlaşıldığı üzere büyük bir izleyici kitlesinin temel inanç değerlerine karşı tahrik edici bir saldırı niteliği arz eden içerikte bir yayına yer verildiği görülmektedir. Bu şikayetlerde “Dini inançlarla alay edildiği, İslami değerlerin aşağılandığı” hususları sıklıkla dile getirilmiştir.
Program süresince sunucunun, yayın sırasındaki bu ağır hakaretlerin ve onur kırıcı ifadelerin kullanılmasını önlemek için gerekli tedbirleri almadığı, bu sözler sarf edildikten sonra dahi gerektiği şekilde tepki göstermediği ve duruma seyirci kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca söz konusu aşağılayıcı ve tahkir içeren sözlerin ifade özgürlüğü ve eleştiri sınırlarının içinde değerlendirilmesi mümkün olmayıp, doğrudan doğruya kişilerin manevi değerlerine yönelik bir saldırı niteliği taşıdığı görülmüştür. Yayıncı kuruluşun da, deşifrelerde görüleceği üzere tahkir içeren, aşağılayıcı ve iftira niteliğindeki ifadelerin yayınlanmaması hususunda sorumlu yayıncılık anlayışına uygun davranmadığı ve gerekli özeni göstermediği, 3 saat süren program sonunda Pelin Çift'in " herkes kendi alanında son derece yeterliydi. Teşekkür ediyorum, tekrar önümüzdeki hafta yine Pazar günü saat 23:15'te bu kadro karşınız da olacak" ifadeleri ile de yayın kuruluşunun kamuoyunu bilgilendirme hedefini aştığı, sorumlu yayıncılık anlayışından uzak bir tutum sergilediği tespit edilmiştir.” Şeklinde değerlendirmelere yer verilmiş olduğu,
Toplumu ayrımcılığa sevk eden, insanları inançları dolayısıyla aşağılayan, zaman zaman da inanç değerlerini alaycı şekilde ele alan ifadelerin kullanıldığı bu program nedeniyle, Haber Türk Yayın kuruluşunun, 6112 sayılı Kanun'unun 8'inci maddesi birinci fıkrası (e) bendinde yer alan "...din, tabiiyet, ...siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez."hükmü ile (f) bendinde yer alan"Toplumun millî ve manevî değerlerine,...aykırı olamaz."hükmünü ihlal ettiğikanaatinin Daire Başkanlığınca belirtildiği,
Gerekçe :Konunun; İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığı’nınyazısı, eki belgeler ve ilgili mevzuat kapsamında Üst Kurulumuzca değerlendirilmesi neticesinde;
Bahse konu yayında her ne kadar Daire Başkanlığınca 6112 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f) bentlerinin ihlal edildiği kanaati belirtilmiş ise de, söz konusu yayına ait deşifre kayıtlarının tetkikinde; program konuğunun ifadelerinin ifade özgürlüğü çerçevesinde olduğu değerlendirilmekle, mezkûr yayında herhangi bir mevzuat ihlali olmadığı kanaatine varılmıştır.
Karar : Yapılan görüşmeler sonucunda, ayrıntıları ve gerekçeleri yukarıda izah olunduğu üzere; HABER TÜRK logosuyla yayın yapan CİNER MEDYA TV HİZMETLERİ A.Ş. hakkında; bahse konu yayını nedeniyle, 6112 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir İDARİ YAPTIRIM UYGULANMASINA YER OLMADIĞINA, Üst Kurul Başkan Vekili Hasan Tahsin FENDOĞLU ile Üst Kurul Üyeleri Esat ÇIPLAK ve Taha YÜCEL’in karşı oylarıyla, oy çokluğuyla karar verildi.