İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 08.02.2021 tarih ve 2087 sayılı yazısına konu SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 07, 28.09.2020, 05.10.2020, 02, 09, 16.11.2020 tarihlerinde saat 20:00’da yayınlanan “Çukur” adlı dizi film yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere; SHOW TV logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluş tarafından 07, 28.09.2020, 05.10.2020, 02, 09, 16.11.2020 tarihlerinde saat 20:00’da yayınlanan, İstanbul’da Çukur olarak anılan bir mahallede yaşanan çete savaşlarının anlatıldığı, arka planda ise aile içi ilişkiler ve mahalle yaşamının konu edildiği “Çukur” adlı dizi filmin, 07.09.2020 tarihinde yayınlanan bölümünde; “Düşmanlarının tertiplediği bir oyun neticesinde babası İdris dizi film karakteri Koçovalı’yı kendi eliyle öldüren Yamaç Koçovalı bu oyunun müsebbibi saydığı Erdenet ailesine (bir başka suç örgütü) yaklaşmış ve babasının ölümünün intikamını almak için ailenin işlerini yapmaya başlamıştır. Yamaç'ın babasını öldürdüğünü öğrenen abisi Cumali önce inanmak istemez ancak Yamaç'la yüzleşince gerçeği öğrenen Cumali Yamaç'ı birkaç el ateş ederek vurduğu”, 28.09.2020 tarihinde yayınlanan bölümünde; “İdris Koçovalı'nın öldürülmesinde rolü olan bir adamla evlenmek üzereyken babaannesi Sultan Koçovalı, torununa evleneceğin adamın dedesinin katili olduğunu söylemiş ve düğün gecesi eşini vurması için bir silah verdiği, müstakbel eşinin dedesinin öldürülmesinde rolü olduğunu düşünen Karaca düğünden sonra baş başa kaldıklarında Azer'i öldürdüğü”, 05.10.2020 tarihinde yayınlanan bölümünde; “Yamaç'ın kız arkadaşı Efsun'un babaannesi Makbule'yi öldürdüğü sahnede. Babaanne Makbule torununun Yamaç'dan hamile kaldığını öğrenince Yamaç'ı öldürmeyi planlamış ancak Efsun bu durumu fark edince önce Yamaç'ı öldürmek için tutulan adamları daha sonra da babaannesini öldürdüğü”, 02,09.11.2020 tarihinde yayınlanan bölümünde; “Çukur ailesi babalarının ölümünden sorumlu tuttukları Erdenet ailesinden çeşitli şekillerde intikam almak; silah ve uyuşturucu ticareti yapan Erdenetlerin işlerini baltalamak için sık sık sevkiyat ve teslimatlarına baskınlar düzenlemektedir. Çıkan kanlı çatışmalar neticesinde elde ettikleri uyuşturucuları imha etmekte, silahlara ve altınlara el koymaktadırlar....”, 16.11.2020 tarihinde yayınlanan bölümde ise; “Altınları çalınan Erdenet ailesi çukura misilleme yapmak için daha önceden Koçovalı ailesiyle husumeti olan Namık'ı cesaretlendirerek Çukur Mahallesine baskın yapmaya yolladığı, Koçovalı ailesinin evini basan hasımlar silahlarla eve ateş ettiği, evdeki çocuklar ve kadınlar korkudan kilere sığınmışlardır. Yine aynı kişiler Çukur'u tamamen ele geçirmek için kalabalık silahlı bir grup adamla gelmişler bundan haberdar olan Cumali de kalabalık bir fedailer grubuyla onları karşılamış ve silahlı çatışmaların yaşandığı görülmüştür.
Televizyonun izleyiciler üzerinde yaptığı etkiler konusunda yapılan araştırmalarda; medyada yayınlanan, özellikle de televizyonda yer alan şiddet olaylarının, toplum genelindeki saldırganlık oranları üzerindeki istatistiksel olarak anlamlı düzeyde bir artışı tetiklediği, medyanın değerlerimiz, tutum ve davranışlarımızı şekillendirmede de etkileyici bir güç olduğunu, televizyonun tüm kitle araçları içerisinde belki de en kolay erişilen ve en yaygın kullanılan araç olması nedeniyle en etkili öğrenme kanalı olarak dikkat çektiği, yapılan bilimsel araştırmaların televizyon ve medyada izlenen şiddetin gerek kısa, gerekse uzun vadede izleyicilerin duygu, düşünce, değer, tutum ve davranışları üzerinde tetikleyici, hızlandırıcı ve özendirici bir etkisi olduğu yönündeki tespitler; ekranlardan verilen şiddet mesajlarının tüm izleyicileri olumsuz yönde etkilediğini, izlenen şiddet sahnelerinin tutum ve davranışlara yansıyarak toplumda gittikçe yaygınlaşan ve bireylerin sorunlarını şiddet uygulayarak çözmeye yönelik davranış değişiklikleri oluşturduğunu kanıtlar niteliktedir.
İhlale konu dizi filmin, geneline hakim olan (vurulma, öldürülme, çatışma, ev baskını, mahalle baskını) vb. şiddet sahnelerinin suçluların güç mücadelesinde çözüm olarak gösterildiği, dizide yer alan farklı şiddet, işkence ve intikam görüntüleriyle şiddetin dizi aracılığıyla yeniden üretildiği, yoğun şiddet sahnelerinin yer aldığı dizinin izleyicileri bilhassa da çocukları olumsuz yönde etkileyeceği, dizilerin konu itibariyle her ne kadar kurgusal yapımlar olsa da hikayelerini hayatın içinden aldıkları, toplumda gerçeklik noktasında bir karşılık bulabildiği, dizi içerisinde yer alan şiddet sahnelerinin şiddete meyilli kişiler tarafından rol/model edilme olasılığının var olabileceği gerçeğinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Gündelik yaşamdan kesitlerin aktarıldığı, kurgusal metinlere dayanan televizyon dizileri, karakterleri ve anlatılan hikayeleri aracılığıyla izleyicilerin zihninde "gerçek bir dünya" algısı yaratmaktadır. Gerçekle kurguyu ayırt etme yetisine tam olarak sahip olmayan çocuklar, televizyon dünyasını gerçekmiş gibi algılayıp bu karakterlerle özdeşlik kurup, onları kendisine rol/model olarak almakta ve model aldığı karakterlerin olumlu olduğu kadar olumsuz davranışlarını da benimsemektedir. Söz konusu dizinin şiddet içeren sahnelerinin çocuk ve genç kitle üzerinde bırakabileceği psikolojik etki ve yaratabileceği travma konusunda gerekli hassasiyet gösterilmeden ekrana yansıtılarak, bu kitlenin zararlı içeriklere maruz bırakıldığı, kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle mezkur yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin ikinci fıkrasının ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun’un 8'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; "Radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, çocuk ve gençlerin fiziksel, zihinsel veya ahlakî gelişimine zarar verebilecek türde içerik taşıyan programlar bunların izleyebileceği zaman dilimlerinde ve koruyucu sembol kullanılsa dahi yayınlanamaz." ilkesinin ihlali nedeniyle,
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “8’inci maddenin birinci fıkrasının diğer bentleri ile ikinci ve üçüncü fıkralarında ve bu Kanunun diğer maddelerinde belirlenen ilke, yükümlülük veya yasaklara aykırı yayın yapan ve/veya bu Kanun hükümleri kapsamında Üst Kurul tarafından belirlenen yükümlülüklerini yerine getirmeyen medya hizmet sağlayıcıya ihlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde birinden yüzde üçüne kadar idari para cezası verilir. …” hükmü uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Ekim 2020 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 42.184.134,64 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, yüzde iki oranı (%2) 843.683,00 TL İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir.” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Oy birliği ile karar verildi.