İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanlığının 18.08.2020 tarih ve 1553 sayılı yazısına konu ULUSAL 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 01.08.2020 tarihinde saat 17:00’de yayınlanan “Pınarın Kaynağından” adlı program yayınına ilişkin uzman raporu ile video görüntülerinin incelenmesi ve değerlendirilmesiyle yapılan görüşmeler sonucunda;
Bahse konu yayına ilişkin uzman raporunda ayrıntıları belirtildiği üzere, ULUSAL 1 logosuyla yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşta 01.08.2020 tarihinde saat 17:00’de yayınlanan sunuculuğunu Halil Ay’ın yaptığı, program konuğu olarak Araştırmacı-Yazar Hakkı Yılmaz’ın katıldığı “Pınarın Kaynağından” isimli programda, program sunucusu ile konuğu arasında geçen diyaloglarda; "(…) maalesef bayramlarını kutlamıyorum. Niye diyecek olursanız pratikte böyle bir bayram olsa da İslam'da ve Kur'an'da böyle bir bayram söz konusu değil. … Kurban Bayramı diye bir bayram yok. Şimdi böyle hayvan keserek bayram yapılmaz.… Niye diyecek olursanız İslam'da olmayan bir şeyi İslam'a katmak, büyük bir cinayettir.… Şimdi Kur'an'da böyle bir şey Kurban Bayramı diye bir şey söz konusu değil bir. İkincisi bu Peygambere fatura edilerek Müslümanların arasına sokulmuş bir ritüel. Bakın Peygamber'in adı kullanılarak yapılmış bir şey. Şimdi burada adres vereceğim, Kütüb-i Sitte'den iki tanesinde bu Ebu Davud ve Nesai'de orada yer alan bir rivayet var bayramla ilgili. … Haber-i Vahid dediğimiz tek kişinin vermiş olduğu haber, kesinlikle dinde dikkate alınmaz. Herhangi bir itibarı yoktur. …" Olay, Kurban Bayramı'nın ortaya çıkışı, Müslümanların arasına girişi işte bu söylentidir. Tek kişiye dayalı bir söylentidir… Ama millet canından çok sevdiği Peygamber'in adı kullanılarak madem ki Peygamber böyle dedi, bayramı yaptık gitti. Ama bu rezillik bu kadarla kalmıyor ha. - Devam ediyor?- Daha ne var şimdi Peygamber bunu dediği zaman bir adam çıkmış, hangi adam; sarı çizmeli memmed ağa, bir adam. … Hani şimdi var ya, böyle çok rezillikler var.… İşte bu din art niyetlilerin, hainlerin, tamam mı gafil demiyeceğim hocam yani, onların elinde böyle yozlaştı geçti, …- Onun için Kurban Bayramı'nın mahiyeti bu özetleyecek olursak, Kurban Bayramı diye bir bayram İslam Dini'nde ve İslam da yok. … Biz bunları yamultup kurbana getiririz.… İslamın ilk çağlarına ve yakın zamana kadar canlı hayvan olmak zorunda idi. Şimdi gelelim ona şimdi niye arpa olmaz mı, buğday olmaz mı, hepsi olur aslında anlatabildim mi, o da olur. Ama canlı hayvan en makbulü idi - Ayı böldürdüler, daha neler var yani, diğer Peygamberlere atfedilmiş şeylerin bin birini bizim Peygamber'e (sav) de ayarladılar, ettiler. Şimdi öyleyse, şimdi şunu da belirtelim, kurban diye de böyle bir ibadet yok. … Ama böyle belirli bir günde, belirli bir törenle topluca yapılması dine aykırıdır ve dinde yoktur. … Din olarak böyle bir bayram vardır, kurban vardır şekliyle bu şey olmaz. ... Evet şimdi bu kurban kesme hayvan kesme hani dedik ya ilkel dinlerde sunaklarda şey yapılır ama mitolojiye baktığımız zaman Sümerlerde, Akadlarda, Hindularda, Çinlilerde falan onlarda da var. Onlarda işte korkularından dolayı işte fırtına oluyor zarar vermesin diye kurban kesiyorlar. Çocuk kesiyorlar, çocuğu öldürüyorlar, kuyuya atıyorlar, kesiyorlar, genellikle hani özellikle Sümerlerle ilgili mitolojik şeyler okunduğu zaman onlarda çok var. Yani şöyle baktığımız zaman bu toplu şeyler Kurban ile ilgili törenler müslümanlara malesef ve maalesef dışarıdan geçmiş şeylerdir yani. Şimdi burada şunu değerlendirelim o zaman bu kurbanı nerden getirdiler, bayramın dinde yeri olmadığını söyledik ya, kurbanı dine nasıl getirdiler? Şimdi birincisi İbrahim Peygamber oğlu İsmail'i kesmeye teşebbüs etmiş, ... Allah gökten bir koç indirmiş, tamam mı onun yerine bunu kes demiş. İbrahim yakayı kurtarmış. Buradan gelir, kaynağı bu. …, O da Allah sana ne emretti ise onu yap der. Orada kalmayı göze alır İbrahim'in oğlu, hani biz İsmail diyoruz ya Kur'an'da İsmail adı geçmez yani, ama ondan sonra ibrahim Peygamber şöyle etti, oğluna böyle etti, oğluyla yola çıktı, şeytan anasının önüne çıktı, babasının işte taşladı hactaki şeytan taşlamayı falan buralarda bu uydurmalara getirdiler. Şimdi burada İbrahim Peygamber oğlunu kesmedi, kesmeyi de düşünmedi, kesmesiyle ilgili rüya da görmedi. … Bakın şu anda şöyle belirli çevirelerin yüzde doksan dokuzunda "venhar"a kurban kes derler. Bunun hepsi yalan, böyle yazanların hepsi de yalancı ve bu sahteciliktir, bu sahtekarlıktır. Bak kesinlikle söylüyorum "venhar"ın sözü göğüsleme demektir... (Devenin göğüsten kesilmesi anlatılıyor ve akabinde şu açıklama yapılıyor.) Eğer ki bunu deve kesme anlamında kullanılırsa peygambere deve kes demek olur. Deve kes demek olduğundan dolayı ne koyun kesebilirler, ne keçi kesebilirler. Keserlerse eğer bu kurbana işaret edecekse sadece deve kesebilirler... Kevser Suresi peygamberliğin ilk senelerinde Peygamber (sav) çok eziyet çektiğinden dolayı inmiş, Peygamber'i (sav) motive etmek için inmiş bir suredir... Ama hiçbir kitapta, din kitabında rivayet kitabında kesinlikle bu ayet geldi de Mekke'deki hayatında Peygamber (sav) kurban kesti diye hiçbir rivayet yoktur. Mekke'ye ait hiçbir rivayet yoktur. Bakın peygamberin hedy rivayetleri vardır, 26 tane rivayet vardır hepsi de Medine döneminde hepsi de hediye babındandır, hepsi de hediye babındandır. Kesinlikle Kurbanla Kurban günüyle uzaktan yakından alakası yoktur. Hacc-ı Ekber günü, orada hayvanlar kesildi... Orada kaç bin sahabe var, onlara ne yedireceksin ya? Onun için Beytül Mal'den peygamber 150 tane
deve kesmiş, sayısını tam bilemeyeceğiz ama o şekilde rivayetler var. Kurban kesmiş. Ne kurbanı kardeşim? Hediye kesiyor, oraya toplanan hacılara yiyecek verdi, 150 deveyi peygamber nerede buldu ya? Toplumun hediyesi kardeşim. Peygamber devlet başkanı... Devlet başkanı oraya toplanan müslümanların, ordakilerin, insanların hepsini beslemek zorunda. … Hocam şimdi zaten görev diye bir şey yok, şu andaki yapılan bir çöl turizmi, açıkçası…” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
İhlale konu yayında, program konuğu tarafından; Peygamberimizin (sav) söylediği bir söze dayalı olarak kurban bayramı kutlandığı iddiasını ifade ederken "Ama bu rezillik bu kadarla kalmıyor ha...", ifadesi ile kurban kesme ve o günleri bayram olarak kutlama faaliyetlerinin “rezillik” olarak nitelendirildiği, hac ile ilgili olarak yapılan faaliyetleri de"... şu andaki yapılan bir çöl turizmi, açıkçası..." ifadesi ile hac ibadetinin “çöl turizmi” olarak nitelendirildiği, dolayısıyla programda, Müslümanlar için kutsal olan Kurban Bayramı ve hac ibadeti hakkında kullanılan ifadelerin Kurban Bayramını kutlayan, kurbanını kesen ve Hac ibadetini yerine getiren Müslümanları incitici, inanca saygı sınırlarını aşan, toplumun manevi değerlerine aykırı nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu nedenlerle söz konusu yayında, 6112 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlal edildiği sabit görülmüştür.
Anılan yayın kuruluşu hakkında;
6112 sayılı Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinin ihlali nedeniyle; Kanun’un 32’inci maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca, ihlalin ağırlığı, ihlalin mahiyeti, anılan madde ile korunmak istenen kamusal menfaat göz önünde bulundurularak, %2 oranında idari para cezası uygulanmasına karar verilmesi takdir edilmiştir.
Bu itibarla;
6112 sayılı Kanun'un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan; “Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz.” ilkesinin ihlali nedeniyle;
6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Bu Kanun’un 8’inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b), (d), (f), (g), (ğ), (h), (n), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerindeki yayın hizmeti ilkelerine ve aynı maddenin dördüncü fıkrasına aykırı yayın yapan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlara, ihlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, ihlalin tespit edildiği aydan bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilir. İdarî para cezası miktarı, radyo kuruluşları için bin Türk Lirasından, televizyon kuruluşları ve isteğe bağlı medya hizmet sağlayıcıları için onbin Türk Lirasından az olamaz. Ayrıca, idarî tedbir olarak, ihlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulmasına, isteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılmasına karar verilir. İhlalin mahiyeti göz önünde bulundurularak, bu fıkra hükümlerine göre idarî para cezası ile birlikte idarî tedbire karar verilebileceği gibi, sadece idarî para cezasına veya tedbire de karar verilebilir.” hükmü uyarınca, idari para cezası uygulanması gerektiği,
a) İhlalin ağırlığı, yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşa %2 oranında idari para cezası uygulanmasına,
Ancak, ihlalin tespit edildiği tarihi itibariyle kuruluşun Temmuz 2020 ayına ait ticari iletişim gelir beyanının 64.042,38 Türk Lirası olduğu değerlendirilerek, televizyon kuruluşları için idari para cezasının 10.000 (onbin) Türk Lirasından az olamayacağından, 2020 yılı için belirlenen yeniden değerleme oranına göre 25.881 (yirmibeşbinsekizyüzseksenbir) Türk Lirası İDARİ PARA CEZASI UYGULANMASINA,
b) 6112 sayılı Kanun'un 32’nci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “ (…) 8’inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (d) bentleri dışındaki bentlerini, aynı maddenin ikinci fıkrasını ve bu Kanunun yayın hizmetlerinde ticari iletişimi düzenleyen hükümlerinden herhangi birini yaptırım kararının tebliğinden itibaren bir yıl içinde yirmiden fazla ihlal eden medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayını beş güne kadar durdurulur. Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, medya hizmet sağlayıcı kuruluşun yayınının beş günden on güne kadar durdurulmasına; ihlalin ikinci tekrarı halinde ise yayın lisansının iptaline karar verilir...” hükmü uyarınca işlem tesis edileceği hususunun yapılacak tebligatta bildirilmesine,
Üst Kurul Üyesi Okan KONURALP ve İlhan TAŞÇI’nın karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi.
Toplantıya Ait Şerhler
Üst Kurulun 19.08.2020 tarih, 2020/34 sayılı toplantısında alınan 09 no.lu karara karşı oy yazısı.
İlhan TAŞCI Şerhidir.